Senden sonra dağıtmışlıklarımı toplamaya başladım.
Önce kırıkları yapıştırdım. Tıpkı bir puzzle yapar gibi biraz zaman aldı ama çatlak olmasına rağmen derli toplu görünüyor artık. Sonra ruhumun altında ezildiği bazı sözlerin vardı. Hani böyle duyduğunuz anda başınızdan kaynar sular dökülen, teninizi yakmayan fakat yüreğinizi kavuran talihsiz cümleler. Sonradan karşı tarafın ne dediğinin farkında olmadığını iddia ettiği ama sizin için ve onun için artık çok geç dediğiniz türden. "Laf ağızdan bir kere çıkar. Ne bilinçle söylediğin umurumda değil." Biraz ağır oldu buradan bakınca, şimdi insanoğluyuz beşeriz şaşarız ve bir de dilin kemiği yok değil mi? Peki o zaman ilk cümleyi affedelim, bu kadar özürden sonra ukalalık yapmanın alemi yok. Geçen zaman yeni cümlelere gebeydi fakat affetmek büyüklüktü ya da merhametti...
Senden sonra aldığım kararda da ilk madde bu mesela asla ikinci bir şans verme. Net. Neden ilk madde bu peki, şöyle ki her şanstan sonra yine kavrulan siz oluyorsunuz. Bu şans dedikleri her zaman yüz yüze tartışma da verilenler değil tabii. Yanınızdan geçerken sizin titrediğiniz onun boş boş baktığı zamanlar, sizden başka her şey ama her şeye daha fazla konsantre olduğu zamanlar, yediğiniz lokmayı boğazınıza dizdiği anlar. Ha!! birde fazla düşünüyorsun takma bu kadar dediği anlar...
Basit görünen, kiminin gülüp geçtiği, kiminin "Başka işim yok onu mu düşünücem, boş ver" dediği durumlar. Boş ver! Nasıl yapılıyor bi anlatsanıza? Duygusu düşüncesiyle paralel yaşayan bir insan nereye kadar boş verir ki? Nereye kadar gider ? Kaç yaş daha geçirmek gerekir? Kendini adadığın istisnalar harici varlığının bir önemi yokmuş gibi hissederek daha ne kadar yaşayabilirsin ki? Özgüvenin yıkılmışsa, göz pınarların kurumuyorsa, yorgun olan bedenin değil de artık ruhunsa... Alnıma yazılmış kaderimin mezar taşına kadar ömrü varsa nasıl boş vereyim? Kıyısından köşesinden kalan hayatıma senden sonra verdiğim en temiz karar ikinci bir şans yok. Bir kez kıran, yine kırar...
Senden sonra yalnızlaştım. Bilerek ve isteyerek keyifle hemde. Kalabalıkların kabalıklarını bertaraf etmenin en etkili yolu. Kendimi daha çok dinliyorum artık, ne hissettiğime daha çok önem veriyorum. Daha çok mutlu ediyorum kendimi, denize karşı içtiğim bir fincan acı kahvenin tadını tebessümle alıyorum artık. Daha çok yürüyorum mesela huzurla, daha çok gökyüzüne bakıyorum artık. Senden sonra yalnızlaştım fakat daha çoğaldım. Kendimim artık.
Senden sonra fark ettim ki varlığına muhtaç değilim aslında.
Hani bitip tükenmez özgüveninle benim aldıklarım diye üstüne basa basa nara attığın maddi varlıklara hiç ihtiyacım yokmuş. Ben benden aldığın yüreğimin, saçıla saçıla bin bir parçaya bölünmesine ah etmişim. Bir gülüşüne feda ettiklerime muhtaçmışım... Şimdi doya doya kahkahalarla gülebiliyorum mesela ve kim ne düşünür hakkımda diye etrafa tedirgin bakışlar atmıyorum. Gülmeye muhtaçmışım ben, kalabalıklar için de, sevdiğim dediğimin yanında ürkmeden gülmeye. Kıskançlık değilmiş o mesela onu fark ettim. Her halini sevmekmiş aslında ve saygı duymak ezmeden. Senden sonra muhtaç olduklarım da benim artık, gülümsemeler benim.
Senden sonra aldığım kararların arkasındayım artık, çok da düşünmüyorum sonunu. Hayatın ne getireceğini yaşamadan bilemezsin, seni bana getirdiği için ettiğim şükürler vardı. Mutlu olduğum anların şükürleri, ne oldu, nasıl oldu anlamadan bu hale nasıl geldik dediğim ahlarım var şimdi. Suçlu aramıyorum. Her şey karşılıklı, tabii ki benimde yaptığım hatalar vardı. Çok büyük hatalar yapmadık belki ama çok büyük bir yalnızlık içinde kaldım. Aşkta bitiyormuş mesela delidolu sevdiğin zamanlar, yavaş yavaş kırılıyormuş insanın yüreği kimi bir cümleden, kimi elinin tersinden... Toplanmıyor. Bir zaman sonra neden diye başlıyorsun sorgulamaya. Neden böyle oldu? Neden artık daha fazla kırılıyoruz ya da alınıyoruz incir çekirdeğini doldurmaz olaylara. Bitiyormuş demek ki, yıpranıyormuşuz... Ve herkes kendini düşünüyormuş, ben herkesi... Beni düşünen yokmuş. İşte şimdi arkasındayım kararımın artık bende kendimi düşünüyorum. İster bencil deyin, ister duygusuz hatta isterseniz hiç sevmemiş...Umurumda değil artık çünkü benim kalbimde kimsenin umurunda değilmiş...
Senden sonra barıştım kendimle, aynalara bakamazdım gözlerimdeki hüzünden. "Feri gitmiş gözlerinin,ne derdin var hayırdır?" diyenlere "işte öyle" derdim ya hani, artık gülüp geçiyorum o zamanlara... Şimdi görenler nasıl mutlusun bu kadar diyor, sevmeyenle körelmişim diyorum...
Bazen birinin yaşanmışlıkları içinize işler,
Bazen kendi yaşadıklarımızla bağdaştırırız,
Bazen de senden sonra diye bir şiir okursunuz ve size hissettirdikleri kaleme dökülür.
Eğrisiyle doğrusuyla karaladım birşeyler ve sevgili adaşım Acrakcay ithaf etmek istedim. Yüreğinin döküntülerini kaleme aldığı kitabını tavsiye ederim. Kendinizden cümleler mutlaka bulursunuz...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SATIR
PoesieŞiirlerimin başlıkları yok , Gerek görmedim kalıplara girmeye. Siz içinizden geçen kelimeleri kullanın İlk satır için, Ben son satırı yazdım... Başlangıç tarihi 06.03.2017