Doğum günümü kutlayan herkese çoook teşekürleer. Bazıları özelden yazdı. Yani hepiniz yazdınız :D Bu bölümü de .... ithaf ediyorum ♥
Hatırlatma;
Sabah, kapının çalmasıyla uyandım. Ayağıma ayıcıklı pandiflerimi geçirip saçımı da topladıktan sonra aşağı indim. Kapıyı actım. Kapıda, boyum kadar bacakları olan, Nike logosuna benzeyen eyeliner'lı bir kadın bana el sallıyordu.
" Salut à tous!"
Yeni Bölüm;
Kadın bana el sallayarak 32 diş sırıtıyordu. Anlamadığım bir kaç kelime daha söyledi. Muhtemelen Fransızcaydı. Yani ilk okulda yabancı dil dersim pek iyi olmasa da hangi dil olduğunu anlayabiliyordum az-çok . Ama aralarındeki tek bir kelime dikkatimi çekti. 'Justin'.
Ne.Diyon.Kızım.Sen?
"Yavrum ben Kanadalı'yım. Ne diyon anlamıyom?!"
"Justin burada mı?" dedi berbat ingilizcesiyle.
"Sanane. Kimsin sen?" Kızın yüzü lafım üzerime söndü. Tam bir şey söyleyeceken Justin merdivenlerden indi ve yanıma geldi. Kız tekrar inci dişlerini göstermeye başladı.
"Salut à tous JB!('merhaba JB' demek)" dedi. Ne demek lan bu? Anlamıyoz diye elden kaçırmayak çocuğu. Ben düşüncelere dalmışken 'Fransızca' sohbetleri koyulaşmış olacak ki kahkahalarından düşüncelerimi duyamadım. En sonunda dayanamayarak Justin'in omuzuna çimdik attım. Yüzünü ekşiterek bana baktı.
"Bu kim?"
"Yeni yardımcımız Miley."
"Benimle bile bu kadar kahkaha içeren konuşmalar yapmıyosun!"
"Kıskanma yavru."
"Tanıştır beni şu sırıkla!".'Sırık' lafını komik bulmuş olacak ki yarım ağız sırıttı.
"Bu Maria. Fransız. Artık ev işlerini o yapacak."Maria'ya ya baktığımda kocaman sırıtarak el sallıyordu.
"Bizim yardımcıya ihtiyacımız yok. Ben sana yemek yapmıyor muyum?!"
"Hayır, yapmıyorsun."
Somurtarak içeri girmelerini bekledim. Anlaşılan bu sarı sırıktan çok çekecektim. Salona girip koltuğa oturdular ve konuşmaya başladılar. Tabii ki ben anlamıyorum. Sadece kollarımı 'çiçek' pozisyonuna getirmiş ikisini izliyorum. Daha doğrusu kızın tek yanlış hareketini bekliyorum desem daha doğru olur.
Justin bana döndü ve sırıttı."Miley,bize bir şey ikram etmeyecek misin?"
Yuh! Hizmetçi olan o ben ikramda bulunacak mışım? Yok ya!
"Karıştırdın herhalde Justin! Hizmetçi olan o. Ben değilim.O yapsın."
"Miley zaten Maria neden sürekli somurttuğunu soruyor. Lütfen biraz gülümse."
"Başlarım gülümsemesinden. Sende ona 'Eğer biraz daha kahkaha atmaya devam ederse o somurtkan Miley ağzını yırtacakmış' de, olsun bitsin."
"Çok kabasın Miley."
Sadece omuzlarımı silktim. Onlar konuşmaya devam ederken yukarıda telefonum çalmaya başladı.Hadi ama! Ben bu sarı sırıkla Justin'i nasıl yalnız bırakacağım! Ya da çalsın dursun.
"Gidip telefonuna baksana Miley." Ya 'Aşkım' 'Bitanem' e noldu? Off!
"Boşver. Gereksizdir."
"Ya önemliyse? Hadi git ve bak." Aslında önemli olabilirdi. Sonuçta artık sıradan biri değildim ve Jimmy telefonumun sürekli açık olması konusunda uyarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOVELY LOVE ( Jiley Fan Fiction )
FanficOnlar birbirlerinin umutları, yalanları, güvenleri, sevabı, günahı. İkiside müziğin sevilen isimleri. Beraber mutluyken, onlara bu kadar zarar veren ne olabilirdi? Onların yeni hayatında 'aşk' nasıl bir kavramdı? | Tüm hakları bende saklıdır.| | Eki...