Yurtta ilk haftamı doldurmuştum. Sınavlara da 2 hafta vardı. Sadece dersi dinlesem bile sınavlardan geçiyordum. Çalışmama gerek kalmıyordu. En azından bu yönden biraz mutluydum. İyi yapabildiğim şeyler; sınavlardan geçmek, sigara içmek, kaliteli müzik dinlemek ve sevmek. Daha doğrusu sevmek'ti. Artık birini sevemiyordum. Arkadaş anlamında değil. Arkadaştan öte. O duygularımı kaybetmiştim. (Ya da o hislerimi bir sandığa gömüp sonsuza dek kaldırmışımdır. Değil mi?)
Haftasonu geldiğinde eve gitmek istemedim. Annemin ya da babamın yüzünü görmek istemiyordum. Gerçi annem artık bu şehirde değildi. Herneyse. Sabaha karşı dörttü. Yine ben uyuyamıyordum. YİNE. Çok ilginç. Dayanamayınca yataktan kalkıp üstüme düzgün birşeyler giydim ve saçlarımı iki yandan dağınık bir şekilde ördüm. Sigara paketimle çakmağımı alıp arka bahçeye çıkıyordum. Orada kimse olmazdı genellikle. Zaten sabahın dördünde kimse burada olmazdı. Ben hariç. Etrafa bakındıktan sonra sigaramı yakıp içime çektim. Beni rahatlatıcak tek şey müzik ve sigaraydı. Sigara ağzımdayken kulaklığımı takıp Arctic Monkeys-Do I Wanna Know? şarkısını açtım. Bu grubu çok seviyordum. Ritimle sallanırken dumanı üfledim. Bir gölge geçince direkt sigaramı söndürüp uzak bir yere fırlatıp yurda doğru hızlıca ilerlemeye başladım. Hangi psikopattı acaba? Benim dışımda tabi.. Beni mi izliyordu? Umarım sigara içtiğimi söylemez, her kimse..
Aceleyle odaya vardığımda nefes nefese kalmıştım. Küfür savurarak üstümdekileri çıkarıp yatağa yattım. Çok endişelo olsamda uykuya dalıyordum.
"Madison..Bırak yorganımı!"
"Hadi Hazel. Bugünde okulu ekersen müdürün odasını boylarsın."
Madison'la savaşmayı bırakıp yorganı üstümdeb çekmesine izin verdim. Saat daha 08.00'dı. Duş alıp çıktım. O da dergi okuyordu. Hızlıca üstümü giyinip saçımı kuruttum. Madison'la çantamızıda alıp odadan çıktık. Psikoloji dersini seviyordum. En azından bana kendimle ilgili ipucu veriyordu. Düşüncelerimle ilgili. Fakat 20 dakika sonra sıkılmaya başladım. Hoca konuşmaya devam ederken sınıfı incelemeye başladım. Kimler olduğuna. Herkes normal gözüküyordu. Ama biri, tekrar gözlerimi ona çevirip bakmamı sağladı. Tanıdıktı. Bu, bu yemekhanede bana tip tip bakan çocuktu. Ve tekrar gülümsüyordu. Derin bir nefes çekip sanki sigara üflermiş gibi- Bir saniye! Beni gören kişi o muydu?! Kaşlarımı çatıp önüme döndüm. Defterime birşeyler yazıp karalamaya başladım. Derste yapıcak başka bişey olmadığı için. Şarkı sözleri yazıyordum. Farklı şarkılardan. Hoşuma gidiyordu. Sanırım Lana Del Rey'in bütün şarkılarından birer cümle almıştım çünkü sayfa dolmuştu. "Hazel? Derse döner misin lütfen?" Hocadan gelen sesle başımı kaldırdım. "Özür dilerim efendim". Başını onaylar biçimde sallayıp tekrar dersi anlatmaya başladı. Sayfayı koparıp sıranın altına attım. Son 5 dakikada bitince nihayet okul bitmişti. Çantamı alıp hızla çıktım. Yemekhanede Madison ve Violet'i görünce yanlarına oturdum fakat tedirgindim. Sanırım bunu onlarda farketmişti. V"Hey, neyin var? Uyuşturucu kaçakçısı gibi davranıyor gibisin." Madison ikimizede sırıtıp "Bu zaten gerçek bebeğim" dedi. Azda olsa neşem yerine gelmişti. "Sadece..o çocukla aynı dersteydik." dedim sessizce. Tabi bunu dedikten sonra Violet ve Madison ufak bir çığlık atmıştı. V"Ne?! Finn ile mi?!" M"Sessiz ol herkes duyucak!" V"Ee birsey oldu mu peki?" H"Tamam, sakin olun. Dün sabaha karşı yine uyku tutmamıştı. Bende üstümü giyinip arka bahceye gittim. Orada kimse olmadığı için sigara içebilirim diye düşündüm ama.. yanılmışım.Birinin gölgesi geçince hemen odaya koştum-" V"Bunun Finn ile ne ilgisi var sevgili Hazel?" M"Dur anlatıyor işte mal" H"Bugün derste o.. Yani Finn. Sigara dumanı üflermiş gibi yaptı. Beni gören o'ymuş. Kahretsin." V"Ciddi olamazsın! Bu çok ateşli!" M"Bence sana yazıyor." İkisinede gözlerimi devirip hamburgerime döndüm. "Tatlım, seni aldatmayacağımı biliyorsun" diyince kahkahalara boğuldular. Bende onların hallerine gülmeye başladım.
Odaya dönerken Violet'te bizimle geliyordu. Kendimi yatağa atınca onlarda benim üstüme atladılar. Ani olduğu için bağırarak küfür etmistim."Kalkın sürtükler!" Derin bir nefes alıp rahatladım. Violet tekli koltuga oturdu. "Finn kolay kolay bir kıza böyle davranmaz." H"Umrumda değil ki." M"Bence seninle konuşacak" V"Kesinlikle" H"Hala umrumda değil." V"Yalnız ölüceksin" H"Yanımda olucaksın" diyip gözlerimi kırpıştırdım. Bu kızlar benim herşeyim oldu diyebilirim.
O kadar çok sohbet etmistik ki zamanın nasıl geçtiğini farketmemiştik. Violet kendi odasına gitmisti. Bizde üstümüze pijamalarımızı giyip yatağa uzanmıştık.
M"Gerçekten umrunda değil mi?"
H"Ne?"
M"Finn?"
H"Madison, o sadece bana gülümseyen bir çocuk. Ayrıca masum olduğunuda pek sanmıyorum o hareketinden sonra"
M"Bak, Finn kötü biri değil. O piç erkekler gibi değil. Ayrıca Ian'ın arkadaşı. Ian sence piç mi?"
H"Hayır değil tabiki. Ama benim güvenme problemim var"
M"Jack yüzünden mi?"
Başımı salladım.
M"Eğer Finn sana çıkma teklifi etseydin kabul eder miydin?"
H"Çıkmak çok saçma. Ayrıca bir playboy teklifi kabul etmem"
Kıkırdadıktan sonra kitabımı alıp okumaya başladım. Garip, bu sefer 1 saat sonra gözlerim kapanmaya başlamıştı.
"Hazel! Kalk! Uyuyakalmışız sınava geç kalıcaz!" Madison'ın cırtlak sesiyle yataktan fırlayıp elimi yüzümü yıkadım. Üstüme ne giydiğimi bile bilmiyordum. Cantamızıda alıp odadan koşarcasına çıktık. Şuan deli gibi göründüğümüzü tahmin ediyorum. Önüme bakmadığım için hızlıca birine çarpmamla yere yapışmam bir olmuştu. Kıçım acıyordu. Yüzümü buruşturduğum sırada bana karşı bir el uzandı. Elin sahibine baktığımda çarptığım kişi için kendime güzel bir küfür ettim. İstemsizce elini tuttum, kalkmama yardım etti. "Pardon, önüme bakmıyordum" dedim nefes nefese. Gülümsedi. YİNE. "Önemli değil. Sınava yetişmen gerek. Görüsürüz" dedi. Başımı sallayıp tekrar sınıfa doğru yürüdüm. Fakat sırama oturduğumda kafama daha yeni 'dank' etmişti. Bana 'Görüşürüz' demisti.
Görüşücek miydik?