Bölüm 32

879 65 2
                                    

Blake'in kollarının arasından çıkıp ayağa kalktım ve ne yapacağıma karar verebilmek için odanın içinde volta atmaya başladım. Jackson'ı bir tür düelloya davet etmek için arasam  yanıt vermeyeceğine emindim. Küçük zaferinin tadını çıkarıyor olmalıydı şu an. Onu bulduğum anda, onu öldürmeyecek, daha kötü bir hale getirecektim. Onun için bir lütuf olacak olan ölümü ona tattırmamaya yemin etmiştim. Planım yavaş yavaş aklımda şekillenmeye başlamışken kapı çaldı ve Zero kafasını kapıdan uzatıp "Damien geldi" dedi.

Blake ayağa kalkıp odadan çıkınca onun peşine takıldım ve kırık beyaza boyalı, geniş bir oturma odasına girdim. Ben koltuklardan birine ilişirken Blake, Damien'a sarıldı ve "Ne var ne yok?" Diye sordu. Damien ona karşılık verdi ve  bir saniye sonra geri çekilerek "Jackson'ın fuhuş için kullandığı kızları bulduk. Hepsinin hafızalarının bir kısmını sildik ve kaçırıldıkları yönünde bir hikaye uydurduktan sonra polise haber verdik. Şimdi hepsi de ailerinin yanındalar. Ee, sen de ne var ne yok?" Dedi.

Kızlar tamamen aklımdan çıkmıştı. Blake'in bana 'anlatayım mı?' dercesine baktığını görünce başımla onay verdim. Damien onun en iyi dostuydu, ondan bir şey saklamasını istemezdim. Blake, Damien'a Maria'nın ölümüyle ilgili kısa bir özet geçince, Damien yanıma gelip omzumu okşadıktan sonra "Başın sağ olsun güzellik. Sana, bu acının zamanla geçeceğini söylemek isterdim ama bu kocaman bir yalan. Böyle acılar hiçbir zaman geçmez, her daim kalbimizde taşıyacağımız derin bir yara bırakır geriye. Ama endişelenme belki geçmeyecek ama zamanla daha az acır olacak" dedi. 

Ona zoraki bir şekilde gülümsedim. Ne zamandır gülümseme tatmamış olan yanaklarıma tuhaf gelmişti bu hareket. Damien elini omzumdan çekip yanıma oturdu ve hala karşımda ayakta dikilmekte olan Blake'e "Ee, ne yapacaksın? Maria senin klanından değildi, bu yüzden Jackson'a meydan okuyamazsın. Zaten okusan da, dövüşü kazanmış bile olsan hükmen yenilmiş sayılırsın çünkü Vampir Konseyi Jackson'ın tarafını tutuyor" Dedi.

Haklıydı, Blake ona meydan okuyamazdı. Jackson'ın tarafını tutacağı beli olan Vampir Konseyi, dövüşü kimin kazandığını belirleyecek yani Blake'i yenilmiş sayarak öldüreceklerdi. Vampir Konseyi taraf tutan, kendi çıkarları için hareket eden ve kendilerine karşı gelen her vampiri (Blake gibi), alenen olmasa da öldürmeye çalışan bir topluluk olsa da vampirlerin o konseye ihtiyaçları vardı. Her canlının olduğu gibi vampirlerinde kural ve yasaklar koyan bir alfaya ihtiyaçları vardı. Doğaları gereği vahşi ve baskın bir ırk olan vampirler eğer konsey olmasaydı şimdiye bütün dünyayı kasıp kavurmuşlardı. 

Dizlerimi kendime çekip onlara sarılırken "Ben herhangibir klana ya da meclise üye değilim yani Jackson'a meydan okuyabilirim. Jackson düello teklifimi kabul ederse Vampir Konseyi, vampir olmadığım için bu dövüşe karışamaz" dedim. Kapının dibinde dikilmekte olan Rox "Jackson'la mı dövüşeceksin?" Diye ciyaklayınca, ona döndüm ve başımla onayladım. 

Damien ağzının içinde "Kafayı yemiş bu" diye geveleyince ona ters bir bakış atarken Blake'in "Hayatta olmaz!" Demesiyle irkilerek yerimden sıçradım. Hayatta olmaz derken? Bacaklarımı yere sarkıtıp, ellerimi kanepenin minderlerine kenetlerken "Senden izin aldığımı hatırlamıyorum" dedim. Dişlerimi birbirlerine bastırırken  sesim anca bu kadar sakin çıkabiliyordu. 

Blake buz gibi bir ses tonuyla "Sana olmaz dedim. Ben bile Jackson'la zar zor başa çıkabiliyorken, sen onunla dövüşebileceğini mi sanıyorsun?" Dedi. Birer birer odaya doluşmakta olan vampirleri sinirden  hayal meyal görürken ayağa kalktım ve Blake'in dibine kadar gidip "Sakın beni küçümseyeyim deme!" Diye tısladım. Blake aşağı eğilip benimle yüzyüze geldikten sonra "Seni küçümsediğim falan yok, gücünün boyutlarının farkındayım. Bu yüzden onunla başa çıkamayacağını biliyorum. Gücün, onunkiyle denk bile değil" dedi. 

Beyaz ÖlümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin