"DERS BOŞ LAN!" sınıfa uçarak girdiğimde karşımda gördüğüm kişinin etkisi ya da ayağımın birbirine dolanması ile yere yapıştım. Düşündüm de ; haberi verdikten sonra yaşanan olaydan dolayı elim ayağıma dolaştı!
Çünkü ; tam karşımda matematikçi Ahmet hocanın siyah ayakkabısı ile bakışıyordum. "Hocam, siz mi vardınız?" yüzümü ekşitmeme rağmen gayet normal bir ses tonuyla konuştum.
"Kızım kalksana ordan ne yapıyorsun yerde?" Ahmet hoca bana kaşlarını çatmış bakarken kafamı yere koydum.
"kalkmayı bende çok isterdim ama," sustum. Ahmet hoca "ama?" diye arkamdan tekrar ettiğinde alnım ve burnumun yerle öpüşmesini önemsemeden Ahmet hocaya cevap verdim.
"Kırıldı hocam." başımı yerden kaldırdığımda bütün sınıf en ön sıralara doluşmuş bana bakıyordu. "Ne kırıldı yavrum. Kalksana yerinden."
"Çanak. " cümlemi tamamlayamadan sınıf ufaktan gülmeyi, kıkırdamayı bırakmış haykıra haykıra gülüyordu. Bir kaç tanesi ben gibi yere düşmüş ve gülmekten ayağa kalkamıyordu.
Buğra abim, Kaan ve Alkan yanıma geldiklerinde başımı yere koydum. Buğra abim kucağına alacakken cırladım.
"Sakın yapma!" Buğra abim gözlerini devirip Alkan'la Kaan'a işaret etti. Alkan başımdan, Kaan ayakkabılarımdan tutarken Buğra abim beni kaldırdıkları an belimden destek verdi.
Beraber sıraya ilerlediğimizde Kaan'a güldüm. Fısıldayarak "İyi kaynattım ama?" diye sorar gibi konuştuğumda başını otuz iki diş sırıtarak aşağı yukarı salladı.
"Ya işte Kaan, bizim Evrim'de böyle." Ahmet Hoca Kaan'a ithafen konuştuğunda "Duyuyorum hocam." diye bağırdım.
"Duy diye diyorum zaten sıpa." hocanın sıpa demesi ile olayı bilenler ikinci bir kahkaha vakası atlatıyordu.
Alkan gülmekten beni taşıyamayacağını anlayınca yavaşça kafamı yere bıraktı. "Lan geri zekalı, Beyinsiz, Ahmak! Saçım süpürge oldu anasını satayım! Kaldır lan insan evladı!"
Alkan gülmekten yere düşünce Buğra abim söve saya ellerimden tutup sıraya oturttu. Kaan, "Lan ufak tefek birşeysin sandım. Hayvan gibiymişsin"
Kaan'a çanak falan demeden tekme attığımda bacağını tutarak yanıma oturdu. "abi, merhaba büyüksün."
Ona cevap vermeden Ahmet hocaya döndüğümde masanın üzerine oturmuş sınıfı tarıyordu. "Şımarmayın ama, özlemişim sizi gençler."
"Bizde çok özledik hociağm." son kelimeyi cırlayarak söylediğimde bütün sınıf bana baktı. "Dön lan!" hala bana bakmaya devam edince Kaan'ın omzuna vurdum.
"önüne dönsünler, söylesene!" Kaan'ın bir bakışı ile herkes önüne döndüğünde kafamı sıraya batırdım. Allah'ım bu rezil gün ne zaman bitecek?
🦈
"Hişt pamuk prens, senin annen arı mı?" Kaan ve Alkan'ın koluna girmiş yolun ortasında bir sağa bir sola savrularak yürüyorduk. Ha birde avazımız çıktığı bağırıyorduk!
Önümüzde ki sarışın çoçuk bize doğru yavaşça döndü. Kaan ve Alkan yanımda huzursuzlukla dikleşti.
"Hayırdır koçum, ne bakıyorsun?" Kaan çoçuğun üstüne el kol hareketleri ile yürüyünce kolundan tuttum.
"Lan, bu grubun kekosu benim. Geri çekil!"
Kaan, 'ne diyor bu manyak?' dercesine bir bakış atıp kolunu elimden çekti. "Abi ya bi' beş dakika insanın havalanmasına izin vermiyorsunuz. Dön önüne kardeşim."
Kaan sinirli bir şekilde önden önden ilerlerken göz devirdim.
"Sinirli ve asabi!" Alkan mırıldanarak yanımda ilerlemeye devam edince güldüm.
"Lan mal, seninle de hiç konuşamıyoruz!" Alkan'ın kolunun altına girip ilerlemeye devam ettim.
Alkan çenesiyle öndeki sinirli ve asabiyi işaret etti. "Ha şuradaki hamsi kafaliyi görüy misun? " Susup bana bakması ile başımı aşağı yukarı salladım.
"O, yabani bizim aramıza girdi güzelim." Alkan'da bir iki adım önüme düştü. Daha sonra aramıza fark atarak ilerledi.
"Aranız mı bozuk?"
Özlemiyle yanıp tutuştuğum sesi duyduğumda hafif gülümseme ile arkamı döndüm. Kaşları çatık bir şekilde beni izliyordu.
"Im, sanırım. Fazla değil. Yani, inşallah değildir." Hay Türkçe'me tüküreyim.
Evren, minik bir gülümseme başh etti. Daha sonra ciddileşti. "Ama seninle ciddi anlamda aramız bozuk. Değil mi?"
Sorumu yanıtsız bıraktı. Sanki duymamış gibiydi.
Etrafıma küçük bir bakış attım. Beni bekleyen Kaan ve Alkan'dan başka kimse yoktu bize bakan.
Sanırım, cevabımı verme zamanım gelmiş ve geçiyordu...
Birbirimize bakarken usulca sağ elini tuttum. Evren kaşlarını çatmış bana bakarken yutkundum. Ya şimdi Evren kabul etmezse beni?
İşaret parmaklarımızı birleştirdim ilk önce. Daha sonra teker teker hepsini. Parmaklarımız birleşik iken Tek bir hamle ile parmaklarımızı kenetlediğimde bakışları elimize kaydı.
Yüzünde hafif bir gülümseme ile ellerimize baktıktan sonra yüzüme baktı. Siyah gözlerde güçlü bir ışıltı belirmişti.
"Şimdi sen, kabul ettin."
Başımı aşağı yukarı salladığımda elimi sıkmaya başladı. Parmak uçlarımda yükselip yanağına ufak bir buse kondurdum.
Daha bir şaşkın hamsiye dönüştüğünde gülümsedim.
Biz birbirimize bakarken aniden beni kucağına aldı. Beni omzuna attığı gibi bir oraya bir buraya adımlamaya başladı. Sağ - sol ilerlerken "Baba oluyorum." diye bağırdığında gözlerimi kocaman açtım.
"Hayvan, yavaş gel! Millet yanlış anlıyor. Ne bilsinler senin deli olduğunu!"
Öğöğ seri şekilde - öğöğö- diye gülüyoruz.
Bölüm nasıldı lazlarım??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laz kızı kolejde
Humorwattpad'da ilk LAZ KIZI KOLEJDE kitabıdır !!! başlangıç : 26.07.2017 24.01.2018 Mizah#22