3. GERÇEĞİN İKİ YÜZÜ

253 34 71
                                    


Kuşları duyabiliyorum,
uçtuklarını hissedebiliyorum.
Gökyüzünü görebiliyorum,
bu bir savaş ağıtı...

Şarkı: Kadebostany- Castle In The Snow (Türkçe Çeviri)
Skylar Grey - Words

Keyifli okumalar!

Hayat tesadüflerden oluşan ama aslında tesadüflerinde hayatta bir anlam taşıdığını bildiğin bir sınavdan ibarettir. Bazen o tesadüfler o kadar kazık sorulardır ki kalırsın. Bazense kolay geldi diye sevinirsin,yapar geçersin.

Ben kalmıştım.

Ben o sınavdan kalmıştım ve açıkçası geçmek bile istemiyordum. Sınavım ne kadar berbat geçerse geçsin o soruları tekrar okumak istemiyordum. O dipsiz kuyunun kahve karanlığına inmek ve bir daha çıkamamak benim için ölümle eş değerdi. Hayat gerçekten anlamsız tesadüfleri karşıma çıkarmaktan zevk alıyordu.

Hayat tesadüflerden ilham alıyordu.

"Evet,arkadaşlar sayfa 156'yı açın. Bugün ki konumuz İtme ve Çekme Momentum."

Fizik hocasının bu haberinden sonra sınıftan itiraz şeklinde boğuk sesler yükselmeye başlamıştı. Yaklaşık üç saattir bu okuldaydım ve Kuzey denen adi herif ile karşılaşmamdan sonra pek bir olay yaşamamıştım.

Hala aklım almıyordu. O gece bana yardım edenin o olduğunu bilseydim ölesiye korktuğum katil ben bile olabilirmişim gibi geliyordu.

Kuzey'i koridorda öylece bıraktıktan sonra seri bir şekilde sınıfa girmiş ve İrem'in yanına oturmuştum. Dersin daha başlamamış olması avantajımdı. Kısa süre sonra biyoloji dersi başlamıştı. Bu dersi sevdiğim için ders boyu öğretmeni dinlemiş ve parmağımı havadan indirmemiştim. Bundan sonraki dersler de ölüm gibi geçmişti. Daha doğrusu geçmemişti.

Sınıftaki herkes,benim gibi resmen uyukluyordu. İlk günden bu kadar yüklenmek bünyeme fazlaydı. İrem yanımda kıpırdanmaya başladığında göz ucuyla ona döndüm.

Kulağıma yaklaşıp,"Bu okulun kötü bir yanı da şudur ki; öğretmenler çok disiplinli. Yani demek istediğim," sözünü kesip bana mahcup bir şekilde baktıktan sonra kısık sesle devam etti. "Kaçışımız yok."

Başımı hafif bir şekilde geriye atıp sarışına inanamıyormuşçasına baktım ve ardından sesli bir şekilde soluklandım. Ava giden bir şekilde avlanırmış atasözünü dikkate alarak dersi dinlemeye çabaladım.

Öğle molası geldiğinde sınıftaki herkesin kaçarcasına çıkmasının yanı sıra bazıları sıranın üzerinden bile atlamıştı. Onların bu garip ama aynı zamanda normal davranışlarına karşı sadece kafamı iki yana sallamakla yetindim. Onlara hak veriyordum çünkü bu dersler ilk günden bana bile ağır gelmişti, halbuki ders çalışmayı ve beynimi yormayı seven bir kişiliğe sahibim.

Sonunda biraz olsun dinlenebileceğim gerçeği yüzümde gökkuşağının oluşturmasına neden olmuştu. Gökkuşağı dudaklarından ışık saçıyordu ve bana gülümsüyordu.

"Ben çok acıktım. Hadi,kantine inelim."

Duru'nun isyankar sesiyle birlikte sabah pek bir şey yemediğimi ve benimde kurt gibi acıktığımı fark ettim. Oturduğum sıradan kalkıp İrem'e elimle kalk işareti yaptıktan sonra ayakta bıkkın gözlerle bize bakan mavişin koluna girdim ve biz önden,İrem de arkadan gelerek sınıftan çıktık.

İNTİKAM OYUNU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin