Laz Kızı Kolejde |18•

4.7K 306 6
                                    

MEDYA : NEFES

Burnumu peçeteye sesli bir şekilde sildikten sonra peçeteye bakmadan yatağın yanına doğru fırlattım. Hasta hasta midem mi bulansındı?! "kızım ya ne kadar iğrençsin!"

Buğra abime şirince güldükten sonra bilgisayardaki filmi ayarladım. Sırtımı abimin göğsüne yasladıktan sonra dram filminin başlangıcı ile kıkırdadım. "senin ağzını seveyim Evrim."

Buğra abimin dediğine kıkır kıkır gülmeye devam ederken gıcıklık yapıp 'değiştir' demesin diye bir şey demeden sadece sustum.

Elimdeki peçeteyi burnuma dayadıktan sonra sesli bir şekilde sildim. Abim sesini kontrol edemeden bağırdığında dediği şeye kahkaha attım. "yuh anasını satayım, yuh!"

Benim gülme şeklime kısa zamanda bir süre sonra o da güldüğünde ikimizde durmadan kahkaha atmaya başladık. Birden kapının açılması ile gülmemiz yarım kesilirken Babaannem ve Burak abim içeriye girdi. "kizum iyu misuniz?"

Babaannemin dediğine abimle omuz silkip birbirimize bakarak güldük. Burak abim yanımıza gelip elini alnıma koyarak ilk benim daha sonra Buğra abimin ateşini ölçtükten sonra kaşları çatıldı. "hastaneye gitmek ister misiniz?"

Buğra abim ile başımızı iki yana hızlıca sallayıp birbirimize sıkıca sarıldık. "akşama ortaklar geliyor hasta masta dinlemem ineceksiniz aşağı!"

Burak abim parmağını yüzümüze doğru salladığında Buğra abim parmağını ısırdı. "abim, sana kaç kere bana parmak sallama demedim mi?"

Onlar Buğra abimin tepkisinden sonra atışmaya başladıklarında kucağımdaki bilgisayarda oynamakta olan filmi geri sarıp durdurdum.

Babaanneme katılıp abimleri izlemeye başladım. Biri birine küldür diğeri öbürüne daha fazla kükrüyordu. Aras'ları yıktınız be!

En sonunda Burak abim odadan hızlıca çıktığında arkasından baka kaldık. Buğra abim sinirle gözlerini kapatıp yatağa yaslandı.

Bilgisayarı kucağımdan yavaşça iteleyip abime yaklaştım. Kollarımı hızlıca boynuna doladığımda tepkisini göremesemde tebessüm ettiğini hissetmiştim. Ne kadar kavgada etsek de seviyordum keretalayı.

"Tamam kızım ya boğdun resmen." keyifli sesini duyduğumda bende güldüm. Babaannem söylene söylene odadan çıktığında abimle bir süre ardından baktık.

Sonra omuz silkerek tekrar sarıldık birbirimize, bir yandan da az önce iteklediğim bilgisayarı kucağıma çektim. Filmi başlattığımda sanki filme alerjim var gibi hapşırık krizine girmem ile abimden ayrılıp peçetelerime sarıldım.

Hapşırığımı zorla durdurduğumda filme baktım. En az bir on dakikası gitmişti yani. Bundan sonra da izlemedim o filmi. Telefonumu elime aldıktan sonra sosyal medyada gezinmeye başladım.

Telefonun birden elimde titremesi ile korkudan elimden fırladığında abim kahkaha atmaya başladı. Ona salak mısın bakışları attığımda göz kırpıp önüne döndü.

Telefonumu tekrar elime alarak mesaja baktım. Tahmininiz doğru. Mesaj Evren'den.

Evren : akşam ortaklarla yemek varmış!

Evren : bir veliaht olarak gitmem lazım. Rica etsem akşam mesajlarıma cevap verir misin?

Mesajlarını okuduğumda gözlerim kocaman olmuştu. Hani biz ortağız ya, hani ikimizin de iş yemeği var ya!!

Evrim : bizimde yemek varmış. Kusura bakma...

Evren : şansıma tükireyim.

Evrim : şansımıza diye düzeltelim, lütfen.

Evren : ben şansımın tamamını seni görmekle harcadım kızım.

Evren : Biz daha neyin şansından bahsediyoruz.

Evrim : bende senin sevgini kazanarak harcadım o zaman.

Mesajı gönderdikten sonra telefonu yorganın içine gömerek yüzümün kızarıklığını göndermeye çalıştım. O nasıl cümleydi öyle?

Ben bu şekildeysem Evren nasıldı peki? Kalp krizi geçirmemişti İnşallah.

|•|•|•|•|•|•|•|

"Kızım, sığmıyor diyorum." Nefes'e çantamı ve çantama peçeteden dolayı sığmayan makyaj malzemelerimi gösterdim.

"Evrim, dünyaya sümük olarak geldin de bizim mi haberimiz yok. Ne bu peçeteler. Popo silmeye falan gitmiyorsunuz alt tarafı iş yemeği!"

Onu ağzımı eğe eğe taklit ettiğimde bana sinirlice baktı. Ayıcıklı pijamasıyla birlikte yatağıma yayıldığında elime ilk gelen şeyi yani telefon kaplığımı yüzüne doğru fırlattım. Ulan köpek!

"Buğra'nın cebi." Telefonuyla izlerken bana fikir vermesi ile birlikte Nefes'e minnoş öpücüklerimi attım. Makyaj malzemelerimdsn birkaç tanesini elime aldıktan sonra arkama saklayarak abimin yanına ilerledim.

Giydiği takım elbisenin kol düğmelerini ilikliyordu. Kravatı ise gömleğin yakasından iki yanından sarkmıştı. Yanına gidip kollarımı beline doladığımda ne olduğunu anlamamıştı.

Kısa bir süre sonra olayı kavrayıp o da bana sarıldı. Tamda bu sırada elimdeki makyaj malzemelerini hınzır bir şekilde cebine yerleştirdim. "Çok yakışıklı olmuşsun sakın yanımdan ayrılma."

"Baran gelecekmiş." Kollarımı hızlıca belinden çekip yüzüne sahici misin der gibi baktım. Başını aşağı yukarı salladığında şirince güldüm.

"Tabii ki istediğin yere gidebilirsin abiciğim." Buğra abim yüzüme doğru eğilip yanaklarımı sıktı. "Ama sen gidemezsin prensesim."

Omuz silktim. Baran ile birlikte abimden gizlimiz yoktu sonuçta. "Ee, ne zaman gidiyormuşuz?"

Buğra abim arkama baktıktan sonra bana döndü. Omuzlarımdan tutup arkamı çevirip ilerletmeye başladı. "Şimdi gidiyoruz güzellik."

Abimin yönlendirmeleei ile birlikte odadan dışarıya çıktığımızda Burak abim ve yengemin yanına ulaştık. Babaannemi beklerken Buğra abimin koluna girdim. Bana kısa bir bakış atsada, iteklememişti.

"Haydi çıkalım." Burak abim arkamıza bakarak bize yön verdiğinde Buğra abim ile birlikte ilerledik. Arkamızdan yengem ile birlikte Burak abim gelirken en arkadan da Babaannem geliyordu.

Ben merrdivenlerden topuklu ile zorlana zorlana inerken yengem dik ve asalet saçarak iniyordu. Ayakkabılarımı çıkarıp öyle inerim adamı deli etmeyin!

Sonunda aşağıya inip binadan da çıktığımızda koca bir şükür çektim. Onun dışında sessiz sakince arabaya binmiştik. Babaannem ve Burak abim öndeki yerlerini almıştı. Buğra abim, yengem ve ben arka koltuğa oturmuştuk.

"Sana araba kullanmayı öğreteyim mi Evrim'im?" Burak abimin sorusu ile güldüm. "Ben zaten biliyorum, Evren öğretmişti." Ne? Abilerimden saklayacak değilim.

"Sen hala o lavukla konuşuyor musun?" Buğra abimin sorusu ile yengemin üstünden ona baktım. "Evet."

Abim sabır çeker gibi bana baktı ilk sonra önüne dönüp sabır çekmeye başladı. Onun bu haline güldükten sonra abime yaklaştım.

"Ama tabii öğretebilirsin de." tek elini direksiyondan çekip arkaya attı daha sonra burnumu sıktığında kıkırdadım. "Gelirken sen sürersin, Evren iyi öğretmiştir sana."

Yaa tabii canım. Acaba arabayı çarptığımı duysa ne der?

Laz kızı kolejde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin