Yine gayet sıradan bir iş günüydü.
Butikteki neredeyse herkes çıkmıştı. Sadece ben ve Madison vardık. Bir de arka taraftaki terzi. Zaten yarım saat kadar sonra da butik kapanacaktı.
Aslına bakılırsa bugün, son birkaç gün gibi gayet sakin ve öncesine kıyasla daha az yorucu geçmişti. Buranın bir günü, diğer gününü tutmuyordu.O sırada telefonun çalmasıyla beraber irkildim. Oraya ilerleyecektim ki Madison'ın gittiğini ve telefonu açtığını gördüm. Bu yüzden tekrar sırtımı duvara yasladım ve boş bakışlarımı, boş butikte gezdirmeye devam ettim.
Ama bu boş bakınmalarım uzun sürmedi çünkü Madison telaşla yanıma geldi.
"Yırtılmış."
"Ne yırtılmış?"
"Takım elbise diyorum, Calum Hood için olan. Yırtılmış."
Gözlerimi devirdim. Bu endişesine anlam verememiştim.
"E tamam, yarın getirir ve düzeltiriz. Zor bir şey değil."
"Anlamıyorsun. Ödül töreni sadece iki saat sonraymış."
"Ne ödül töreni?"
Madison öfkeyle ofladı ve elime bir kağıt tutuştururken cebinden telefonunu çıkarttı. Bir numarayı tuşlarken konuşuyordu.
"Bu adrese Bay Harrison yani terziyle beraber gideceksin. Ceketin kolunda olan yırtık düzeltilecek. Ama acil. Sadece iki saat sonra başlayan bir ödül töreninde giyecek onu."
Madison telefonu kulağına yaslarken ben omuz silktim.
"Bu sefer sen git. O adamla sürekli ben ilgileniyorum."
"Olmaz."
"O zaman terzi tek başına gitsin."
"Olmaz."
"Ama Madison-."
"Alo? Merhabalar, ben çok acil bir taksi istiyorum..."
Madison aradığı durakla konuşurken kaçışım olmadığını fark etmiştim. Mesai saatim neredeyse bitmek üzereyken bunun olmasını hiç ama hiç istemezdim. Yine o aptal adamla yüz yüze gelmek zorunda kalacaktım.
***
"Acele edin. Bir saatten az bir vaktimiz var."
Bay Harrison, bizi yönlendiren kadının söyledikleriyle beraber oradaki koltuğa oturdu ve ceketin söküğünü onarmaya başladı. Ben bu esnada ayakta dikiliyor ve etraftaki dağınıklığı inceliyordum.
Çok uzun sürmeyen bir yol gelmiştik ve şu anda benim mesai saatlerimin dışındaydık. Geldiğimiz bu koca evde bizi kıyafetleri aynı benimki gibi siyah etek ve beyaz gömlek olan bir kadın karşılamıştı. Bizi yönlendirmiş ve şimdi ise acele ile gitmişti.Harrison ceketle uğraşmaya devam ederken odaya öfkeli bir halde Calum girdi. Üzerinde takımının pantolonu ve siyah bir atlet vardı. Terziye kaşları çatık bir şekilde kısaca bakmasının ardından beni fark etti. Bir anlık kaşları gevşese de hemen eski haline döndü ve bana doğru ilerlemeye başladı.
"Sen..."
İşaret parmağını bana doğru sallarken dibimde durdu.
"Hiçbir işi beceremeyen bir aptal olduğunu biliyor muydun? Tek yapman gereken siktiğimin iki tane ölçüsünü almaktı. Her şeyi eline yüzüne bulaştırıyorsun. Şimdi senin yüzünden geç kalıyorum. Şu hale bak."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boutique | C.H.
Fiksyen PeminatCalum Hood en sevdiği butiğe gittiğinde, bu sefer ilgisini kıyafetlerden daha çok çeken bir şey vardı. Hailee.