• Milka

1.5K 252 479
                                    

Yorum ve oylarınızla destek olursanız çok sevinirim. 💗

Ertesi sabah bahçedeki çimleri biçme görevi bana verilince sinirle dolmuştum bile. Üvey babam kutu birayı yudumlarken arka bahçede biricik annemle keyif çatıyordu. Üstelik çimleri biçmeyi reddettiğim için yüzüme yediğim beş parmakla iyice sinirleniyordum ama tek yaptığım sinirle dolan gözlerimi önemsemeden kulaklığımı takıp son ses rock müziği dinlemekti.

Çim biçme makinesinin ipine sertçe asılıp motoru çalıştırdım ve öfkeyle çimlerin üzerinde gezinmeye başladım. Burnuma dolan çim kokusu beynimi kemiren rock müziğini es geçip her ne kadar beni rahatlatmak istese de olmuyordu işte.

Keşke küfür etmekte özgür olabilseydim. Hepsini beş parmak yerine üvey babamın beynine yapıştırmak isterdim!

Gözümden damlayan yaşı çabucak silip yutkundum. Ağlamaktan nefret ederdim. Bunu birinin görme ihtimali bile midemi bulandırıyordu.

Kısa bir süre sonra kulaklığımın çekilmesiyle irkilip motoru kapattım. Üvey babamın öfkeli suratıyla karşılaşmayı beklemediğim için gözlerim irice açılmıştı. Kalbim panikle çarparken bir an geriledim ve sırtım makinenin demirine değince durmak zorunda kaldım.

"Beni duymuyor musun sen uyuşuk?!"

Yutkundum. Öfkeliydi ve bu bile sinirimi es geçip korkmama yeterdi. "B-ben... Müzik d-dinliyordum."

"Evet, görüyorum! Yine takmışsın şunları..." diyerek kulaklığımın kablolarına asılıp koparırken yerimde sıçrayıp yutkunmuştum. "Şimdi git ve bana bira getir uyuşuk!"

Annemin arka bahçeden benim üzerime fazla gitmemesi gerektiğiyle ilgili birkaç şey zırvaladığını duymazdan gelerek kopuk kulaklığın üzerinden geçip markete ilerledim. Bu sırada kaykayımı da aldığım için hızlıca oradan uzaklaşmıştım.

Aptal yetişkinler!

Gözümde biriken yaşları koluma silerken ağlayamadığım için boğazıma oturan yumruyla kendimi kötü hissetmeye başlamıştım. Fakat onu görmezden gelmek yıllardır becerebildiğim tek şeydi.

Marketin önünde durup kaykayı kolumun altına alarak içeriyr girdim. Dolaptan dört bira alarak kasaya ilerledim.

"Jeronimo... Bunlar senin için fazla değil mi?"

Bay Tomlinson'un sesiyle irkilip ona döndüm. Bir elinde ondan fazla Milka çikolata ve diğer elinde çilekli sütle reyonları dolaşırken gözlerinin bende değil reyonda olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Üzerinde yine ekoseli boxerı ve laboratuvar önlüğü vardı. Ayaklarına ise bu sıcak havaya ve kıyafetlerine ters oranla kahverengi bağcıksız bot geçirmişti.

"Ne?" Dedim anlamadan.

"Biralar, Jeronimo. Biralar..."

Elimdekilere bakıp yüz ekşittim. "Benim için değil."

"Hmm..." Reyonlardan birkaç tane de Kinder Çikolata alırken bana döndü ve kaşını kaldırdı. "Şu ailenize sonradan eklenmiş insan parçası mı istiyor?" Dedi kasaya ilerleyerek. Ben de peşine takıldım ve birlikte kasaya varıp eşyalarımızı koyduk.

"Maalesef," diye homurdandım eşyalar kasadan geçerken.

"İstersen o herifi dövebilirim Jeronimo," dedi kasaya yaslanıp bana bilmişçe bakarak.

"Sen mi?" Dedi kasadaki tanıdık yüz. Bu mahalledendi. Yani Louis'yi tanıyordu. Louis de küçümsendiğini fark ederek adama tuhaf bir bakış attı.

"Evet. Pazularım yok diye beni güçsüz mü sandın?"

Adam sırıtarak çilekli sütü geçirirken, "Hayır," dedi. "Ama haftada yirmi çikolata yiyen biri bana pek de güvenilir gelmiyor."

My Neighbor Is A Scientist ✔| LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin