2 BÖLÜM

12K 317 91
                                    

"Sende bir böyle bir öylesin. Çocuk gibisin karar veremiyorsun." dedi arabadan çantamı alarak.

"Sen de daha olgun birisini satın alsaydın!" dedim bağırarak.

"Ama ben SENİ İSTİYORUM"

Başımı eğmiş susuyordum.

Okadar kız varken neden beni istiyorsun ki? Ne var bende? Neden beni cezalandırıyorsun?!

"Gel" dedi ve elimi tuttu.

Yine elimi tuttu ya bi türlü bırakmıyor. Villaya girdiğimizde can başıyla korumalara selam vermişti. Tam 3 tane koruma vardı,Vay be ne güvenli evmiş.

Kapının zilini çaldığınıda 30-40 yaşlarında bi teyze kapıyı açtı. Gülümseyerek "Hoşgeldin oğlumm. Sende hoşgeldin kızım" dedi. Güler yüzlüydü..

Sevdim bu teyzeyi.

Can "Hoşgeldin fatma teyze." dedi. Ben ise sadece gülümsedim. 

İçeri girmiştik.

Can "Fatma teyze, bu sana bahsettiğim kız. Melek"

Adımı bile biliyormuş.

Fatma teyze "aa? O bu mu? Bu kadar güzel olacağını tahmin etmemiştim." dedi gülümseyerek.

Benden mi bahsetmiş? Ne demiş? 'Ben bi küçük kızı satın aldım' mı demiş? Böylemi bahsetti ona benden? Çok utanıyorum gerçekten.

"Evet. Çok güzel" dedi can gözlerime bakarak. Ben ise gözlerimi devirdim. "meleğe odamı göster fatma teyze." dedi çantayı bana uzatarak.

Ne?! Aynı odada mı kalacaktık? Yuh! Olmaz. Sevgiliyi bırak arkadaşı bile değilim. Tanımıyorum hatta! Soyadını bile bilmiyorum yaaa!

"Gel kızım sana odayı göstereyim."

Sertçe çantamı canın elinden alıp fatma teyzeyi takip ettim.

Merdivenlerden çıktık. 

Eliyle odayı işaret etti.

Kapıyı açıp odaya girdim. Girdiğimide sanki normal bir odaya giriyor değilde sihirli bir odaya giriyor gibiydim..

Odayı güzel bir koku kapmıştıı.. Bu canın kokusuydu.. Çift kişilik kocaman bir yatak vardı. Çarşaf renkleri siyahtı.

Yerde ise beyaz bir halı.

10 kişiye yeticek beyaz bir kıyafet dolabı, yanında uzuun bir ayna.. Büyük çekmecenin üstü parfümlerle doluydu.

Yatağın tam karşı duvarında büyük ekranlı televizyon vardı, yok yok plazma bu. Siyah masanın üstünde de bir leptop.

Birde kapı vardı. Bu kapı neydi ki? 

Fatma "Sen yerleş kızım." dedi ve gitti. Kapıya yaklaştığımda oranın lavoba olduğunu anlamıştım. İçeri girip etrafı inceledim. Hem tuvalet, hem kuvvet hem de duş alan yer. Odanın içinde ev! Ee bu odaya buzdolabı koysalarda tam olsun. 

Görmemiş gibiydim şuan. Ama gerçekten de görmemiştim.. Bizim ev bu odanın yarısı bile değildi.

Lavobadan çıkıp tekrar odayı inclemeye başladım. Kıyafet dolabına yaklaşıp yavaşça açtım. Yine bu sihirli, büyülü koku... Mest ediyordu beni bu koku.. Onun kıyafetlerini inceleyip kokuyu içime çekerken birden kapı tıklandı.

Hemen arkamı döndüm. Bu candı.

Can "Ne o? Giyisilerimimi kokluyorsun?" dedi gülerek.

Ukala bu çocuk ya çok ukala.

"N.ne alakası var ya? Ö.öyle bakıyordum" dedim. Of kekelemiştim.!

Can "Yalan söylemeyi beceremiyorsun. Hem titriyorsun hem de kekeliyorsun" dedi dişleriyle gülerek. Başımı eğmiş susuyordum. Haklıydı, ne diye bilirdim ki.

"Ş.şey. biz aynı odadamı kalıcaz?" dedim utangaç bir şekilde.

Can "Evet. Bir sorunmu var?"

"İstemiyorum ben..  lütfen.."

Can "neden?" dedi bi kaşını kaldırarak.

"Hayatımda hiç bi erkekle aynı ortamda olmazken seninle aynı odada kalamam, aynı yatakta uyuyamam" gözlerim dolmuştu. Korkuyordum. Bana herşeyi yapa bilirdi. Sonuçta ben onunum. O beni satın aldı. Onun malıyım ben 

Can "Bukadar korkmana gerek yok. Sana bir zarar vermicem." dedi yanıma yaklaşarak.

Bir adım geri çekilip "Nasıl?" diye sordum.

Can "Bak şimdi.. Sen sözümden çıkmadığın sürece sana birşey yapmam.. Zarar vermem.. Ama çıkarsan..." elini yanağımda gezdirdiğinde titredim. Hemen geriye bir adım daha attım.

Can "KORKMA. Bak az önce korkmana gerek yok dedim ama şuan korkuyorsun.

Yaniii sözümden çıkıyorsun." dedi ellerini goğüslerine birleştirerek. 

"Ö.özür dilerim" dedim ağlamaklı bir sesle. Nerdeyse ağlıyacaktım. Çok duygusalım ve en ufak şeye ağlarım. Özellikle korktuğumuda.

Can "Sana korkma diyorum. Ama hala titiriyorsun." 

"Titremiyorum" dedim emin bir şekilde.

Can "ellerine bak" dedi gözleriyle ellerimi işaret ederek. Ellerime baktım. Çanta elimde parmaklarım titriyordu ve terlemişti avuçlarım.

Ona öylece bakıyordum. Birden kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. O ise hiç bişey anlamamış bakıyordu.

Can "n.ne oldu? İyimisin? Neden ağlıyorsun" dedi telaşla.

Sanki bilmiyor !

Can "g.gel" dedi ve elimden tutup yatğa oturtturdu.

Yine tutamamıştım kendimi. Ondan fazlasıyla korkuyordum. Ağlamamak bir mücize gibi olurdu. Ama ağlamıştım. Elimle ağzımdan çıkan hıçkırıkları bastırmaya çalışıyordum.

Hala titriyordum. Demin kinden şiddetlice.

Can "Korkuyormusun? Sakin ol sana birşey yapmiyacam. Zaten bağırmadım bile neyden korktun ki birden anlamış değilim" dedi ellerini saçlarının arasına geçirerek. Yataktan kalkıp yere eğilip diz çöktü.

"Ağlama! Ağlama Ne olur. yalvarırım!" 

Satılan KüçükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin