Koridorda sersem bir şekilde yürüdüğüm için bazıları bana garip garip bakıyordu. Umrumda mı? Hayır. Bakanlara sessizce "Ne var amına koyayım?" derken dersinden kaçıp tuvalette uyuduğum hoca geldi. "Hazel, dersin son 15 dakikası boyunca nerdeydin?!" diye atıldı. "Hocam, üzgünüm. Şey, ben.. Şey. Tuvalette, uyuyakalmışım." dedim. Şaşkınlıktan ağzı aralandığında bişey demesine izin vermedim. Şuan kimseyi çekecek durumda değildim. "Ah, gece uyuyamamıştım. Çok özür dileriim gitmem gerek!" Hocayı arkamda bırakarak konuşmaya devam ediyordum ve nihayet ondan kurtulmuştum. Sınıfa geldiğimde tenefüs bitmişti. Saçlarımı topuz yapmaya çalıştım, ya da ona benzer birşey. Coğrafya defterimi ve kalemimi çıkardığım sırada hoca da gelmişti. Kadının adını bilmiyordum ama gençti. Kızıl saçları omuz hizasındaydı. Ela gözleri, ışık yansıyınca parlıyordu. Fiziği..mükemmel.
Tamam, hocayı çok incelediğimin farkındayım. Ama sınıfa baktığımda bütün erkeklerde onu inceliyordu. İlgilenmeyen birisi bile yo- Bir saniye. Var. Yine mi sen? Yine mi, yine mi, yine mi?
Benim girdiğim derslere mi giriyor? Beni mi takip ediyor?
Saçmalama Hazel, çocuk sadece programına uyuyor. Yan tarafımda boş bir sıra görünce buraya gelmeye başladı. Başımı çevirip gözlerimi devirdim. "Selam Hazel." dedi. "Selam." diye karşılık verdim. -zorunlu- Yoklama alındıktan sonra hoca notlarını çıkarıp tahtaya birseyler yazmaya başladı. Bende önemli olanları defterime geçiriyordum.
Hani birisinin sizi izlediğini hissedersiniz ya, işte şuan bende öyle hissediyordum ve bu çok rahatsız edici. Başımı çevirince Finn'de hocayı dinliyormuş gibi yaptı. "Ne oluyor?" diye sordum tek kaşımı kaldırarak. Bana döndü ve sessizce "Ne?" dedi. Hah, sanki umursamıyormuş gibi. "Neden bana öyle bakıyordun?" "Sana. Sana bakmıyordum." Ya tabii gibi seyler ağzımda geveleyerek önüme döndüm. Yazmayı bırakıp içimden şarkı söylemeye başladım. Fakat içimden değil, fısıltı şeklinde mırıldanarak söylüyormuşum. Finn koluma dirsek attığında çenemi kapattım.
Yemekhaneye indiğimizce sadece Madison, Ian ve tanımadığım bir çocuk vardı. Donutt ve kola alıp yanlarına oturdum. "Violet nerde?" diye sordum. Diğer çocuk bana baktı. Morali bozuk gibiydi. "Sen Evan olmalısın. Ben Hazel." "Evet. Memnun oldum Hazel." Tekrar Madison'a döndüğümde onunda yüzünden düşen bin parçaydı. "Hey, iyi misin?" "İyiyim. Sadece, Violet.." "Birşey mi dedi?" "Çok kızdı. Benim hatam. Onları bir araya getirmemeliydim." "Anladım. Şuan nerede?" "Sakın yanına gitme. Burada hepimize bağırıp gitti. Sinirlenince yalnız kalmalı. Anca öyle iyi olabilir." "Evan'la Violet'ın olayı ne?" Madison bir ona bir de bana baktı. "Sonra anlatsam daha iyi olur sanırım" dedi. Başımı sallayıp donutu yemeye başladım.
I"Finn nerede? Aynı derste olacağınızı söyledi."
H"Ders bittikten sonra onu görmedim."
Odaya vardığımızda üstümüzü değiştirip eşofman giydik. "Ee anlatıcak mısın?" diye sordum. Karşıma oturup başladı.
"Evan ve Violet 13 yaşından beri tanışıyor. O zamanlar çok iyi arkadaşlardı. Tabi 15 yaşına geldiklerinde birbirlerini sevmeye başladılar. Violet, Evan'ın onu arkadaş olarak gördüğünü sanıp unutmaya çalıştı. Bu yüzdende başka biriyle çıkmaya başladı. Tabi Evan rahat durur mu? Baya içmiş o gün. Sonra Violet ile buluştuğu çocuğun yanına gitmiş. Yetmezmiş gibi çocuğu benzetmiş. Sonrasında sevgili oldular. Tabii, Evan..uyuşturucu almaya başlayana kadar."
"Siktir."
"Dur anlatıyorum. İlk başlarda sadece partilerde kullanıyordu. İş çığırından çıktı. Violet onu düzeltmek için elinden geleni yaptı. Aileside. Hastaneden kaçtı. Evan yüksek doz uyuşturucu aldığı gün Violet yanına gitmişti. Hala onu ikna etmeye çabalıyordu. Evan'ın gözü döndü. Tanrım..Yanlarına gittiğimde faciaydı. Violet'ı dövmüş."
"Seni orospu çocuğu."
"Ah, Hazel! Ailesi evde olmadığı için Violet'ı kimse elinden alamamış. Evan'ı çok seviyordu. Ona hiç vurmamış. Öylece kendisini savurmasına izin vermiş. Evan bayılınca beni aradı. Koşarak gitmiştim ve hastaneyi aramıştım. Violet.. Yüzü kanlar içindeydi. Kolları mosmordu. Gücü tükenip kucağıma bayılmadan önce "Hiçbirsey yapamadım" diye fısıldamıştı. O dönem bizim için çok zordu. Bir buçuk senede Evan uyuşturucudan kurtuldu. Buraya Violet için gelmişti."
"Violet için çok zor olmalı. O yaşta sevdiğin birinin gözlerinin önünde erimesini izlemek.. Çok berbat. Benimkinden bile."
"Violet, 15 yaşına girdiği seneyi hiç sevmez. Hayatının en kötü yılıydı. Evan için kendini feda ediyordu. Geceleri uyumuyordu ona birşey olurda telefon ederler diye. Evan onun kıymetini farketti."
"Affedilmesi kolay olmayacak."
O sırada kapı açıldı. Violet gelmişti. Göz kalemi göz çevresine akmıştı. Dudaklarının arasına bir dal sigara koydu. Çakmağını çıkardı. Fakat sigarasını yakamıyordu.
"Hadisene siktiğimin çakmağı! Lanet olası sigarayı yak! Amına koduğumun sigarası!" Sinirden hem ağlıyor hem küfrediyordu. Yanına gidip elinden cakmagı ve sigarayı aldık. Ona sarıldık. Hıçkırıklarını hissedebiliyordum. Kendini sıkıyordu.
Burnunu çekti ve bağırmaya devam etti. "Beni haketmiyor! B-ben daha iyilerini hakediyorum!" Sesi titriyordu.
M"Geçicek Violet. Ağlama. Ağlama."
Geri çekildikten sonra gözlerini silmeye basladı. Cekmeceden bir paket mendil çıkarıp ona uzattım. Gözlerini ve burnunu sildikten sonra bize baktı. "Onu görmek istemiyorum. Sıçtığımın suratını görmek istemiyorum." Saçını okşayıp "Görmiyceksin. Buna izin vermiycez Violet." dedim. Onu böyle görmek içimi acıtmıştı. M"Bu gece bizimle kal. Odana gitme. İstersen senin için izin alabiliriz. Yorgun görünüyorsun." V"İyi olur. Sağolun." Pencereden dışarı baktığımda bankta Ian ve Finn oturuyordu. "Kızlar, ben birazdan dönerim." diyip odadan cıktım. Ian'ların yanına gidiyordum. Vardığımda bankın tepesine oturup ayaklarımı oturma yerine koydum. I"Violet nasıl?" H"Sence? Evan'ı bir daha karşısına çıkarmayın derim." I"Violet haklı. Çok şey yaşadı." F"Bence birbirlerini hala seviyolarsa tekrar birlikte olabilirler." H"Ah, sen çeneni kapa!" F"Ne?! Ne dedim ki?" İngiliz aksanı çok iyiydi kabul ediyorum. Daha yeni farketmistim aksanlı konuştuğunu. H"Herneyse. Gidiyorum. Violet bizimle kalıcak bu gece."
I-F"Görüşürüz."
Sonra arkama bakmadan kuul bir sekilde yürüdüm.
Odaya vardığımda Violet uykuya dalmıştı.
Madison'a "Benim yatağımda yatabilirsin. Zaten çok uyuyamıyorum geceleri. Koltukta olucam ben." "Saçmalama. Koltukta uyuyamazsın." "Yataktada uyuyamıyorum zaten. Hadi çekirge." "Ah, peki. Ve bana öyle deme!" Gülerek koltuğa geçtim. Dışarda yağmur başlamıştı. Ve bahçede tek bir kişi vardı. O da bana bakıyordu.
Finn.
Gif; Violet.