Erkenden uyanıp mutfağa koştum. Minseok'un kahvaltı etmemesine hala alışamamıştım. Oysa onun için güzel bir masa hazırlamayı hayal ediyordum.
Onun için sert bir kahve hazırladım. Tam fincana koyarken kollarını belime sarıp çenesini omzuma yasladı.
"Günaydın bebeğim."
İlk kez söylediği bu sözcük nedensizce kalbimi ısıtmıştı. En azından elimdekileri tezgaha bırakıp ona dönmeme yetmişti.
"Günaydın."
"Bugün ne yapacağız?"
"İşim var."
"Hadi ama Sehun.. Bugün bize ait olsun."
"Uyuşturucuyu satan adamın adını öğrendim. Onu bulup dersini vereceğim."
"Bunu gece yaparsın. Bugün benimsin."
"Hayır diyemem."
"O zaman.."
Dudaklarıma yaklaşacakken durdurdum.
"Hayır gecelerin korkulu rüyası. Orada dur bakalım."
"Nedenmiş?"
"Birlikte vakit geçireceğiz demiştik."
"Anladım. Özür dilerim.."
"Sadece sarıl hm?"
Kahvelerimizle koltuğa yayılıp televizyonu açtık. Yan koltukta duran yeşil battaniyeyi üzerimize çekip üzerime doğru uzandı ve göğsüme sokuldu.
"Arınmış hissediyorum."
"Huh?"
"Sana dokunduğumda.. Arınmış hissediyorum.. Yaptığım tüm o kötü şeyler yok oluyor sanki."
"Aynı işi yapıyoruz."
Başını kaldırıp gözlerime baktı.
"Ama senin gözlerinde başka bir şey var Sehun. İçindeki saf ve temiz çocuk hala yaşıyor."
"O ne demek?"
"Ben içimde temiz bir yanım kaldığına inanmıyorum."
Gülümseyerek gözlerine baktım.
"Ben böyle düşünmüyorum ama eğer böyle düşünüyorsan sana iyi hissettirmek için elimden geleni yapacağım."
"Sarıl bana.."
Tekrar göğsüme sokulup gözlerini kapattı. Ona baktığımda ördüğüm şey.. Gerçekten huzurlu görünüyordu.
"Bir gün benim için yemek yapar mısın?"
"Ben mi?"
"Benim sevgilim sensin."
"Tamam, eğer istiyorsan yapacağım."
Tekrar başını kaldırıp gözlerime baktı.
"Daha önce yemek yaptın mı?"
"Yaptım ama çok iyi değilim. Yine de yaptıklarımı yemek istiyor musun?"
"Tahmin etmiştim. Olsun, istiyorum."
Yumuşak bir öpücük verip sıkıca sarıldı. Yemek yapma konusunda gerçekten iyiydim. Ona bunu asla söyleyemesem de kendi özel hayatımda sık sık mutfağa girerdim.
Akşama kadar sarmaş dolaş koltukta uzandık. Minseok ilk kez bu kadar aşk doluydu. Aramızdaki özel bağı inkar etmiyordum tabi ama bana karşı bu kadar yumuşak olmasını da beklemiyordum.
"Nereye sevgilim?"
Kalkmaya yeltendiğimde durdurdu.
"Duşa girmem gerek. Birazdan hazırlanacağım."
"Bu gece gitmesek mi?"
"Olmaz Minseok."
"Hiç başka bir hayatın olmasını istedin mi?"
"Ne? Nasıl?"
Bir şeyler biliyor olmasından şüphelenip gerildim.
"Yani böyle yaşamıyor olsaydık.."
"Evet?"
"Daha sakin bir hayat istemez miydin?"
"Seninle mutluyum. Hem nereden çıktı ki bu şimdi?"
"Bilmem.. Ne zaman senin evinde kalsam daha sakin ve huzurlu bir hayat yaşamayı hayal ediyorum."
"Biz buna aşk diyoruz Minseok. Şimdi kaslı kollarını kusursuz vücudumdan çekersen kalkacağım."
"Böyle konuştuğunda bu mümkün olmuyor ki."
"Bu gece bardan erken çıkarsak burada kalırsın."
"Söz mü?"
"Bugün küçük bir çocuk gibisin."
"Çünkü ayrı yaşamamızın sebebini anlayamıyorum."
"Bunu konuşmuştuk."
"Tamam. İlişkimizi yıpratmayacağız, canlı tutacağız, birbirimizi özleyeceğiz ve birlikteyken daha keyifli vakit geçireceğiz."
Aşk dolu bir öpücük verip kollarından kurtuldum ve banyoya girdim. Kısa bir hazırlık sürecinden sonra, yine sahte Sehun kıyafetlerimi giydim.
Yaklaşık bir saat sonra o zehri satan adamın karşısındaydık. Minseok yalnız gitmemi istememişti. Her ne kadar yanımda adamları olsa da benimle gelmişti.
Onunla birlikte adamın karşısında dikilirken bir anlığına tabloya uzaktan baktığımı hayal ettim. Ne kadar zavallı görünüyordum. Serseri gibi görünmeye çalışan bir zavallı..
Kötü adam görüntümün altında aslında gerçek bir ödlek vardı. Çoğu zaman kendi gölgemden bile korkardım. Yalnız yaşamayı seçmiş olmak aslında benim için korkunçtu. Gelen ufacık bir seste bile tüm evi elimde dev bir vazoyla geziyordum. Karşıma biri çıksa sanki vurabilecekmişim gibi..
Her şeyden deli gibi korkan biriydim. Kafa tuttuğum serserinin karşısında aslında korkudan titriyordum.
Dönüp Minseok'a baktım. İfadesinde ufacık bile bir değişiklik yoktu. Soğuk ve hissiz bir şekilde adama bakıyordu. Ona olan aşkım yüzünden içimdeki korkağı saklıyordum. Onun sevgisini kazanmak için, onun gibi olmaktan başka çarem olmadığını düşünüyordum.
İlk kez gerçekten istemiştim. Farklı şartlarda karşılaşmış olmayı, bir korkak olduğum halde beni sevmesini ve gerçekten arınmasını.. Belki bir gün birbirimizle arınmayı seçebilirdik. Fakat bu yakın gelecek için imkansız görünüyordu.
Minseok ve Sehun.. Biz daima birdik. Cesur, hissiz ve soğuk serseriler olarak.. Onun içinde de benimki gibi saf bir aşık varsa belki maskelerimizden kurtulabilirdik. Kim bilir..