9

408 31 143
                                    

Yine geldim buraya... Alın okuyun sabaha kadar, 13k yazdım sizin için. Tepkilerinizin hepsini okumak istiyorum, bu bölümü geri dönüş partisi gibi düşünün. Sohbet edelim bütün gece. Siz benimle birlikte olduğunuz sürece ben yazmaya devam ederim bilin bunu. Bu bölüm beni bekleyen herkese, sizi seviyorum!

***

Clever as the Devil and twice as pretty.

Kollarını terastan aşağı sarkıtmış olan Minseok avucunun içinde topladığı saçlarıyla oynarken bahçede Junmyeon'la birlikte kılıç talimi yapan Baekhyun'u izliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kollarını terastan aşağı sarkıtmış olan Minseok avucunun içinde topladığı saçlarıyla oynarken bahçede Junmyeon'la birlikte kılıç talimi yapan Baekhyun'u izliyordu.

Elindeki tahta kılıcı şu an onu izleyen hocasının sert bakışları yüzünden sıkıca tutuyor ve ciddi bir şekilde Junmyeon'a saldırıyordu. Prense dövüşmeyi, kılıç kullanmayı ve ata binmeyi öğreten adam kollarını göğsünde bağlamış bir şekilde küçük çocuğun her bir hareketini dikkatle izliyordu. Bazen ayağı sendelediğinde veya kılıcı tutan eli bir anlığına gevşediğinde hemen kaşları çatılıyor ve köle pazarındaki zavallı bir çocuğa bağırır gibi bağırıyordu.

Minseok da sessizce Baekhyun'un talimini izlerken ilk defa küçük çocuğu bu kadar ciddi ve odaklanmış gördüğünü fark etti. Daha önce Baekhyun'un kılıç talimlerini hiç izlemediğinden şaşırmıştı.

Baekhyun herkesi şaşırtacak bir hamle yapıp Junmyeon'un bir anlığına durmasına neden olacak şekilde kafasını karıştırdığında yaşının verdiği kayıtsızlığıyla kollarını havaya kaldırdı ve sevinçle bağırdı. Minseok da Baekhyun'la beraber kıkırdadığında hocası hızla ona doğru yürüyordu.

Yaşlı adamın ifadesinden pek de mutlu olmadığını anlayan Minseok Baekhyun'un yaptığı hatayı hemen anlamıştı. Korkuyla hızla çocuğa yaklaşan adamı izlerken yanlarına gidip gitmemekte kararsız kaldı.

Hoca Baekhyun'a doğru yaklaşırken onu fark edip ifadesini hemen değiştiren Baekhyun Junmyeon'un işaretiyle ellerini önünde birleştirip suspus oldu. Adam söylenerek yanına geldiğinde başını eğip sessizce yiyeceği azarı bekledi. Hocası Junmyeon'la beraber talim yapmasına izin verdiği için çok sevinmişti ama farkındaydı ki bir daha asla böyle bir şeye izin vermeyecekti.

''Hatanı söyle.'' Adamın sesi ne kadar sakin çıksa da onlardan uzakta olan Minseok bile rahatlıkla duyabiliyordu. Baekhyun gözlerini birkaç kez art arda kırptıktan sonra beklemeden konuştu. ''Düşmanımın öldüğünden emin olmadan dövüşü bırakmamalıydım.'' Hocası hızla başını sallayarak sözlerini doğruladı.

''Bu bahçede babanı da ben yetiştirdim Baekhyun.'' Sesinde sinirden çok hayal kırıklığı vardı. ''Ama o, değil beni dinlememek tahta kılıçla bile dövüşmezdi.'' Baekhyun dudaklarını büzerek burnunu çekti ve bir ayağıyla toprağı eşelemeye başladı.

''Kılıcım çok ağır, onu havaya kaldıramıyorum.'' Bunu öyle bir söylemişti ki Minseok Baekhyun'u içine sokup öpe öpe sevmek istedi. Ayrıca küçücük bir çocuğun o ağır kılıcı kaldırmasını üstelik onunla dövüşmesini istemek delilik olurdu. Minseok Jongdae'yi küçük bir çocuk olarak düşününce gözlerini devirdi.

sakura Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin