“Tatlı ister misiniz Bay Min?”Tekli koltuğunda battaniyesine sarılı bir şekilde oturan huysuz cadı cevap vermedi ve dudaklarını büzerek duvar tarafına baktı. Omuzlarım düşerken mutfağa geri döndüm tatlı tabağını tezgâha bıraktım. Onu zar zor eve getirebilmiştim ardından ise 2 gün geçmişti lakin benimle bir iletişime geçmemişti bir şeyde yememişti. Bu beni endişelendiriyordu, hiçbir zaman ağzı durmayan adamın şimdi ağzına bir şey atmaması beni rahatsız ediyordu. Derin bir nefes aldım, ne yapabilirdim acaba onun gönlünü almak için. Bugün izinli günümdü Taemin ile zaman geçirmeden önce Bay Seungri kendime bakmam için bana bugün izin vermişti. Gerçekten trajikomik bir olaydı, o kadar çirkin değildim oysaki.
Kollarımı göğsümde birleştirdim Bay Min neyden hoşlanırdı dudaklarımı büzerken etrafa bakındım bakışlarım buzdolabında takılı kaldı, anılarımızı genellikle fotoğraflarsak oraya asardık, dolabın önüne ilerledim ve olan resimlerde gözlerimde gezdirdim. Kayak yaptığımız zamana ait bir fotoğrafı gördüm, dağın tepesinde olduğumuzdan Bay Min korkmuş bana sarılmıştı yüzümde klasik bıkmış bir ifade varken arkada ise Jimin ve Taehyung vardı yine anormal pozlar vermişlerdi. İkisi benim çocukluk arkadaşlarımdı, elbette Bay Min’in cadı olduğunu sadece onlar biliyordu ve nasılsa bu durumu oldukça havalı bulup kendi amaçları uğruna kullanmışlardı.
Şerefsizler.
Gözlerim diğer fotoğrafa odaklandı ormanda kamp yaptığımız bir zamandı fotoğraf ise tamamen içler acısıydı, Ben ve Taehyung ağaca sığınmıştık bir ayı ise bizi aşağıya indirmeye çalışıyordu neden mi? Çünkü lanet olası Taehyung elindeki balı sırf babaannesi yaptı diye ayıya vermek yerine kaçmayı tercih ederken beni de peşine takmıştı. Bay Min ve Jimin ise zamanlayıcıyı ayarlayıp sanki askerlik arkadaşıymış gibi kollarını birbirlerinin omuzlarına atıp ciddi bir surat ifadesi ile bakmışlardı adeta bir Rönesans tablosu gibi olmuştu. Onun altındaki bir fotoğrafta ise lunaparktaydık, resmi gördüğüm zaman beynimde bir şimşek çakarken gözlerimi kırpıştırdım. Onu lunaparka götürmeliydim, o tür yerleri çok severdi böyle kesinlikle gönlünü alabilirdim bu heyecan ile içeri girdiğimde onu koltuğundan kalkmış merdivenlere giderken gördüğümde heyecanla konuştum.
“Bay Min, nereye gidiyorsunuz?”
“Arkadaşlarımdan birinin bana ihtiyacı varmış”
Sonunda onun sesini duymam ile sevinirken cümlesi hayallerimi suya düşürmüştü. “Ama ben bugün lunaparka gideriz diye düşünmüştüm” Bana omzundan baktıktan sonra cevap vermeden merdivenlerden çıkarken omuzlarım yeniden düştü. Yavaş adımlarla bende merdivene ilerledim onun bu hali beni kesinlikle rahatsız ediyordu, ruhlarımız yer değiştirmiş gibiydi sanki. Ama pes etmemeliydim, bu sefer suçlu olan bendim evdeki malzemeleri kendi bitirmiyordu aksine insanlara yardım ediyordu. Onun özel odasına gittiğini gördüğüm zaman aklıma onu ilk gördüğüm gün geldi, aklımı kaçırmak üzere olduğum o gün yüzümde bir gülümseme oluşturmuştu. Onunla nereye gideceğimizi bilmiyordum, ama gözüm kapalı onunla her yere gidebileceğimi biliyordum.
Kırmızı
İle
Siyahın
KarışmasıJennie iki bavulu ve poşetlerle birlikte sokağın başından girdiği zaman kan ter içinde kalmıştı. Kaç aydır orada burada sürünüyordu kendine bir ev bulmuşken buluşma saatini de kaçırmak istiyordu, her yere bavulları ile birlikte gitmek onu gerçekten yoruyordu. Hızlı adımlarla sokakta ilerken ileride gördüğü resmi giyinmiş bir kadın ile doğru yerde olmanın sevincini yaşadı. Bayan Walker elini kaldırarak onu heyecanla selamlarken sonunda bu evin karşısında yalnız kalmamanın mutluluğunu yaşadı burada tek olmak onu ürkütüyordu. Jennie birkaç dakika sonra nefes nefese Bayan Walker’ın yanına geldiğinde bir elini ona doğru uzattı hızlıca el sıkıştılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yoongi, Cat and Jennie'1
Fanfiction"Bana o bakışlarınızı atmayın Bay Min" Bakışlarını daha çok yoğunlaştırırken bir kenara attığı Moonlight'ın homurdanmalarını duyuyordum. Bu beni mutlu etmişti, o lanet kediyle tam 3 senedir gelin ve kayınvalde gibi atışıyorduk. "Ama Jennduikee benim...