3. Bölüm

2.6K 175 12
                                    

Hikaye hakkındaki yorumlarınızı ve düşüncelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Desteğinizi bekliyorum :)

                                               3. Bölüm

Hafta sonu evden nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde kimseye yakalanmadan çıkmayı başarabilmiştim. Eğer dadımın haberi olursa Efe’yi de peşimden yollardı ve Efe’nin haberi olursa zaten sorma gereği bile duymadan beni arabanın arkasına sepetlerdi. Bugün kendimi dışarıya atıp biraz özgürlüğümün tadını çıkarmak istemiştim. Evdeki kütüphanemde okunacak bir kitap kalmaması da buna sebep olan önemli etkenlerden biriydi. Ayrıca alışveriş merkezine gidip kendime bir şeyler alma isteğiyle yanıp tutuşuyordum.

  Arabanın hız sınırlarını aşmadan ilerliyordum ama bu hızı sevmediğim anlamına gelmiyordu. Sadece sürücülükte, pek de iyi sayılmazdım. Fazla pratik yapamadığım için acemi şoför lakabı bana tam anlamıyla uyuyordu. O yüzden arabamı caddenin kenarına park ederken biraz sorun yaşamıştım fakat bir kaza çıkmadan park etmeyi başarmıştım. Önümdeki kocaman alışveriş merkezine, durup bir bakış attım. Saatler sonra, bunun içinde gezmediğim tek bir mağaza bile kalmayacaktı.

-------------------------------------------------------------------

  Feci derecede yanıldığımı, üçüncü katta gördüğüm Victoria Secret’sle anlamıştım. Sanırım orası hep gezmeye cesaret edemediğim yerlerin arasında kalacaktı. Kollarım tam anlamıyla dolduğu ve bu kat genellikle iç çamaşırı mağazalarıyla dolu olduğu için alışverişi burada bitirmeye karar verip ağrıyan ayaklarıma aldırmadan keyfini çıkartarak dönüşe geçtim.

  Aldıklarımı bagaja yerleştirip sürücü koltuğuna geçtiğim sırada çalan telefonumu fark ederek kontağı açtım ve diğer elimle aramayı cevapladım.

“Irmak olduğun yerde kal. Hemen geliyorum.”  Efe’nin keskin ses tonunu duyduğumda yüzümü buruşturdum ve direksiyonu sağa kırarak önümdeki arabaya çarpmamaya çalışıp arabanın ucunu yola çıkarmayı başardım.

“Gelmene gerek yok Efe. Zaten geri dönüyorum. “ Ama kulağımdaki telefonun adeta gürlemesiyle, sıçrayarak onu elimden düşürdüm ve refleks olarak onu almaya eğildiğim sırada gaz pedalına değen ayağımla küçük çaplı çığlığımı bastıramadım. Telefonu boş verip kafamı kaldırmaya çalıştığım sırada direksiyona çarpan kafam küfretmeme neden olurken o iç gıcıklatıcı sesi duydum ve çarpışma yüzünden kafam bir kez daha direksiyona çarptı. Lanet olsun!

Trafiğe çıkmam yasaklanırsa hiç şaşırmazdım. Kafamı kaldırmayı başarıp ve el frenini çekmeyi akıl ederek telaşla arabadan çıktığımda arabamın ucunun yan taraftan geçen arabanın kapısına çarptığını görmemle elimi alnıma geçirmem bir oldu.

“ Yemin ediyorum bu sefer seni öldüreceğim. “ Öfkeli ve bir o kadar korkutucu o sesi duyduğumda kafamı yarattığım sanat eserinden kaldırıp çarptığım arabadan çıkan Arda’ya çevirdim. Trafiğin yoğun olduğu bir yerde çarpa çarpa onun arabasına mı çarpmıştım yani? İçimdeki ses ‘ Bu sefer bittin sen! ‘ diye çığlık atarken endişeyle konuşmaya başladım.

“Ben çok özür dilerim. Ne olduğunu anlayamadan kontrolü kaybettim. Çok çok özür dilerim.” Arda arabanın kapısına bir bakış attı ve bana döndü. Ah, keşke dönmeseydi çünkü şuan tek bir bakışıyla korkudan bayılıp kalabilirdim.

LEYLİFER "ASKIDA"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin