• Alıngan Jeronimo

1.7K 250 432
                                    

Yorum ve oylarınızla destek olursanız sevinirim. 💝

Gece iki buçukta çalan alarmla sesli bir horultu çekip sertçe alarmın üzerindeki düğmeye vurdum. Kesen zil sesiyle yüz üstü yattığım yatakta kuruyan ağzımı birbirine bastırıp yüzümü ekşittim.

"Iyy."

Her uyandığımda böyle olurdu. Ne yazık ki kalktığımda filmlerdeki gibi muhteşem bir figürana dönüşemiyordum, su içmeye kesinlikle ihtiyacım vardı. Yataktan yorgunca kalkıp yatağın kenarına oturdum. Yere değen çıplak parmak uçlarım yüzünden hafifçe titremiş ve kocaman esnemiştim.

Pencereden gördüğüm kadarıyla Bay Tomlinson'un evinin ışıkları yanıyordu ve kendisi de içeride bir hayalet gibi dolanıyordu. Köşede açık kalan televizyonunun ışığını görebiliyordum. Ne vardı da beni bu saatte evine istemişti... Normal insanlar gibi öğleden sonra üç yerine neden kuşluk vaktinden önce buluşuyorduk ki? Tuhaf adam!

Yataktan zorla kalkıp popomu kaşıyarak lavoboya girdim ve rutin işleri halledip üzerimi değiştirmeden sadece kapüşonlumu giydim. Eşofmanımın beş parmak üzerine kadar çektiğim çoraplarımı biraz daha çekiştirerek elime kalem ve defter alarak odamdan çıktım.

Aslında yalnızca dört saat uyumuş olmama rağmen kendimi dinç hissediyordum ama üşüdüğüm için esnememe engel olamıyordum. Ben de ağzıma birkaç lokma atıp koca bir bardak suyu dikledim. Bu ayılmamı daha da etkili kılmıştı.

Sessizce anahtarları alıp evden çıktım ve soğuk rüzgara aldırmadan karşı eve doğru yürüdüm. Ön bahçeyi geçerken panikli hissediyordum. Sonuçta onunla pek de yalnız kaldığım söylenemezdi. Aslında onunla neredeyse hiç de konuşmamıştık, Bay Tomlinson'u sadece izlediğim kadarıyla tanıyordum.

Kapısının önüne gelince zile uzandım ve sensörlü zil sayesinde zil sesi kulaklarıma doldu. Fakat açan olmayınca birkaç kez daha tıklatıp çalmak zorunda kaldım ama işe yaramamıştı. Oflayarak salon penceresine doğru yürüdüm ve perdeleri kapatmadığı için ilk kez memnundum.

Tamam, belki onu izlediğim her defasındaki gibi memnun olabilirdim.

Yüzümü cama yaslayıp burnum şekil değiştirene dek cama yapıştım. İçeride yine antika olduğunu düşündüğüm büyük kulaklıkları kulağına takmış bir şekilde sağa sola dönerken, parmağını da şıklatıp kafasını sallıyordu.

Şapşal adam.

Beni duyacak gibi olmadığı için camda tuhaf hareketler yapıp ilgisini çekmeye çalıştım. Sonunda bir sinek gibi camında can çekişen bir Harry olduğunu fark edince evini inleten bir yakarış koparıp arkasındaki koltuğa düştü. Bu haline kıkırdayıp ona el sallarken hızla inip kalkan göğsünü tutarak yutkundu. Kulaklığını çıkarıp kenara atarken bana tuhaf bir bakış atarak kapıyı açmaya gitmişti. Ben de kapıya yönelip kapıyı açar açmaz içeriye girdim.

"Nerede kaldınız Bay Tomlinson, ağaç oluyordum!"

Bir şeyler homurdanıp kapıyı kapatırken peşimden geliyordu. Ben de salonun ortasında durup şaşkınca etrafa göz gezdirdim. Ağzımdan kaçan küçük bir ıslık ve rahatsız edici bir küfürle arkamdan boğazını temizleyince dudaklarımı birbirine bastırdım.

Her yer o kadar eskiydi ki, neredeyse büyük annemin evinde olan ahşap kokusunun aynısını alabiliyordum. Ama ne tuhaftır ki evin içi çiçek bahçesinin yoğun kokusuyla donatılmış gibiydi.

Her yer kahverengi ve sütlü kahve rengindeydi. Ahşaptan bir vitrin dayalıydı duvara, hem de bir duvarı tamamen kaplıyordu. Yanları yüzden fazla kitapla doluydu. Ortadaki rafında kristal, seksen yıllarına ait bardaklar vardı. Rafın altındaki koca boşlukta da yine eskilerden kare bir televizyon vardı ve televizyonun yanlarında bir sürü kaset duruyordu. Bir tanesinin üzerinde Rocky 4* yazdığını okuyabiliyordum.

My Neighbor Is A Scientist ✔| LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin