10. Bölüm

6.9K 266 1
                                    

     Yola çıktıklarından beri tek kelime etmemişlerdi. Layla oturma odasında endişeyle volta atarken ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Rory kendisini odasına kapatmıştı. Hiç ses gelmiyordu odadan. Hala çok korkuyordu. Üzerini bile değiştirmemiş, hala Rory'nin ona hediye ettiği elbiseyi giyiyordu. Hediye... Hayatında aldığı ilk hediyeydi bu. İlk olması bir yana onu Rory almıştı. Kendi elleriyle seçmişti. Ve inanılmaz yakışmıştı. Elbiseyle ilk karşısına çıktığı anı hatırladı. Odadan çıkmaya korkmuştu. İlk defa böyle bir şey giydiği için kendini korumasız hissediyor, Rory'nin vereceği tepkiden korkuyordu. Beğenmezse ne yapardı hiçbir fikri yoktu. Sonunda cesaretini toplayıp başını kaldırdığında altın gözlerinin inanılmaz bir beğeni ve tutkuyla kendisini incelediğini görmüştü. İçini kaplayan sevinç dalgasıyla gülümsemişti. 

     Saçlarını o dergilerde gördüğü topulardan yapmaya çalışarak ensesinde toplamıştı. Rory gözlerini bir an olsun ondan ayırmadan kıza yaklaşmış ve tek bir hareketle o kadar uğraşıp yaptığı topuzu bozarak saçlarını omuzlarına ve sırtına dökmüştü. Layla şaşkınlıkla geri çekilmişti.

"Hey! Ben onunla tam ya-" Rory sözünü keserek öne eğilmiş ve dudaklarına fısıdamıştı.

"Bana itiraz etme." Ve sonra onu öpmüştü. Derin, tutku dolu ve Layla'nın içinde bir şeylerin kıvranmasına yol açan bir öpücüktü. Rory öpücüğü sonlandırdığında kendine gelmeye çalışan kızın elini tutmuş ve onu dışarı sürüklemişti. 

     İşte elbiseyi bu kadar özel kılan şey buydu. Ne olursa olsun bu elbise onun için çok değerliydi. Giymeye kıyamamıştı adeta. Şimdi de çıkarmak istemiyordu. Sanki onu çıkarırsa anıları daha az gerçek gelecekmiş gibi hissediyordu. Evet, saçma bir histi belki ama kendine engel olamıyordu. Sinirle yumruklarını sıktı. Buraya kadar. Korkaklık yapmayacaktı. Layla korkmazdı. Diğerlerinin onun hakkında ne düşündüğünü umursamazdı. Derin bir nefes aldı ve hızlı adımlarla ilerleyerek Rory'nin kapısını açtı. 

     Layla odaya daldığı sırada başını ellerinin arasına almış yatağında oturan Rory'nin üzerinde tişört yoktu. Tüm kasları ortadaydı. Şişkin omuzları, gittikçe incelerek eşofmanının belinde yok olan gövdesi ve yüzünde vahşi bir ifadeyle aniden dönerek ona bakan yüzü kızı hazırlıksız yakalamıştı. Bir süre göz göze kaldılar. İkisi de hareket etmeye çekinir gibiydi. Rory'nin vahşi ifadesi şimdi daha yoğun ve tutkulu bir edayla yer değiştirmişti. Yine de kıpırdamamış, üzerine bir şey giymeye çalışmamıştı. Layla'dan bir beklentisi vardı ancak ne olduğuna emin değildi. Kız kafası karışmış ve hipnotize olmuş gibi odayı adımladı ve tam önünde durdu. İki elini de ona uzatıp Rory'nin tutmasını bekledi. İstediğini alınca çekerek onu da ayağa kaldırdı ve iyice sokuldu. Sıcaklığına ihtiyaç duyuyor, kokusunu duyumsamaya muhtaç hissediyordu. 

     Parmak uçları üzerinde yükselerek dudaklarının ulaşabildiği en yüksek yer olan çenesine minik öpücükler kondurmaya başladı. Tenine değen dudakları çok hafifti. Başını hareket ettirdikçe bukleleri hafif rüzgarda sallanan yaprak gibi hareket ediyor, Rory'nin çıplak göğsünü gıdıklıyordu. 

     Dudaklarıyla başladığı yolculuğa bu sefer parmak uçlarını da ortak etti. Teninin üzerinden kaslarını okşar, gücünün tadını çıkarırken ağzını aşağı doğru hareket ettirerek boynuna indi. Rory kendini kasmış, hiç kıpırdamıyordu. Kendini tutmak için sarf ettiği çaba boynundaki ve sırtındaki kasların gerginliğinden kendini ele veriyordu. Layla boynunda ve omzundaki tüm o kaslara minik öpücükler kondurarak onları tek tek yumuşatmayı denedi. Ancak boşa kürek çekiyormuş gibi hissediyordu. Kondurduğu öpücüklerle kaslar yumuşamıyor, aksine daha da sert kasılıyordu. 

     Sırtında gezdirdiği parmakları yavaşça aşağı indirdi ve iki yanında yumruk yaptığı ellerini tuttu. Kendi elleriyle beraber onları çekerek bir elini beline, diğerini de ensesine yerleştirdi. Kendi ellerini de sıkıca erkeğin ensesinde kenetledi ve başını aşağı çekmeyi denedi. 

OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin