DÜŞÜNCELİ UKALA!

145 19 6
                                    

Ay içim şişti. Bu ne ya yürü yürü gerçi ben yürümüyorum ama ukala ya da yazık. Kendi yürüyo bide beni taşıyo. İçimden haince gülüp ona döndüm.

"Gel oturalım şuraya sende dinlen."

dedim elimle kayayı göstererek.

"Tamam."

dedi. Cidden yorulmuştu. Nefesinden anlaşılıyordu. Beni belimden tutup kayaya oturttu ve kendisi de yanıma oturdu. Çok yürümüştü ve kucağında ben vardım BEN! Kafasını omzuma yaslayıp uzun bir ohh çekti. Yazık lan uyuz ama o da insan. Tabi ben düşünce başımı vurdum ya ondan kafa beş yüz. Biraz dinlenince başıma bağlı olan gömlek parçasını çıkarıp vurduğum yere bakmaya başladı.

"Kanaması durmuş ama çarptığın şey yüzünden yarılmış."

"NE! YARIK? BAŞIMDA? İZİ KALIR? DİMİ?"

"Dikiş yüzünden evet."

"Lanet olsun! Eve gitmek istiyorum!"

"Sadece isteyebilirsin çünkü kaybolduk."

dedi gayet sakin ve ciddi bir şekilde.

"Hah! Senin yüzünden!"

"Off."

dedi bıkkın bir şekilde.

Ukala'nın Ağzından

Bu kız cidden çok saftı. Kayıp falan olmamıştık. Sadece onu tanımaya çalışıyordum. Kuzenim dediği Kıvanç'a ulaşmaya çalıştım. Onu bulmak için kızın telefonunu kurcaladım. Bulunca da onu arayıp onunla bu konuyu konuşmaya başladım. Bana yardımcı olacağını ama inatçıya dikkat etmemi söyledi yani yarığı ben açmadım kendi düştü. Elimden geleni yaptım. Yapacağım da. Kıvanç bana buraya gelmemizi ve burdaki küçük bi kulubede kalabileceğimizi söyledi. Bana güvenmişti tabii bana sorduğu yakaşık seksen soruyu cevapladıktan sonra. Aynı inatçıya benziyordu. Adını sormadım adını kendi söyleyecekti. O kucağımda piercing'imle oynarken cidden çok sevimli ve saf görünüyordu. Bu yüzden gülmüştüm ama o anlamamıştı. Çoğu zaman yaptığı ve söylediği şeyler komik olduğundan değil ,sevimli ve safça olduğundan ve benim hoşuma gittiğinden gülüyordum. O bunu anlamıyordu. Yarım ağız gülsem bile bunu anlamıyordu cidden çok şapşaldı, bu şapşallığı hoşuma gitmişti.

"Off gece napıcaz? Kesin burdaki örümcekler toplanıp ikimizi de yiycek. Ya da diğer tuhaf hayvanlar. Belki açlıktan ölürüz. Ya da kurt adamlar gelip bizi parçalar?"

dedi korkuyla. Bu hali çok komikti. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Her kaybolduk dediğinde ve şimdi. Boğazımı temizleyip gülmemeye çalışarak

"Örümcekler gelirse onları öldürürüm. Diğer tuhaf hayvanları da kovalarım. Aç kalmamak için bi şeyler ararım. Son olarak fazla Teen Wolf izleme kurt adam diye bişey yok."

"Nerden biliyosun? Emin olamayız."

"Ya ben seni korurum tamam mı?"

"Tamam."

dediğinde biraz daha rahatlamış gibiydi. Bişey söylemeden onu izlemeye başladım. Gözleri yeşile çalan ela'ydı. Belirgin elmacık

kemikleri onu daha güzel gösteriyordu. Yüzü yaşına göre onu büyük gösteriyordu. Belki de yüz hatları onu büyük gösteriyordu. Şaşırınca ve heyecanlanınca cidden sevimli görünüyordu. Saçlarının rengi kahverenginin en güzel tonuydu. Gözlerinin şekli cidden çok güzeldi. Onu incelemeyi bırakıp kucağıma aldım. Yürümeye devam ettiğim yaklaşık on beş dakika sonra inatçı uyumuştu. Uyurken daha masum görünüyordu. Kıvanç ağaçlara küçük izler bıraktığını ve onları isleyip kulübeyi bulabileceğimi söyledi. Bende ağaçlara bakmaya başladım. Biraz daha yürüyüp kulübeyi bulduğumda içine girdim. Yatağa onu yatırıp bende diğer odadaki mutfağa gittim. Küçük buzdolabının içinden menemen için gerekli malzemeleri çıkarıp doğramaya başladım. Her şeyi halledip yemeği ocağa bırakıp inatçının yanına gittim. Uyuyordu. Mutfağa dönüp yemeği karıştırdıktan sonra bir kağıt havlu ve sargı bezi aradım. Allahtan ecza dolabı vardı da ordan pamuk, oksijenli su, sargı bezi ve tenturdiyot alıp odaya geçtim.

Herkes gider mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin