& 6 &

610 88 49
                                    

Oylamayı unutmayın! İyi okumalar.

Kapının önünde öylece bekliyordu Felix. İçeri girmek istediğinden emin değildi. Hyunjin onlarla kalmasını söylemişti ama sarışın olan kabul etmedi. Kendi odası vardı sonuçta.

İstemese de elindeki anahtarı deliğe sokup kapıyı açtı. Oda karanlıktı. Çok sevgili oda arkadaşı (!) çoktan uyumuştu. Zaten neden uyumasındı ki? Kafaya takacak bir şeyi mi vardı?

Changbin'e ne kadar öfkeli olsa da şu an uyuduğu için onu uyandırmak istemedi. Yavaş ve sessiz adımlarla dolabına ilerleyip pijamalarını aldı ve banyoya girdi.

Diğer taraftan esmer olan gözlerini açtı. Numara yapıyordu. Uzun süre Felix'i beklemiş, gelmeyince de kendini uyumaya zorlamıştı. Ama işe yaramamıştı. İçinden bir ses sarışını kırdığını söylüyordu. Her ne kadar dışarıdan soğuk görünse de saklamaya çalıştığı sıcacık bir kalbi vardı Changbin'in. Felix geldiği için rahatlamıştı.

Sarışın olan banyodan çıkıp yatağına girdi. İlk günden ne çok şey yaşamıştı böyle. Yorgundu. Cılız vücudu çabuk pes ederdi. Uyumak istiyordu.

Gözlerini kapatacağı sırada ailesi aklına geldi. Onları hiç aramadığını fark etti. Saat geç olmuştu ama daha uyumamışlardır umuduyla telefonunu eline aldı. Ezbere bildiği annesinin numarasını tuşladı.

-Anne.

-Oğlum, iyi misin?

-İyiyim anneciğim, sen nasılsın? Babam nasıl?

Karşı taraftan bir kıkırdama geldi.

-Baban her zamanki gibi televizyon karşısında uykuya daldı. Ben de uyumaya gidiyordum ama sen aradın.

-O zaman uyu anneciğim, yarın konuşuruz. İlaçlarını almayı da sakın unutma.

-Unutmam, oğlum. Dikkat edin kendinize. Hyunjin'e sevgilerimi ilet.

Telefonu kapattıktan sonra gülümsedi sarışın olan. Annesinin sesini duymak bile iyi gelmişti. Yan tarafındaki yatağa baktı. Huzurlu bir şekilde inip kalkan göğsü seyretti bir süre. Belki iyi biridir, diye düşündü. Belki daha yeni tanıştığımız için ısınamamıştır, dedi.

Sonra son yaşadıkları geldi aklına. Esmer olan onu öpecekti. Karşı çıkmasaydı, geri çekilmeseydi neler olurdu?

Changbin'in cinsel eğilimi, erkekler miydi?

O da Felix gibi tuhaf hissetmiş miydi?

Aklından binlerce soru geçti sarışının. Uyumak istedi. Yapamadı. Mırıldanmaya başladı.

"Then I see your face
I know I'm finally yours
I find everything I thought I lost before
You call my name
I come to you in pieces
So you can make me whole"

(y/n: Bu şarkıyı çok seviyorum, size de önermek istedim. Türkçe altyazılı olarak medyada var)

İçinde bir şeyler titredi Changbin'in. Nasıl bir tesadüftü bu? En sevdiği şarkıyı daha yeni tanıdığı birinden duymak, bu kadar etkileyebilir miydi onu?

Sustu Felix. Uyudu, diye düşündü esmer olan. Her gece uyumadan önce dinlemek istedi bu güzel sesi. Kesik kesik mırıldanarak uykuya daldı.

>>>>>>>>>>>>>>>>

Sarışın olan sabah uyandığında ilk iş olarak yan tarafına döndü. Beklemediği şekilde yatak boştu. Telefonunu alıp saate baktı. Sabahın bu saatinde nereye gitmiş olabilirdi bu çocuk?

Açılan kapıyla o tarafa döndü.

-Uyandın mı?

Gözlerini devirdi Felix.

-Oradan bakınca uyuyor gibi mi duruyorum?

-Dalga geçme benle. Kalk kahvaltıya gidelim.

Şaşırdı sarışın olan. Changbin onu kahvaltıya mı davet etmişti?

-Kahvaltı?

Dolabını karıştırırken, Felix'e döndü Changbin.

-Halk arasında sabah uyanınca yenilen yemeğe kahvaltı diyoruz. Bilmiyorsan diye.

Mızmızlandı uzun olan. Yavaş hareketlerle ayağa kalktı. Yüzünü yıkamak için banyoya doğru adımladı.

Seninle hiçbir yere gelmiyorum, demeyi de ihmal etmedi.

Banyoya giren çocuğun arkasından baktı Changbin.

Red mi edilmişti o?

Yok canım.

Seo Changbin.

Reddedilecek.

Hadi oradan.

Rüyasında görse inanmazdı.

Hızlı adımlarla banyoya yürüdü. Hiç düşünmeden kapıyı açtı. Karşısında yarı çıplak bir sarı beklemiyordu tabi.

Ne tarafa bakacağını düşündü. O cool çocuğumuz, maalesef utandı.

-N..Ne yapıyorsun?

Gözlerini Felix'ten başka her yerde dolaştırarak cevapladı Changbin.

-Gidelim dediysem gidiyoruz. Bir dahakine de kapıyı kilitle.

Daha sonra ardında utançtan kıpkırmızı olmuş bir Felix bırakarak kapıyı sertçe kapattı.

Odaya geri döndüğünde sıcakladığını hissetti. Oysa gördüğü tek şey Felix'in bembeyaz, kar gibi, yumuşacık ve pürüzsüz teniydi.

Hadi ama heyecanlanacak ne vardı?

Çalan kapıyla düşünceleri dağıldı. Gelebilecek 3 kişi vardı.

Chan, Minho veya Woojin.

Ama kapıyı açtığında karşısında tanımadığı bir yüz vardı.

Sorgulayıcı bakışlarla baktı, Changbin.

Hyunjin ise kapıyı açan çocuğa iğrenmişçesine bakıyordu. Felix'in anlattıkları yüzünden haz etmiyordu bu çocuktan.

-Felix nerede acaba?

Sinsice gülümsedi Changbin.

-Hmm, Felix...

-Kim gelmiş Changbin?

Arkadan bornozla çıkan sarışın çocuk tüm olaya Aşk-ı Memnu tadında bir klişelik katmıştı.

Hyunjin'in tek yapabildiği ise şaşkın gözlerle, sinsice gülen Changbin'e ve kendisine "hayır" der gibi bakan Felix'e sorgulayıcı bakışlarını yollamaktı.

****Son****

Hyunlix ısırırım sizi


eafnutt

Just Serenity | ChangLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin