☀
Kan...
Siyahın ürkütücü sessizliğiyle kaplanmış ekranı boyayan bir diğer sıvı, rengini kanın kırmızısından almıştı.
Çevik'in boynundan akan kanlar yavaşça gömleğine doğru süzülüyorken, Mersa'nın öldürücü bakışları altında eziliyordum. Ayaz, Kuzey ve ben donmuş balmumu heykeli gibi ekrana bakıyorduk. Korkuyla bir iki adım gerilemiş ve kalçamı masaya çarpmıştım. Masanın üzerinde bulunan bardak gürültüyle yere düşerken, birden fazla parçaya ayrılmış ve etraftaki ölüm sessizliğini ikiye bölüvermişti.
Yutkundum. Boğazımı tırmalayan birkaç küçük iğne sanki batar gibiydi. Kilitlenip kaldığım nokta da neyin nesiydi? Nasıl bir kabustaydım? Etrafın karardığını hissettim. Gözlerim, kan dışında bir şey göremez olmuş gibiydi.
Ellerim ve hatta tüm bedenim benden izinsiz titremeye başladığı an, bunu ilk fark eden Ayaz olmuştu. Öyle ki yanıma gelmiş, elimi sıkıca tutuyor... O da ekrana donmuş bir şekilde bakıyordu.
Akabinde Mersa'nın sesini duyan Kuzey, önüme geçmiş ve ekranın tam karşısında, Mersa'ya bakıyordu. Mersa, Kuzey'i gördüğünde dudakları bir ip gibi gerilmiş, gülümsemesini jestleriyle devam ettiriyordu.
''Tanrım, kimleri görüyorum?'' Başını sol omzuna yatırdı. ''Kaderde seninle tekrar karşılaşmak varmış, Kuzey.''
''Her zaman arkandayım.'' Kuzey'in bakışları en az sesi kadar sertti. General Çevik'in öldürülmesi umurunda bile değildi. ''Gölgemden çekiniyor olmalısın.''
''Ah, beni her zamanki gibi şaşırtmadın.'' Mersa, geniş bir kahkaha patlattı. ''Sadece seni çok özledim ve görebilmek için acaba ne tür oyunlara başvurmam gerekebilir diye düşünüyordum ki-''
Kuzey, Mersa'yı dinlemiyordu. Masanın üzerinde bulunan kumandayı eline almış ve kapatmaya yelteniyordu. ''Çocukça oyunlarına ayıracak vaktimiz yok, Hoşça kal Mersa-''
''Bekle.'' dedi Mersa, iki elini önünde bulunan kahverengi masaya yaslarken. Parmak boğumları sertleştiğinde, ifadesi de ciddileşmişti. ''Gerçekten, kural dışı takılmaya devam mı edeceksin?''
''Seni öldürmek için ne gerekiyorsa yapacağımdan emin olabilirsin. Sanırım bu biraz kural dışıcılık oluyor. Oyunlardan hiç haz almam Mersa, bilirsin.''
''Pekâlâ beni özlemediğini bu denli dramatize ederek söylemene hiç lüzum yoktu.'' dediği sırada dilini beyaz dişlerine yaslamış ve gülümsüyordu. ''Bak ne diyeceğim...'' derken gözleri kısa bir süreliğine kolunda duran, Swatch marka saatini buldu.
''Saat şu anda tam olarak, kaç?''
Kuzey, tepki vermemize müsaade bile etmeden, gözüyle odanın sol köşesinde bulunan dijital siyah renkli saate baktı. Bakmasıyla yerinden kıpırdaması bir olmuştu. Odada anlam veremediğim şeyler vardı. Kuzey'in tepkileri neden aşırıydı?
''Hayır.'' derken sol elini havaya kaldırmış, odada volta atmaya başlamıştı. ''Sen-''
''Odadakiler bunu biliyor mu?'' Mersa, keyifli bir şekilde güldü. Beni ve Ayaz'ı kastediyordu.
''Neyi?'' dedi Ayaz. ''Neyi biliyor muyuz?''
Bakışları Kuzey'e çevrilmişti. Sanki damarımdan birkaç doz adrenalin enjekte edilmişçesine olduğum yerden doğrulurken, Ayaz ile beraber Kuzey'e baktım. ''Mersa neyi kastediyor?''
''Küçük sırrımızı elbette kimseyle paylaşamazdın.'' dedi Mersa.
Kuzey'in ifadesi ciddileşti. ''Boş konuşuyorsun Mersa. Bu meseleleri yüz yüze konuşalım fakat sonrasında seni öldürmeyeceğimin garantisi yok.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntihar Süsü.
Fiksi UmumTanrı diyor ki aranızda dolaşan katiller var... Sizlere ip ucu verdim, işte onlar! Gözlerinden akan zehri saklayamayanlar ve saklayamadıkları için gözleri o renk olanlar... Zehir yeşili olanlar!