1.BÖLÜM 'İNKİSAR'

1.7K 26 7
                                    


⏳1

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1.BÖLÜM
'inkisar'

GEÇMİŞ

Her insan sevdiği bir şeyle sınanırdı değil mi? Bazıları aşkla, hastalıkla, kayıpla, yoksullukla veya ihanetle sınanırdı. Bunların hangisi insanın kalbine hafif veya ağır gelirdi ki? Sonuçta hepsinin kalbe yaptığı yan etki aynıydı.

İnsanlar küçükken hep büyümenin hayalini kurardı. Hep büyüğünce o hayallerini kurduğu hayatı düşleyip sessizce uykuya dalardı. Hemen hemen herkes ben büyük bir adam olacağım deyip göğüslerini kabartırdı o zaman ki masum zihinleriyle. Zaman geçtikçe insan küçüklüğünü özler dururdu. Yani elimizdekini ancak kaybedince anlıyorduk.

Nilay karşısında ki adama gamzelerini gösterdiğini bilmeden kocaman gülümsedi. O sıradan bir adam değildi. O adam Nilay'ın kalbiydi. Sadece kalbi de değil nefesiydi. Selim'siz olmak ne demek bilmiyordu ve adam karşısında dursa bile onun o güzel çehresini gene özlemeden edemiyordu. Aşk buydu ya. Onu görsen de dokunsan da o özlem gitmiyordu. İnsan hep daha fazlasını istiyordu. Ya aşk çok bencildi ya da insanlar.

"Nilay baban seni bana vermeyecek biliyorum ben." Dedi Selim, Nilay'ın küçük beyaz ellerini ellerinin arasına alarak. Kadının elleri aynı kalbi gibi yumuşacıktı. Nilay çok güzel bir kadın değildi. Düz kumral saçlara ve kahverengi gözlere sahipti. Nilay'ın yüzü biraz yuvarlığa kaçıyordu, onun için yüzü oldukça küçüktü. Burnu düzgün iken dudakları ne kalın ne inceydi. Ortalamanın vücut bulmuş haliydi. Selim'e verebileceği tek şey kalbiydi.

Selim ise ortalamanın üstünde bir yakışıklılığa sahipti. Uzun boylu ve heybetli bir adamdı. Kası olmasa da fit bir vücudu vardı. Oda çalıştığı tarlalar yüzündendi. Sonuçta genç bir adam olarak yaşlı annesi ile babasına bakma zorunluluğu vardı. Selim  sert çehresi, siyah saçları, siyaha yakın koyu gözleri ve güneşte çalışmaktan dolayı bronzlaşan teniyle oldukça yakışıklı bir adamdı. Köydeki tüm kızlar onun için hep peşinde dolaşırdı. Ama Selim Nilay'dan daha güzel kızları tek reddetme sebebi ona duyduğu aşk değildi. Paraydı.

Yoksa Selim yakışıklılığının farkında çapkın bir adamdı fakat Nilay, Rize'yi geç Türkiye'ye nam salmış bir ailenin kızıydı.  Nilay ile bir evlenebilse hayatı kurtulurdu. Hayatı boyunca çalışmasına gerek bile duymazdı. Bu kapı sadece Nilay'dan geçiyorsa maalesef o bütün çapkınlık hissini geri plana itip bu kızın aklını başından almalıydı. Onunla evlenmeliydi.

Nilay, Selim'in dedikleriyle kaşlarını çattı. Evet oda biliyordu vermeyeceğini ama gene de şanslarını denemelilerdi. Ellerinden başka ne gelebilirdi ki. Güç almak istercesine Selim'in sert ve nasırlı olan ama gecenin bu soğuğunda hala sıcak olan ellerini sıktı. "Selim ayrılmayacağız değil mi? Ayrılırsak ben yaşayamam ki. Senden başkasına yar olamam ben. Kıyarım canıma." Dedi gözleri dolarak. O kocaman gülümsemesi gitmiş yerini gözyaşları gelmişti.

ÇİSELEYEN YAĞMURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin