Güneş ışıkları yine beni uyandırmıştı. Bulunduğum yatakta gerilirken yanımda bir boşluk hissetmem uzun sürmemişti. Gözlerimi zar zor açarken ellerim ile yanımı yokladım, Bay Min nerdeydi. Yerimden Flash hızı ile doğrulduğumda gözlerimi açtım...burası benim odamdı. Eve ne zaman dönmüştük? Veya neden dönmüştük? Yataktan kalkarken sarsak adımlarla kapıya doğru ilerledim. Evde herhangi bir seste yoktu bu beni endişelendirmişti, kapıyı açıp etrafa bakındım."Bay Min?"
Evde yine ses yoktu kaşlarım çatılırken merdivenlere doğru ilerlerken salonda şöminenin yanında yatan Moonlight'ı gördüm. İçim biraz da olsun rahatlarken merdivenlerden inmeye başladım, Moonlight'ı uyandırmak istemezdim. Tamam gezveze kedimiz burdaydı peki ya huysuz cadımız nerdeydi? Son basamaktan inerken kapının açılma sesini duydum, hırsız olamayacağına göre ama Bay Min'de olamayacağına göre kapıyı açan kimdi. Bay Min sabah kalkıcak ve dışarıya çıkacak hiç onun tarzı değildi. Yavaşça kapıya doğru ilerlerken konuştum.
"Kim o?"
Etrafta kendimi savunmak amacıyla bir şeyler bakındım ama hiç bir şey yoktu. Kapı'nın bulunduğu koridorun başına geldiğimde bir vücut ile çarpıştım. Hızlıca geri çekilip savunma moduna geçerken karşımda Bay Min'i gördüm. Kaşlarımı çatarken bana sırıtarak bakıyordu, bakışlarım aşağı inerken iki elimde bir kaç tane poşet gördüğümde kalbime görünmez bir okun saplandığını hissettim. Arka fonda duygusal bir müzik çalmaya başlarken korkarak konuştum.
"Bunlar ne?"
Bay Min'in otuz iki diş sırıtırken büyük bir rahatlıkla konuştu.
"Evde bir şey yoktu bende alışveriş yaptım"
Dizlerim titremeye başlarken yüzümde dehşete düşmüş bir ifade olduğuna emindim.
"Ne ile yaptınız?"
Sırıtması daha ne kadar büyüyebilirdi bilmiyorum ama poşetleri yere bırakıp elini cebine attı ve kartı çıkartıp konuştu.
"Senin kredi kartınla"
Dizlerimin üstüne çökerken görünmez bir ok ikinci defa kalbime saplantı.
"Jennie iyimisin?"
Namjoon'un sesini duyduğumda gözlerimi kırpıştırdım.
"Senin burda ne işin var?"
Namjoon elini ensesine götürürken konuştu.
"Gelmesemeydim?"
Ayağa kalktım ve elimi iki yana sallarkrn konuştum.
"Hayır hayır onu kast etmedim tabii ki de gelebilirsin"
Namjoon yerdeki poşetleri alıp mutfağa ilerlerken Bay Min'e ölümcül bakışlarımı atıyordum. Ben de niye şaşırdıysam Bay Min'in parası yoktu ki? O kadar şeyi anca benim kredi kartım ile almak zorundaydı. Mutfağa ilerledim, Namjoon geldiği için markete gitmişti büyük ihtimal. Mutfakta alınanları yerleştiren Namjoon'u gördüğümde hiç el atma gereğinde bile bulunmadım. Artık o misafir bile değildi. Sandalyeye otururken gözlerimi ovaladım, hala uykum var denilenebilirdi. İşi tam olarak bitirmeden neden geri dönmüştük anlamamıştım, hiç bir zaman bir işi bitirmeden dünyaya geri dönmezdik.
"Görüşmeyeli nasılsın Jennie?"
Sandalyede bağdaş kururken Namjoon'u cevapladım.
"Bay Min ve huysuzlukları desem yeter bence"
Namjoon gülerken bana doğru döndü.
"O kadar çok uğraştırmıyordu ya"
Ona tek kaşımı kaldırarak bakarken kararsızlıkla konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yoongi, Cat and Jennie'1
Fiksi Penggemar"Bana o bakışlarınızı atmayın Bay Min" Bakışlarını daha çok yoğunlaştırırken bir kenara attığı Moonlight'ın homurdanmalarını duyuyordum. Bu beni mutlu etmişti, o lanet kediyle tam 3 senedir gelin ve kayınvalde gibi atışıyorduk. "Ama Jennduikee benim...