7.BÖLÜM

150 8 0
                                    

MULTİMEDYA UMUT'UN EVİ

Nurrom istediği için yeni bölüm yazdım hemde daha diğerini attıktan bir kaç saat sonra. Bu kızı cidden seviyorum kardeşim ya.Ne derse kıyamıyorum yapıyorum.Evet neyse kararımı değiştirmeden yazayım.

Arabasına bindik evine geldik.Ne yaparsam yapayım onu ne kadar dinlemeye çalışırsam çalışayım dinleyememiştim arabada.O da bunu fark etmişti.Açıkçası neden yardım ettiğini bilmiyorum ve anlayamadım dışardan çok kötü çocuk gibi duruyordu.Belki de acıdı.Ah!Tabii ki acıdı.İyi de ben acınacak değil nefret edilecek şeyler yapmıştım.Annemi öldürmüştüm.Mutlu olamazdım.O ne derse desin suçlu olduğumu biliyordum.Evet annem kendi isteğiyle benim peşinden gelmişti ama yinede beni arıyordu.Beni.Katilini.Ben biraz daha kafayı yemek üzereyken belime elini koydu evin kapısına doğru hafiff ite ite yürütüyordu.Ev gerçekten büyüktü.Üç katlıydı.Ama bu gizemli çocuğa yakışmayacak derecede saflıktaydı ev.Çok masumdu ev.Tamam eve masum demek saçma ama öyleydi işte.Ya da ben öyle olmadığım için öyle geliyordu.Bilmiyordum.Cidden.Ev bembeyaz boyanmıştı.Pencereler kapılar duvarlar heryer bembeyazdı.Evin kapısının önüne gelince kapıyı cebinden zorlukla çıkardığı anahtarıyla açtı.Galiba yalnız yaşıyordu.Evin içine girdiğimde gözlerime inanamadım.Evin içi salon ve koridorda görünen kapılar her yer simsiyahtı.Hey bu çocuk cidden çok tuhaf ve gizemli.Bad boy tavırlarını evinede yansıtmış.Bu evi kendime benzetmiştim.Çok saçma biliyorum ama dışı beyaz içi siyahtı işte.Benziyorduk.Ölümcül bir benzerlik.

Birden ona dönüp konuştum.

"Moruk zıtlıkları seviyorsun ha?"

"Zıtlıkları değil yaşadığım yere kendimi yansıtmayı seviyorum. "

dediğinde şaşırdım.Çünkü ben kendime benzetmişken o kendini yansıttığını söylemişti.

"Bende bu evi kendime benzetmiştim.Dışı beyaz içi simsiyah. Sahi sen ne yaşadın be moruk?"

"Uzun hikaye küçük sonra öğrenirsin.İster misin bilmiyorum ama şimdi değil. Gel hadi seni kalacağın odaya götüreyim.Uyu biraz.Kaç gündür uyumuyorsundur."

"Dur bakalım moruk.İlk önce bu umutsuz vaka kıza adınızı bahşedin."

"Umut"

"Ne?Ah cidden dalga geçme moruk.Adonı söyle. "

"Adımın bir önemi yok.Diğer insanların bana seslendiğinin bir önemi yok.Sen bana umut diye seslen umutsuz vaka.Umudun var artık. Ben varım.Umudun olmama izin ver küçük."

"Pekala Umut.Umudum ol."

Ondan hiç beklemediğim bir şekilde tüm samimiyetiyle bir gülümseme gönderdi.Bu cidden çok garipti.Bad boy moruk içten gülümsüyordu?Gözleri parlaya parlaya hem de ¿ Bu cidden ilginçti dostum.

Sonra bende onunki kadar olmasada içtenlikle gülümsedim.

"Hadi Umut odamı göster bana."

"Haklısın gel küçük."

O merdivenlerden çıkmaya başladı ama ben durdum.

Hala küçük mü diyecekti gerçekten?

Adımı sormalıydı!

Cidden.

"Ne oldu küçük?"

Diyerek merdivenin son basamağında bana döndü.

"Ah!Cidden mi?Küçük demeye devam mı edeceksin?Benim bir adım var!"

"Biliyorum senin bir adın var ama ben sana ne dedim?Başkalarının nasıl seslendiği hiç bir zaman umrumda olmadı.Sen benim küçüğümsün.Ben senin Umudun.Adlarımız belli.Diğerlerinin nasıl seslendiği umrumda değil. "

"Ah peki ama insanların içinde bana küçüğüm dersen herkes seni kıro sanar ki bende sanmaya başlacağım daha fazla öyle seslenirsen."

"Anlamadın mı hala küçük?İnsanların ne düşündükleri önemli değil.Nasıl seslendikleri de.Çevreye göre yaşamadım hiç bir zaman. Srnde yaşamasan iyi edersin."

"Pekala Umut hiç bişey demiyorum. "

Güldü.Bu ilk güldüğü gibi içten olmasada içtendi yinede.

Hızlı hızlı merdivenleri çıktım.Yanına geldiğim de elini uzattı.

Umudumun elini tuttum.Ona böyle seslenmek garip ve rahatlatıcıydı .Her şeyi zıttı bu gizemli çocuğun.Daha fazla sorgulamamak ve şu depresip ruh halinden kurtulnak için uyumak en iyisiydi.

Bir odanın kapısının önünde durdu.

"Burası kız kardeşimin odasıydı.Biz birlikte kalırdık bu evde.Ama o öldü.Ve bu odaya giren hatta bu eve giren ilk kişisin.Buraya neden getirdim bilmiyorum ama ona benziyorsun küçük.Onun aynısısın resmen.Onun için bu odada kal. "

Ah şimdi anladım. Beni kız kardeşi olarak görüyordu.Kuz kardeşine üzülmüştüm gerçekten. Şimdi onu daha iyi anlayabiliyordum.Acıdığından değil kuz kardeşine olan benzerliğimden getirmişti.Cidden bu iyiydi.Acımasını istemiyordum hiç kimsenin. Özellikle Umut'un.

"Teşekkür ederim. "

"Etme.Hadi uyu."

Odanın kapısını açtı.İçerisi pespembeydi.Kardeşine benzetmişti ama anladığım kadarıyla kardeşi mutluydu.Pembeyi seven herkes mutludur.Ben pembeden nefret ederdim.Çünkü mutlu falan değildim ben.Mutsuzdum.Acı çekiyordum.

Yatağa doğru ilerledim.Kenarına oturdum.O da dolaptan pijama takımı çıkardı vana verdi.Simsiyahtı.Cidden ne tuhaf bir evdi.Kardeşi de en az kendisi kadar tuhaftı anlaşılan.

"Bunları gidebilirsin.Onun bir sürü kıyafeti var orda.Onlardan da istediğin zaman giy.Bir de duvarların renginin neden pembe olduğunu merak ettin galiba.Biz iki kardeşte siyahtık.Bir birimizin aynısıydık.Aynasıydık.Ama o aynı senin gibi dışardaki siktiğimin insanlarının fikirlerine çok önem veriyordu.Bu yüzden biri bu eve gelirde onun odasına girerse diye pembe boyattı.Ah çok saçma biliyorum ama o buna inanıyordu.Pembe olursa acı çektiği belli olmazmış falan filan. "

"Olmaz.Ben anlamamıştım.Pembeyi görünce çok mutlu biri düşündüm. "

"Ah küçük cadı doğeu düşünmüş öyleyse ama ne önemi var ki başkalarının herkes rek vaşına doğuyor ve tek başına ölüyor. Başkalarının fikri neden önemli ki?"

"Haklısın aslında. "

"Neyse boşver. Hadi uyu ben çıkıyorum.İyi geceler. "

Sahi iyi mi geceler?

Değil.

İyi değil.

Ne geceler ne gündüzler iyi falan değil.

Hayat kötü baştan sona .

UMUDUM OLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin