& 5 &

616 102 37
                                    

Oylamayı unutmayın! İyi okumalar.

Changbin o an, hayatında asla yapmayacağı bir şeyi düşündü. Bir yandan da kendini inandırmaya çalışıyordu. Hadi ama bu pembe dudaklar karşısında kim sakin kalabilirdi ki?

Kısa olan neredeyse kucağında duran sarışının, belindeki ellerini sıkılaştırdı. Ve onu yavaş yavaş kendine çekmeye başladı. Belki sonradan bu yaptığına pişman olacaktı ama her zaman anı yaşamanın uygun olduğunu düşünürdü.

Felix ise karşısındaki çocuğun gözlerini kapatıp dudaklarını uzatmasıyla ne yapmaya çalıştığını düşündü. Ne yani onu öpecek miydi? Bir anda istemsizce heyecanlandı. Ama karşısındakinin bunu sadece yapmak için yaptığı aklına geldi. Ve kendini bir hışımla geri çekti.

-S..S..Sen ne yapıyorsun!?

Kısa olan gözlerini açmış ve kendinden kaçan çocuğun hüznünü içinde yaşarken bunu belli etmemeye çalıştı.

Felix'in sevmediği o gülüşü takınıp konuştu.

-Eğleniyorduk sadece.

Sarışın olan gözlerinin dolduğunu hissetti. Kısa olan da bunu görmüş gibiydi ama Felix birden arkasını dönüp odadan çıkınca yanlış gördüğünü düşündü. Ve hiçbir şey olmamış gibi üstünü değiştirmeye gitti.

>>>>>>>>>>>>>>>

Felix Hyunjin'in odasının önünde oturmuş, onun gelmesini bekliyordu. Neden ortalıktan kayboluyordu, bilmiyordu. Şu an kötü durumdaydı ve biricik (!) arkadaşına ihtiyacı vardı.

Duyduğu ayak sesleriyle soluna döndü. Tanımadığı bir çocuk ona anlamsızca bakıyordu. Kafasını "ne var" anlamında salladı.

-Odamın kapısının önünde oturuyorsun?

Odası?

-Burası Hyunjin'in odası ama.

Beraber kalıyorlardı dese, oda tek kişilikti. Bu ne demekti şimdi?

-Ah Hyunjin hyung. O Seungmin hyung'un yanına yerleşti. Burası boşalınca da ben geldim.

Başını "anladım" manasında salladı sarışın olan. Bugün daha ne kadar kırılabilirdi Tanrı aşkına?

İşte yine başlıyordu, gözleri durduk yere dolardı. Ağlayacağını hissetti. Sevmiyordu bu huyunu.

Cebinden telefonunu çıkarıp rehbere girdi. En başta bulunan numarayı tuşladı ve beklemeye başladı.

-Alo?

-Hyunjin..

Karşı tarafta kısa bir sessizlik oldu.

-Neyin var senin? Ağlıyor musun?

Burnunu çekti Felix.

-Odanı değiştirmişsin, neden bana haber vermedin?

Hyunjin derin bir nefes alıp verdi.

-Cidden aklımdan çıkmış özür dilerim. Hadi yanımıza gel, iyi olduğuna emin olayım.

Hyunjin'den oda numarasını aldıktan sonra oturduğu yerden ayağa kalktı. Başındaki çocuğun ne ara gittiğini fark etmemişti. Umursamadı ve yavaş adımlarla alt kata yürümeye başladı.

>>>>>>>>>>>>>>>>

Bir süredir kapının önünde dikiliyordu. İçeri girip girmemek konusunda kararsızdı. Hyunjin'e kırılmıştı ve şu an yeni biriyle tanışmak istemiyordu.

Her ne kadar içinden gelmese de kapıyı çaldı ve beklemeye koyuldu. Bir süre sonra kapıyı açan çocuk Felix'i içeri davet etti.

Hyunjin en iyi arkadaşını görünce ayağa kalktı ve ona sımsıkı sarıldı. Kokusunu içine çekti, bu yasemin kokusunu cidden özlemişti.

Onlar konuşadursun, Seungmin dolu gözlerle ikiliyi izliyordu. Hyunjin'in Felix'i anlatırken gözlerinin parıldadığını görmüştü ama sorgulamamıştı. Ne yani en yakın arkadaşına aşık olacak değildi ya? Tabi şu anki durum tam olarak onu gösteriyordu.

Sarışın olan Hyunjin'den ayrıldıktan sonra burnunu çekti. Daha sonra Seungmin'e dönüp kendini tanıttı.

-Merhaba, ben Felix. Lee Felix.

Diğeri gülümseyerek cevap verdi.

-Merhaba. Ben de Kim Seungmin. Memnun oldum.

Tanışma faslı bittikten sonra Hyunjin Felix'i konuşmaya zorladı. Sarışın çocuk olanları anlattığında, esmer olan kendini sinirlenmemeye zorladı. Burnundan soluyordu. Seungmin de bunu fark etmişti. Üzüldü ama belli etmedi.

-O çocuğun yanından ayrılmalısın.

Felix başını aşağı yukarı sallayıp cevap verdi.

-Ben de o yüzden yanına gelmiştim. Ama..

-Ah, buraya yerleşmemeliydim. Özür dilerim Felix.

İçinde bir şeylerin kırıldığını hissetti Seungmin. Kalbi miydi kırılan? Duyguları mıydı incinen? Bilmiyordu. Kırılmıştı işte.

Sarışın olan ise Seungmin'in üzüldüğünü görünce kalkıp onun yanına oturdu.

-Böyle söyleme, onu üzüyorsun.

Hyunjin, oda arkadaşına baktığında yaptığı hatayı anladı.

-Seungmin, öyle demek istemedim.

Gülümsedi Seungmin.

-Sorun değil, arkadaşın için endişelendiğini anlıyorum.

Hyunjin kalkıp kendisine en saf duyguları en güzel şekliyle besleyen çocuğa sımsıkı sarıldı. Seungmin o an fark etti, uzun olanın güzel kokusunu. Hep bu kokuyu solumak istedi.

Ayrıldıklarında kendini daha iyi hissediyordu.

Felix onlara gülümseyerek bakarken ne kadar yakıştıklarını düşündü. O ikisi birlikte olmalıydı. Ve bu iş kesinlikle sarışına düşüyordu.

****Son****

Bölüm hiç içime sinmedi haaaaaaa


eafnutt

Just Serenity | ChangLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin