2. Bölüm

2.8K 181 18
                                    

                        2. Bölüm

Okula başlayalı üç dört gün oluyordu ve ben o olayı yok sayarsak oldukça güzel idare ediyordum. Zaten onunla bir daha karşılaşmamıştım fakat bu onun sözlerini dinleyip boyun eğdiğim anlamına da gelmiyordu. Her gün bahçenin arka kısmına gitmiş, sırf inat olsun diye orada oturup kitabımı okumuştum. Fakat hiç karşılaşmamıştık. Büyük ihtimal ilk günüm olduğu için o çocuk benimle dalga geçmiş olmalıydı. Zaten ikinci günün sonunda arka bahçeyi okulda takıldığım mekanların arasına eklemiştim.

Evden çıkarken Julia Quinn’in okumadığım herhangi bir kitabını aceleyle çantama atmıştım ve elimin neye uzandığını daha henüz öğrenebilmiş değildim.

---------------------------------------------------

İlk dersim bir saat sonra başlayacağı için yine arka bahçeye gitmeye karar verdim ve hafifçe yükselen tepenin başına oturup sırtımı ağacın kavuğuna yasladım. Kitabı çantamdan çıkarıp giriş kısmını atladım ve okumaya başladım.

 

 “ Bu resimdeki hava Sophie’nin neredeyse kahkahalarla gülmesine sebep oluyordu. O günkü eğlenceyi hissedince içi bir an önce kendi ailesini kurma arzusuyla doldu taştı. Halen sessizce yatağında uyuyan Benedict’e bir göz attı. Bu kadar büyük ve sevgi dolu bir ailede doğduğu için ne denli şanslı olduğunun farkında mıydı acaba? “

 Tabii ki de hayır! Benedict ne kadar şanslı olduğunu fark edememiş bir aptalın tekiydi. Sophie’nin ne hissettiğini çok iyi anlayabiliyordum. Ama Sophie beni anlayamazdı. O en azından onunla ilgilenmemesine rağmen bir babaya sahipti ve çocukluğunun uzun bir zamanını onunla geçirmişti. Ona ait hatıraları olan bir çocukluk… Benimse, aileme dair aklımda kalan tek anım kaza sırasındaki görüntülerdi. Nasıl bir travma geçirdiysem çocukluğuma dair hatırladığım şeyler bununla sınırlıydı. İç çekip okumaya devam ettim.

Beni düşüncelerimden sıyıran şey, izleniyor olduğuma dair hislerimdi. Gözlerimi kitabın sayfalarından ayırdığım an zaten hislerime güvenmem gerektiğini anlamıştım. İlk günkü çocuk, ki sonradan bir şekilde adının Arda olduğunu öğrenmiştim, tam karşıdaki ağaca yaslanmış gözleri kısık bir şekilde beni inceliyordu. Gözlerimiz buluştuğu an, yine onu kızdırdığımı anlamıştım.

“ Sana ne dediğimi unutacak kadar balık hafızalı mısın? “ Hakaretini duymazdan gelerek muhtemel bir şekilde birazdan bozulacak olan huzurum yüzünden okumayı kesip kitabımı kapadım ve dikkatimi tamamen ona verdim.

“ Dediğim gibi… Kitap okuyabileceğim en uygun yer burası. Ayrıca ben o günden sonra da sürekli buradaydım. “ Arda’nın gözleri sinirle parlarken yerime sinmemek için kendimi kasmam gerekmişti.

“ Sözlerimin ikiletilmesinden hiç hoşlanmam. Ve buna karşı gelinmesinden de... Okulda belli bir düzen var. Arazi, grubum arasında paylaşıldı ve ben de burayı seçtim. Kontrol bende, ne demek istediğimi anlıyorsun değil mi? “

Sakin kalmak şuan için en uygun hareket olacak gibi duruyordu. Ona masum bir gülümseme yolladım.           “ Burası oldukça büyük bir bahçe. Neden birbirimize gereksiz yere sorun çıkarttığımızı anlamıyorum. “

Arda’nın benden bu cesareti beklemediği belliydi. O yüzden bana üstten bir bakış atıp durumu lehine çevirdi.

“Bu aptal bahçenin umrumda olduğunu falan mı sanıyorsun? Sorun dediklerimi yapmaman… Ve inan bana dediklerim yapılmadığında çok kötü biri olabiliyorum. “

LEYLİFER "ASKIDA"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin