16.Bölüm

214 16 1
                                    

BAŞAK

Hafta sonumun içine etse bile sonunda Ada'yı gezi konusunda ikna edebilmiştik. Annesi bir yandan,müdürümüz bir yandan,Bartu ve ben bir yandan tüm hafta başının etini yedik ve azmin sonu aydınlık diyerek o keçi inadını sonunda kırdık!

Kırmamız ile birlikte bilindik Ada'nın gelmesi de bir oldu. O da intikam alır gibi diğer hafta benim başımin etini yemeye başladı.

"Benim giyecek bir şeyim yok!"

Gel zaman git zaman efendim,nihayet vakit bulup alışverişe çıkabildik.

Tüm mağazayı talan ettik,eteklerin altını üstüne getirdik ve sonucunda basenlerimizi en hafife indirgeyen parçaları seçtik.

Yanımda ağabeyim olsaydı "Boşuna uğraşma duba gibisin!",annem olsaydı "Bunlara gerek yok zaten incesin.",babam da "Dünyayı toplamışsın." derdi eminim. Gelecek tepkileri düşünerek hepsine tencere ve kapak misali bir cevap bulmaya çalışıyordum.

Sorun aldığım üç beş parçada değil de, Canberk bu aralar çok tuhaf. Bugün hiç konuşmadık. Ortalama bir günde en az on kere arardı,açmadığımı,duymadım ayağına yattığımı bile bile arardı. Bu yetmiyormuş gibi yüz tane mesaj atar,nerede olduğumu sorardı. Hayır aramamasından,sormamasından şikayetçi olduğumdan değil de acaba bu çocuk öldü kaldı mı? Bu çocuğa kesin bir şeyler oldu.

*******

Okula gittiğimde herkes gezi hakkında konuşuyordu. Dün düşündüklerim ile vicdan yapmış olacağım ki her yerde yana yakıla  Canberk'i arıyordum. Gelen geçene ilk defa Canberk'i sorunca herkes bir şaşırdı tabi. En sonunda bir kız "Kantinin önünde." dedi zorlukla. "Teşekkür ederim." dedim ve koşmaya başladım.

Kantindeki manzara ile yıkılan kraliçeyi oynuyordum resmen. Selin ile Canberk bir masada oturmuş,kahkaha atıyorlar. Canberk'i ne kadar sadece arkadaş olarak görsem de ve hatta Selin bu konuda işime yarayabilecek olsa da en az bu sevgi kadar nefret ediyorum Selin denen şıllıktan. İç sesim "Mutlu ol dedik,Selin nedir?!" diye isyan ederken kıskançlık hormonlarıma yenik düşüp yanlarına gittim.

Canberk'in yanına oturduğumda "Günaydın." dedim zoraki bir gülümsemeyle. İkisi de birbirinden samimiyetsiz bir edayla karşılık verdiler. Canberk yüzüme bakmayınca sinirlendim bende kalktım masadan.

1 GÜN SONRA

ADA

Geziye gitmek için otobüse bindiğim ilk andan beri Güneş'i düşünüyordum. Keşke o da  yanımızda olsaydı. Mutluyumhavaları vermeye çalışırken çok zorlanıyorum. Gülüyorum ama içim buruk. Aklıma devamlı o lanet gün geliyor. Melis,Bartu,Burkay,Canberk kime baksam o günü hatırlatıyor bana. Anılarım canımı acıtmak için beni bekliyorlar sanırım. Tüm bunları düşünürken Başak'a bakıyorum. Mutlu,kahkaha atıyor. Belki de benim gibi oynuyor. Her iki şekilde de bu durum oldukça canımı sıkıyor.

*********

Uyandığımda kahvaltı için bir mekanda durduğumuzu gördüm. Gece klasik otobüs yolculuğundaki halaylardan kaçmak için uyumuş ve uyuyakalmıştım. 

Kahvaltı yaparken otele çok yaklaştığımızı söylediler.Ne yalan söyleyeyim sevindim. Bu yolculuk yoruyor insanı.

Güzel bir kahvaltının ardından okulca otobüse doğru yürüyoruz. Yanımdakilerden midir,üstümdekilerden midir bilinmez egom tavan yaptı. En önde salına salına yürümeye başladım. Pabucumun mankeni!

Sen aptal Ada önündeki koskocaman taşı görme yere yapış! Beni gören herkes gülmeye başladı. Gülmek değildi hatta,hönkürmekti,haykırmaktı. Başak baştaydı zaten. Gülmekten yere yatmış "Salak! " diye tepiniyordu. O sırada dişlerini gizlemeye çalışarak Bartu elimi tutup kaldırdı. İşte benim prensim diye bir senaryo gözümde canlandı o an. Sonra unutup teşekkür ettim.

Otobüs sıkıcıydı. Dün eğlenceyi fazla kaçırmış olacağız ki herkes yatıyordu. Başak kolumu dürtükleyene kadar bende yatıyordum.

"Ada?"

"Ne var yine be?"

"Bir şey soracağım...Canberk bir değişik farkında mısın? Bir haller var."

"Ne gibi?"

"Iım,huzur veriyor mesela."

Bu yanıtı bana bir kahkaha attırdı ki duymayın. Sonra utanıp kafamı perdenin arkasına sakladım... Başak da devam etti.

"Biliyorsun onu. Son birkaç gündür ne arıyor,ne mesaj atıyor,ne yüzüme bakıyor,ne yanıma geliyor,ne de konuşuyor...En bombası da...Onu Selin ile gayet samimi konuşurken gördüm."

"Kızım ben seni anlamıyorum. Hani istemiyordun? Al işte ne güzel."

"Ya iyi hoş ama insan merak ediyor."

"Sıkma canını çıkar yakında kokusu."

******

Sonunda otele gelmiştik. Gelmemiz ile odalar ayarlandı,anahtarımızı aldık ve Başak ile odaya çıktık. Kendimizi yataklarımıza attık. Uzunca bir süre uzandıktan sonra susadığımı fark ettim ve koridora çıktım. İçerken 2139 numaralı odadan çıkan iki sevgili -karı,koca ya da her neyse- gözüme çarptı. Sebilden aldığım bardak elimden kaydı.

Ağzımdan çıkan tek kelime "Enis?!" oldu. Enis ve güzel kalçalı,fıstık gibi sevgilisi...

KeşkeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin