Sınıfa girdiğinde yine o salak kızlar onu görünce boş boş sırıtmaya ve "Jungkook-ah, günaydın" demeye başladılar. Jungkook onlardan cidden tiksiniyordu çünkü ne zaman onu görseler yapmacık hareketlerine başlıyolardı.
Onları umursamadan sırasına geçti ve o da Taehyung gibi kulaklığını takıp kafasını masaya koydu. Dinlediği şarkının anlamı onu çok büyülemişti. "Bizim gibisi yok, sen ve ben gibisi asla yok."
Şarkıyla mayışırken bir yanda da aklına sabah duyduğu Taehyung'un sesi geldi. Sesi o kadar güzeldi ki aklına gelince bile kalbi teklemişti Jungkook'un. Kalın bir ses anca bu kadar güzel olabilirdi diye düşündü.
O bunları düşünürken sınıfta dolmaya başlamıştı. Şarkı bitince kulaklığını çıkarıp cebine koydu, telefonunu açtı ve instagrama girdi. Instagramdayken aklına Taehyung'un hesabı olabileceği geldi ve ismini arattı, çıkan sonuçlar arasında biraz dolaştıktan sonra kmthy isminde birisini buldu. 205 takipçisi vardı. Profil fotoğrafı siyahtı ve biosunda da Karanlık bir oda da karanlık bir ışığım ben yazıyordu. Bunun Taehyung olduğu kesin değildi ama nedense oymuş gibi hissediyordu. Ama takip isteğini o an atmadı.
.
Taehyung sınıfta bir hareketlenme olduğunu anladı. Kafasını kaldırdığında kimseyi göremedi. Sınıftaki kişilerin birisi hakkında konuştuğunu anladı ama pekte onları dinliycek havası yoktu. Saatine baktı, dersin başlamasına daha yarım saat vardı. O da yanlız kalmak için bahçeye çıkmaya karar verdi. Yalnızlığı severdi Taehyung. Küçüklüğünden beri genelde hep yalnızdı. Hiç yakın bir arkadaşı olmamıştı ama onun yalnızlığını tek kurtaran kişi annesi olmuştu. Annesi ona hep destek olmuştu. O yüzden hayatta da en sevdiği kişi annesiydi. Ama okulda annesi onun yanında olamazdı. Ne olursa olsun okulda tek başınaydı ve yapabilecek birşeyi yoktu, o buna alışmıştı.
Merdivenlerden inip bahçeye ulaştığında en uç köşedeki banka oturdu ve kulaklığını takıp Justin Bieber'ın Nothing Like Us şarkısını açtı. Bu şarkı fazlasıyla hoşuna gidiyordu. Onu huzurlu hissettiriyordu. Kafasını geriye yasladı, gözlerini kapattı ve şarkının verdiği huzurla kafasını dağıtmaya çalıştı.
.
Jungkook telefonuna bakarken etrafını salak kızların bastığını yeni fark etti. Kızlar ona yine saçma sapan sorular soruyordu
"Jungkook sen kaç kilosun?"
"Kaslar kilo yapıyor mu?"
"Vücudun nasıl bu kadar iyi?"
Şu salak kızlardan kurtulmak için yanlarından kalktı ve pencerelere yöneldi onların sesini duymamak içinde kulaklığını takıp yine aynı şarkıyı açtı. Bahçeye bakınırken gözü bahçenin en uç bankında oturan Taehyunga takıldı. O da kulaklığı takmıştı. Kafasını geriye yaslamış ve gözlerini kapatmıştı. Oldukça huzurlu gözüküyordu. Bir süre onu inceledikten sonra Jungkookta gözlerini kapattı ve dinlediği şarkıyla kendini huzura bıraktı.
.
Aynı anda ikisinin de kulaklığında şu bölüm çaldı "There's nothing like us, there's nothing like you and me
Together through the storm"
Ve ikiside aynı anda huzurla gülümsediler.
.
.
.
Ayayay bu bölüm hoş oldu
Bu kitapla ilgili aklımda çok güzel şeyler var ama şu okul yazmama engel oluyo -_-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THANKS // Taekook
Hayran KurguKaranlık bir oda da karanlık bir ışıktım ben. Kendini bile zar zor aydınlatan bir ışık. Sen ise fazlasıyla parlaktın, kör edebilecek derece parlak ama bir o kadar da güzel. Ve ben ilk defa canımın yanmasını bu kadar çok istedim hyung.