0.2 Leydim

37 3 1
                                    



Yavaş yavaş kendine gelmeye başladığında kulaklarında çınlama sesi vardı. Nerede olduğu konusunda yada ona ne olduğunu düşünmeye çalıştı. Kendinden geçmeden önceki yaşananlar bir bir zihnine dolduğunda inlememek için dudaklarını ısırdı. Etrafından gelen seslerden dolayı yalnız olmadığının farkındaydı. Canı da çok yanıyordu. Özellikle başına aldığı darbeden ötürü büyük bir zonklama vardı. Neyse ki başka bir yerine zarar vermemişlerdi. 

Elleri bağlı şekilde bir sandalyede oturuyordu. Kendine geldiğini odadakilere belli etmemek için başını kaldırmadan göz ucuyla etrafa bakmaya çalıştı. Kirpiklerini çok hafif oynatarak kıstığı gözleri ile görüş alanındakileri anlamlandırmaya çalıştı. Görebildiği kadarıyla odada iki kişi vardı ve kendi aralarında konuşuyorlardı.

"Bu ipler onu hareketsiz bırakmak için yeterli olacak mıdır?"

"O sadece zayıf bir kız, ne yapabilir ki; bu kesinlikle yeterli." diyerek cevap verdi diğeri. Pis bir sırıtış olduğunu tahmin etti dudaklarında. "Belki onu patrona teslim etmeden birde tadına biz bakmalıyız."

Bu sözleri duyduktan sonra bir an nefesini tutmuştu Miran. Başındaki zonklama da artmıştı sanki. Kurtulmak için ne yapabileceğini düşünüp durmaya çalıştı. Elleri terlemeye başlamıştı. Çok geçmeden diğerinin cevabını duydu.

"Saçmalama! Patron duyarsa ikimizin de gözünün yaşına bakmaz."

Öbür adam tam ağzını açmıştı ki kapı gıcırdayarak açıldı. İçeri biri daha girdi ama genç kızın gördüğü tek şey siyah deri botlarıydı. İçeridekiler adamı görünce saygıyla başlarını eğmişlerdi.

"Kız bu mu?"

"Evet patron."

"Peki, sarışın adam nerede onu buldunuz mu?" İçeri sonradan giren adamın hükmedici bir sesi vardı. 

"Yoktu patron, evde kimseyi bulamadık. Ama bu sefer kesinlikle doğru kişi." Kendinden oldukça emin bir şekilde konuşmuştu. Zafer kazanmışcasına gururlu bir bakış vardı gözlerinde.

Genç kız odada konuşulanları düşündüğün de korkuyla yüzünü buruşturdu. Bu demek oluyordu ki o; kaçırılan ilk kişi değildi. Peki, kaçırılan diğer insanlara ne olmuştu? Aklından geçen düşünceler korkuyla titremesine yetti. Bir an önce kurtulmanın bir yolunu bulmalıydı.

"Kahretsin! Bizden önce davranmış olmalı. Yine de kızı arkasında bırakması oldukça kuşkulu." Siyah saçlı olan otoriter adamın sesi oldukça sinirli gibiydi. Dehşet verici parlaklıkta olan gözlerini diğer adamlara çevirdi. "Bir haltı beceremediniz aptallar!"

"Ama kız bizim elimizde patron. Yakında buraya kendi ayaklarıyla gelecektir. Tabi onun için gerçekten değerliyse."

Bir kaç saat öncesinde annesinin nerede olabileceğiyle deli gibi endişeliyken, şimdi sadece güvende olması için yalvarıyordu içinden çaresizce genç kız.

Elini bağlayan ipleri gevşetebilme umuduyla yavaşça kıpırdandı. Böyle bir durumda yaptığı en aptalca şeydi tabi ki. Onu duymuşlardı, hepsi birden başını çevirip kıza baktılar. İşte simdi üç adamın ortasında bağlı bir şekilde duran ve korkuyla titreyen bir ceylan yavrusuna benzemişti. İlk defa ne kadar güçsüz ve aciz olduğu gerçeğini acı bir şekilde fark etti.

Etrafında ki üç adamı da net bir şekilde görebiliyordu şimdi. Patron dedikleri adamla göz göze geldi bir an. Bir suçlu olmasının yanında gerçekten çekici ve tehlikeli bir görünümü vardı.

Gözleri simsiyahtı sanki irisini yutan koca bir kara delik gibi, boyu uzun ve vücudu kaslıydı. Siyah kotu, botları ve deri ceketiyle gerçekten gizemli bir görüntü çiziyordu. Arkasında kalan iki adam ise; dev gibiydi, onlar için kas yığını tabiri daha doğru bir tabir olurdu. Hoşnutsuz ifadelerle bakıyordu üçü de.

Asil KanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin