"Minseok gitmek istemiyorum. Kurtar beni!" Baekhyun Minseok'un eteklerine tutunmuş onu derse götürmemesi için ikna etmeye çalışıyordu çünkü haftalar önce ezberlemesi gereken bir şiiri ısrarla ezberlemiyor, her seferinde hocasından azar işitiyordu. "Kendin kaşınmışsın Baekhyun farkındasın değil mi?" Küçük çocuk tek kurtarıcısından da yüz bulamayınca dudaklarını büzüp geri çekildi ve kollarını göğsünde bağladı. "Eğer babamın yanına gidersem beni derse götüremezler." Minseok, istediğinde zehir gibi çalışan bir zihne sahip olan çocuğa gülerek baktı ve aynı onun gibi kollarını göğsünde bağladı. "Ne yaparsan yap bir gün o derse gideceksin. Bir şiiri ezberlemek neden bu kadar zor?"
Bilmiş bir tavırla başını kaldırıp ellerini arkasında birleştirerek yürümeye başlayan prensin ardından harekete geçen Minseok, sadece iki gündür tanıdığı bu çocuğun ne yapacağını bilmiyordu. Odadan çıkıp yavaş adımlarla dışarıda ilerlemeye başladıklarında karşılarında iki yol vardı. Sağdaki, dersin işlendiği bahçeye çıkan yol ve kral konağının olduğu büyük avluya çıkan soldaki yol. Baekhyun dikkatli adımlarla Minseok'la arasındaki mesafeyi açtıktan sonra babasını görmek için koşmaya başladı. "Baekhyun!" Arkasından koşturmaya başlayan Minseok önündeki çocukla beraber yeşil avluya girdiğinde etraftaki askerler prensi gördükleri gibi selam durdular. Minseok Baekhyun'un arkasından hızla koştu ve birçok hizmetlinin ellerindeki eşyaları taşıdıkları, etrafta saygıdan oluşan bir sessizliğin olduğu büyük avluda daha fazla ilerlemesine izin vermeden belinden yakalayıp kucağına aldı. ''Babanı bu saatte rahatsız edemeyiz Baekhyun. Hadi dönelim.''
Küçük çocuk sinirle bacaklarını sallayıp homurtular çıkarmaya başladığında Minseok onu yere bırakması gerektiğini hissetti. Dün buraya gelmişti ve hâlâ nasıl davranması gerektiğinden eminden olamıyordu, sonuçta ilgilendiği kişi bir prensti ama Baekhyun'un küçük bir çocuk olması bazen haddini aştığını düşünmesine neden oluyordu. Onu zapt etmek için kucağına alması çevredeki bakışların şaşkınlıkla ona dönmesine neden olmuştu. Baekhyun hâlâ şımarık çocuklara özgü ağlama sesini çıkartırken karşıdan gelen parlak mavi elbiseli adamın sert bakışları Minseok'un Baekhyun'u kucağından indirmesini sağlamıştı. Arkasındaki insan sürüsüyle birlikte yanlarına ilerleyen, görmezden gelinemeyecek güzellikteki adam olmayan gözyaşlarını sahte bir şekilde silen prensi gördüğünde kaşlarını daha da çattı. ''Kyungsoo hyung!'' Üzgün bir sesle gelen adama seslenen Baekhyun'un kırılmış sesi herkesi endişelendirmiş olacak ki adımlarını hızlandırıp prensin yanına çabucak gelen insanların yüzünde korkmuş bir ifade vardı.
Hizmetli oldukları her ne kadarda belli olsa, üst kademe saray çalışanı oldukları hem en öndeki adam hem de arkasındaki sırayla dizilmiş erkekler ve kadınların kıyafetlerinden anlaşıyordu. Sırayı bozmadan, uyum içinde Baekhyun'un önünde eğildiklerinde Minseok duruşunu düzeltip konuşmalarını bekledi. ''Prensim, iyi misiniz?'' Baekhyun, olmayan timsah gözyaşlarını silip başını hayır anlamında salladığında Minseok'u tedirgin eden adam yumuşak bakışlarını küçük çocuktan çekip sert bir şekilde Minseok'a baktı. ''Haddini aşan bir şey mi söyledin yoksa?!'' Dişlerinin arasından çıkan sesi Minseok'u irkilttiğinde bir şey söyleyemeden araya giren Baekhyun'un sesi ağlayan bir çocuktan çok, kalesini koruyan bir askerinki gibi çıkıyordu. ''Arkadaşıma bağırmayın!'' Kyungsoo duyduğu sözlerle bu çocuğun dün bahsedilen kişi olduğunu anladı. Dün prens izin vermediği için ona getirilmeden doğrudan prense gönderilen bu genç çocuk dünden beri tüm saray halkının dilindeydi.
Prens, hiçbir zaman insanlarla çabuk kaynaşabilen ya da onlardan hoşlanan bir insan olmamıştı. Zamanının çoğunu gördüğü derslerle harcadığını düşündüğünden fırsat buldukça babasının ya da babasının sağ kolu olan Jongin'in yanına kaçardı. İçine kapanık olan Baekhyun, genelde odasından bile çıkmazken dün bütün günü bu çocukla birlikte gezerek geçirmişti. Herkesin Minseok'u bu kadar merak etmesinin ve kralında onun saraya girmesine izin vermesinin nedeni de buydu. Kral, belki oğlunun içinde olduğu bu durumu çözebileceğini düşündüğünden Minseok'un saraya getirilmesini istemişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
sakura
FanfictionGüneş saçlarının arasında dolaşıyordu ve omuzlarına sakura çiçekleri düşmüştü...