& 7 &

620 92 93
                                    

Oylamayı unutmayın! İyi okumalar.

Changbin masada somurtarak otururken geriye kalan üçlü gayet mutluydu. Ne olmuştu yani Changbin'in Felix'le arasını düzeltmek için ayarladığı kahvaltıya Hyunjin ve Seungmin de geldiyse? Mutlu olması bile lazımdı.

Tabi tam karşısında Seungmin Hyunjin'e aç kurtlar gibi bakarken bu pek mümkün olmuyordu. Ama asıl sorun aynı şekilde Hyunjin'in de yanındaki sarışına bakmasıydı. Hadi ama dizi çekmiyorlardı, ne saçmalıktı bu?

Changbin, sarışın olanın dizine dokunup gözleriyle tuvaleti işaret etti ve ayağa kalkıp oraya doğru ilerlemeye başladı.

Tam tuvaletten girecekken çarpıştığı kişi sinirlerini germeye yetmişti.

Karşısındaki sincap tipli çocuk, Changbin'e kaşlarını çatarak bakarken kısa olan sinirlenmemek için kendini zor tuttu.

-Dikkat etsene!

-Bana çarpan sensin ve benim mi dikkat etmem lazım?

Uzun olan bir elini Changbin'in omzuna koyarak konuştu.

-Ah zamane gençleri..

Daha sonra arkasına bile bakmadan uzaklaştı. Changbin az önce ne yaşadığını anlamayarak içeri girdi. Masadan ayrılmasının üstünden vakit geçmişti ama Felix hala gelmemişti. Changbin de meraklanıp tekrar masaya döndü.

Yerinde az önce kendisine abilik taslayan çocuğu görmeyi gerçekten beklemiyordu.

(y/n: Ama yazar yapmıştı, itaat edecekti)

Sandalyesinin başına geçip "dark" haline büründü. Oturan çocuğun kalkmasını bekledi ama çocuk aptal aptal sırıtıp ona bakıyordu.

-Changbin, bak bu Jisung. Seungmin'in arkadaşıymış.

Jisung aynı sırıtışla elini uzattı başında dikilen çocuğa. Esmer olan ise dişlerini sıkarak cevapladı onu.

-Biz az önce yeterince tanıştık bence. Ayrıca size bu özgüven nereden geliyor? Aynı yaşta olduğumuzu falan mı sanıyorsunuz?

Changbin'in söyledikleriyle Felix'in gözleri parlamış, Jisung ise derince yutkunmuştu.

Ah korkmuştu tabiki.

-Neden hiç bahsetmedin?

-Daha tanışalı 1 gün oldu, belki ondandır.

Changbin gözlerini devirip kendisine hayranlıkla bakan sarıyı umursamadı. Kafasını kaldırıp baktığında biraz ileride kendi arkadaşlarını görmesiyle keyfi biraz olsun yerine geldi ve hiçbir şey demeden oraya ilerlemeye başladı. Arkasındaki dörtlü ise meraklı gözlerle onu izliyordu.

>>>>>>>>>>>>>>>

-O veletlerle ne yapıyordun?

Minho'nun sorusuyla Changbin kafasını tabağından kaldırdı.

-Şu sarışın olanı görüyor musunuz? Oda arkadaşım, sadece onunla kahvaltı etmek istemiştim.

Minho dudaklarını yalayarak masaya baktı ve konuştu.

-Masada iki sarışın var ve eğer şu an gözlerimin bayram etmesine sebep olan kişi oda arkadaşın değilse ona çok fena talibim.

Minho'nun söyledikleriyle Changbin kafasını o tarafa çevirdi. Arkadaşının dediği gibi iki kişi sarışındı. Jisung ve Felix.

İçini bir heyecan kapladı esmer olanın. Felix değildir, diye düşünmeden edemedi.

-Sana diyorum Bin, şapkalı olan mı oda arkadaşın?

Duyduğu sesle transtan çıkan Changbin rahatladığını hissetti. Felix'ten bahsetmiyordu.

Yanlış anlamayın.

Bu rahatlık oda arkadaşının en yakın arkadaşıyla birlikte olmasını istemediğindendi. Her gün o ikisini yan yana görmek işkence olurdu sonuçta. Hem de Minho bu kadar "playboy" iken. Yoksa başka bir sebep yoktu. Olamazdı da zaten.

-Seninki de fena değilmiş sanki Changbin?

Chan'ın konuşmasıyla Changbin ona baktı. Evet Felix harika, mükemmel, tanrının lutfettiği bir güzellik olabilirdi ama bundan ona neydi?

-İstersen ayarlayabilirim?

-Hayır demem.

Chan göz kırparak konuştuğunda Changbin gerildiğini hissetti. Önüne dönene kadar çoktan ayağa kalkıp Felix'lerin olduğu masaya ilerleyen Minho'yu fark etmemişti. Ah sırası mıydı şimdi?

Olacakları izlemeye koyuldu esmer olan. Minho'nun Felix'in kulağına bir şeyler demesi, Felix'in kalkıp kendilerine doğru gelmesi ve Minho'nun sarışın olanın yerine oturması belki de saniyeler içinde gerçekleşmişti.

Başka zaman olsa Jisung'a acırdı ama şu an ona doğru gelen Felix daha büyük bir sorundu.

Bir diğer yandan sarışın olan Minho'nun söylediğini düşünüyordu. Birdenbire ne olmuştu?

Üçlünün yanına vardığında biraz utanarak selam verdi Felix.

-Changbin.. Changbin hyung, Minho hyung bana çok önemli bir şey söyleyeceğini söyledi de. Bir sorun mu var?

Changbin içinden Minho'ya sonsuz küfürlerini savurdu. Arka tarafta gülen arkadaşını da takmamaya çalıştı.

-Hm..

Chan yavaşça öksürerek konuşmaya gireceğini belli etti.

Changbin ise ilk defa Chan'a minnettar olduğunu hissetti. Onu bu durumdan kurtaracaktı. Bundan böyle en sevdiği arkadaşıydı.

-Ah aslında seninle konuşması gereken benim güzel bayan.

Felix anlamsız bakışlarla karşısındaki gamzeli çocuğun ne dediğini anlamaya çalışırken esmer olan ağzından çıkanları umursamadı.

-Hasiktir yavşak.

****Son****

Changbin Bey napıyosunuz amk


eafnutt

Just Serenity | ChangLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin