BİLMEDİĞİM BİRKAÇ ŞEY

75 4 6
                                    

" Bu bölüm çoook sevdiğim birine ithafen yazilmistir. Adı ise -TheAngelOfDeath- seni seviyorum bebeq."

Elimi bırakamadan beni sürüklemeye devam ediyordu. Sonunda dönme dolap gibi bir aletin önünde durduğumuzda bana bakıp gülümsedi.

"Korkma."

Diyip elimi bıraktı ve dönme dolabın bir tarafına oturdu. Ellerini bana uzatıp beklediği sırada

"Çok eski."

Dedim.

"Ya birşey olursa? Baksana paslanmış."

Dediğimde hiç korkmuyordu. Ne yapmaya çalışıyodu ki hepimizi öldürmeyi mi tamam abartıyor olabilirdim ama ne olursa olsun bu eski alete binmeyecektim.

"Hayır, binmiyorum."

Dedim direterek. Suratını asıp beklemeye başladı.

"Bin."

Dedi sakince.

"İn."

Dedim bende ayni şekilde. Dinlemiyordu neden bilmiyorum ama hemen gitmek istiyordum. İçimde gerçekten kötü bir his vardı.

"Çağlar lütfen gidelim. İçimde kötü bir his var.. B-bişey olacakmış gibi."

Dedim sonlara doğru sesim yeterince alçalmıştı. Korkuyordum. Ciddi derecede korkuyordum. Çağlar inip yanıma durdu. Bana sarıldı ve saçlarımı okşamaya başladı. Neden böyle olmuştum ki? Sacmaliyordum. Ve basım feci ağrımaya başlamıştı. Yine o aptal düşünceye kapılmıştım.

"Ben.. üzgünüm."

Dedim gözlerine bakarak. Tek yaptığım geceyi mahvetmekti.

"Sorun değil gidelim mi?"

Dedi gülümserken. Hafifçe başımı salladım. Arabaya doğru giderken Çağdaş ve Esra da yanımıza geldiler. Eve geldiğimizde durup Çağlara döndüm.

"Bir dakika ya! Sen.. Sen demiştin ki bir an bi hisse kapıldım. İyi de neden sonradan o kadar sakindin ki? Hey, neler oluyor?"

Dediğimde Çağlar hayvan gibi gülmeye başladı. Yavaşşş.

"Ya ben size demedim mi?"

Ne diyon sen hı?

"Ne?"

Dedim evet mal gibi bakıyordum.

"Eylül biz sana ahhahahah şaka ahahah yaptık."

Dedi hala gülerken.

"Nasıl?"

Cidden şok falan geçiriyor olmalıydım.

"Ya kork diye djejjfejr."

Dedi Çağdaş. He çok komiik.

"Ya yuh be. Bende size güvenip geliyorum cık cık cık. Hele seen konuşma benle Çağlar, sus, tamam, kes."

Bunu dediğimde Esra daha da gülmeye başladı ki ben somurtuyordum. Bu her nedense onlara komik geliyordu -neden acaba hapsuramayan şempanze gibi görünüyor olduğum için olabilir mi- her neyse. Televizyonu açıp kanalları gezmeye başladım. Bi yemek programında durup izlemeye devam ettiğim sırada Çağdaş konuştu.

"Ama açım ben bu ne ya izlenmez bu açım çünkü."

 

"Yoo bak ne güzel yapıyorlar."

Dedim sırıtarak gün intikam günü bshsjhr.

"Oradayken cidden korktum."

Dedim Çağlara bakarak.

"Sadece küçük bir şakaydı Eylül."

Dedi aldırmıyordu. Bu sinir bozucuydu. O sırada telefonum çaldı. Seda arıyordu. Uzun zamandır nedensizce konuşmuyorduk ve hemen açtım.

"Efendim?"

"Eylül nerdesin?"

"Ee şey ben Esrayla Çağdaşla Çağların yanındayım."

Cidden uzun süredir Seda ve Gökçeyle aramız açılmıştı. Ve şimdi arayıp birşey olmamış gibi konuşması garipti.

"Gelebilir misin?"

Telefonu elimle kapatıp olabildiğince sessizce konuştum.

"Seda çağırıyor, gitmeliyim. Üzgünüm."

Sonra telefonu tekrar kulağıma götürdüm.

"Tamam bekle, geliyorum."

Deyip telefonu kapattım. Bu ikisiyle gitmeyecektim çünkü ikisinin de ehliyeti olduğuna şüpheliydim ve onlara kızgındım. Birşey söylemeden evden çıktım. Araba yoluna çıkınca Kıvançı aradım. İkinci çalışta açtı.

"Söyle bakalım cüce."

"Beni almaya gelir misin?"

"Neredesin?"

"Sana yeri mesaj atıyorum."

Deyip telefonu kapattım. Kıvançın bu yönünü çok seviyordum. Ne zaman yardıma ihtiyacım olsa gelirdi ve birsürü soru sorup beni delirtmezdi. Yaklaşık on veya on beş dakika içerisinde gelmişti. Hemen binip gideceğimiz yeri tarif ettim.

"Şu seni aldığım ev, kimin evi ve neden buradaydın?"

Dedi beklemediğim birşey yaparak.

"Sadece arkadaşlarımlaydım. Ne zaman sorular sormaya başladın?"

"Eylül bilmediğin şeyler var. Senin için endişeleniyorum."

"Ne? O sadece şakaydı."

"Ne şakası?"

"Bilmediğim birkaç şey daha ne kadar mükemmel!"

"Sana anlatacaktım ama.."

"Çağlar da işin içinde değil mi? İkiniz, hatta herkes benden birşey saklıyor. Neden?"

"Sonra konuşalım mı geldik çünkü."

Dedi eliyle evi göstererek. Arabadan indim ve hemen kapıyı çaldım. Biraz sonra kapı açıldı. Seda gerçekten kötü görünüyordu. Ağlamıştı ve makyajı akmıştı. Korkmuştu. Boynuma sarıldığında bende ona sarıldım.

"Geldiğin için, saol."

Dedi. Zar zor konuşuyordu. İçeri girip kapıyı kapattım. Evde başka kimse yoktu ve darmadağınıktı. Sedanın odasına çıktığımızda da aynı manzara vardı. Birşeyler sormak istiyordum kafamdaki soru işaretlerinden birkaçını yok edip rahatlamayı umuyordum. Ama birşey sormadım. Bir süre sonra konuşmaya başladı.

"Gittiler."

Neden bahsettiğini anlayamamıştım.

"Kim gitti?"

"Haberim bile olmadan."

Beni duymuyor gibiydi. Sanki sayıklıyor ya da kendi kendine konuşuyor gibiydi.

"Seda, kim nereye gitti?"

Gözleri gözlerime denk gelince ne kadar kırmızı oldukların fark ettim. Korkunç görünüyordu. Cidden sanki aylardır uyumamıştı ve çökmüştü. Sonunda sorduğum soruya bir cevap verdi.

"Ailem."

Diyebildi hıçkırıklara boğulmadan önce. O an ne kadar berbat bir insan olduğumu anladım.

Herkes gider mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin