59 - Yüreklerimize Güven Kırıkları Battı, Bu Acı Haddinden Fazla!

8.8K 514 1.1K
                                    

Ah be ca'nım sevgilim!
Gözlerin dargın baktıkça,
Dünyam yıkılıyor benim.
Anla artık sensiz nefessizim.
Kır kalemimi ver cezamı,
Yeter ki vazgeçme karanfilim.

Bölüm Şarkıları
Günce - Güllerim Soldu
Serkan Kaya - Dağların dumanı

Bizi zar gibi sağa sola sallayıp çalkalayarak yere vuran hayat, ruhumuzla aynı enerjiyi soluyan iki yaşamı, fütursuzca bir araya getiriverir. Olmaz denilenler bir bir olurken imkansızlar bile ruh eşi oluverir. Biz de Edis'le zar gibi saçıldıktan sonra aynı rakamları gösteren kalpler oluverdik ve eşleştik. Tavla taşları gibi çevremizi sıcacık saran dostluklar ediniverdik.

Bu dünyanın yükü ağır azizim, derdi tasası çok. Yüzümüzde eğreti bir gülümseme her şeye eyvallah demekteyiz. Gece olur için gider, yüreğin titrer, göz yaşların yastığını süsler lakin sönmez için. Ama dakikalar akar ağır ağır zaman değirmeni döner usul usul, bir şeyler değişir işte. Hayatı yaşanılır kılan çevrenizde yıldızlar gibi parıldayan güzel insanlardır. Onlar ya ardınızdadır ya da önünüzde.

Yeni bir şans daha verildi insanlığa, güneş ışıl ışıl sarıldı gökyüzüne... Yeniden umutlandık, yeniden hayaller kurduk ve yeniden yeniden nefes aldık. Şükürler olsun yeri göğü ve insanları kusursuz bir düzenle yataran Mevlama.

Parmağımda nefes alan yüzüğün koyu mavisi göz kırpar gibi ışıldadığında yüreğim ısındı yine yeniden. O ana geri döndüm birden. Dün koynumda uyuyup kalan Edis uyandığında, alnımdan koklayarak öpmüş "Keşke hep sana uyansam be güzelim." dedikten sonra yüzükleri özenle parmaklarımıza zimmetlemişti. Boynuma zarif bir el yazısıyla yazılmış adını gözlerime umutla bakarak takmıştı. Hemen alnımdan öpen adam "Bunlar sana emanet." Derken aslında kalbini ve kendini kastediyordu. O andan beri tombul elimde maviş maviş nazlanan yüzüğe kaç kez gülümseyerek baktım, sayısını kestiremiyordum. Avcumun içinde adı yazılı olan kolyeyi sıktım. Mutluydum yüksek dozaj aşktan dolayı kalbimin minik bir serçe gibi çırpınan hızlı ritimleri bir türlü durulmuyordu.

Koluma atılan dirsekle irkildim ve hemen yüzükten gözlerimi çekip soluma çevirdim başımı. Kıkırdayan Ela "Eskidi bu." Dediğinde boş bulunarak "Ha!" Demiş bulundum. Ne kadar da kibarım!

"Yüzük diyorum bak bak eskidi, Edis yenisini almaz ona göre idareli bak yavruş." Yine kıkırdayan Ela'ya öfkeyle baktım.

"Ne hiçte bile! Bakmıyorum ya, parmaklarım şişmiş ona baktım sadece." Giderek kısılan sesimle söylediklerimi düşündümde tombul köfte gibi el daha ne kadar şişebilir acaba?

Ela zillisi yalancı halime haince sırıttı. Ben dururmuyum? Sınıfın kapısına bakarak şaşırmış gibi yaptım. "Aa Sarp, dokuz yönünde ve rotosında sen varsın sarışın, saçlarını taramadın mı sen bugün?"

Ela oturdugu yerde diklesti, hep istemsiz yaptığı hareketi tekrarlayıp güneşten renk çalmış sarı saçlarını omuzlarından geriye tarayarak savurdu. "Çok mu kötü ya? O kadar krem sürdüm düzleştirdim nasıl karışır ki o kadar?" Kaşlarına doğru kademeli şekilde uzayan perçemlerini uzun ince parmakları ile taradı. Bense sinsi sinsi sıratarak onu izledim.

"Geliyor, geliyor ve... Tam arkanda sarışın." Ela kızardı, heyecandan elini kolunu nereye koyacağını bilemeyince, dayanamadım çünkü ortada ne Sarp vardı, ne de bize doğru geliyordu.

"Şaka kız şaka, bakayım, kızardın mı sen? Ah kıyamam kuzum." M harfini sündürerek Ela'nın zayıflıktan dolayı ele gelmeyen yanaklarını sıktım. Sinek kovalar gibi ellerime vurdu. "Of en sinir olduğum hareket bu, yapmasana kızım!"

KOYU MAViHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin