Önümdeki dosya yığınını kaldırıp yerime oturdum. Çalışanlar yavaş yavaş çıkıyordu. Eve gitmek nedense içimden gelmiyordu. Minseok yine bir buluşma düzenlememi istemişti.
Chanyeol bu teklifi hemen kabul ettiği için rahatsız hissediyordum. Arkadaşım konusunda anlayışlı olacağını bir kez daha söylediği için kesinlikle bir sorun çıkacaktı. Ne zaman Minseok bir şey için olumsuz düşünse ben haksız çıkardım.
Bilgisayarımı kapatıp çantama uzandım. Çalışanlardan birkaç kişi daha gittiğinde Chanyeol'e telefon ettim.
"Bu akşam geliyor musun?"
"Tabi ki!"
"Kaçta evimde olursun?"
"Sanırım tam üç saat sonra."
"Pekala. Görüşmek üzere^^"
Dergideki işlerimi halledip geçen ayın sayısından aldım ve eve gittim. Evimde üç ayrı yerde yeni sayıları koyduğum bir koleksiyonum vardı. Bu kez abimin eşyalarının yanındaki koliye koyacaktım.
Son zamanlarda yeni bir planım vardı. Dergimin bulunduğu binada bir kardeş dergi kurmak istiyordum. Tamamen seyahat yazılarından ve fotoğraflardan oluşan bir dergi.. Hatta bu kardeş dergi için sektörde ortaklık tekliflerine açık olduğumu duyurmuştum.
İş düşünmeyi bir kenara bırakıp, üzerimdeki kıyafetlerden kurtuldum. Temiz kıyafetlerimi dolaplarına yerleştirip mutfağa gittim. Her zamanki gibi birkaç hazır yiyecek ve cips almıştım. Onları hazırlayıp salona taşıdım. O sırada telefonum çaldı.
"Minseok? Nerede kaldın?"
"Bebeğim barda bir sorun çıktı. Biraz gecikeceğim."
"Gelmemi ister misin?'
"Hayır. Eğer yetişemezsem gece uyurken yanına gelirim."
"Anahtar?"
"Geçen gün vermiştin."
"Doğru.."
"Kapatmam gerek. Seni seviyorum."
"Seni seviyorum."
Telefonu kapattığımda kapı çaldı. Hevesle koştum. Aslında Minseok'un sürpriz yaptığını düşünüyordum. Fakat karşımda Chanyeol vardı.
"Tanrım.. Somurtuyorsun.. Beni gördüğüne sevinmedin mi?"
"Minseok sanmıştım da.."
"O gelmedi mi?"
"İşi çıkmış. Gelmeye çalışacak."
İçeri geçip koltuklara yerleştik.
"Sen de bir gün bana gelmelisin."
"Nerede yaşıyorsun? Buraya yakın mı?"
"Evet. Senin evine yakın."
Uzun bir süre liseden konuştuk. Minseok'la olan ilişkimin beni değiştirdiğiyle ilgili konuşup duruyordu. Ben konuyu değiştirdikçe tekrar oraya getiriyordu.
"Neden kendine bunu yapıyorsun? Sen bu değilsin ki.."
"Neyim peki?
"Sen sakin bir hayatı ve sadık bir sevgiliyi hak ediyorsun."
"Ne demek istiyorsun?"
"Her neyse.."
"Açık konuş Chanyeol. Bildiğin bir şey mi var?"
"Konuşmaya değmez.."
Sakin kalmak için oturduğum yerden kalktım.
"Meyve suyu getireyim."
Tam mutfağa gidecekken ayaklandı. Beklemediğim bir anda yaklaşıp ellerimi tuttu.
"O seni hak etmiyor Sehun."
Ellerimi çekip bir adım geri gittim.
"Ne yapıyorsun?!"
"Lise hayatımız boyunca seni sevdim. Onun gibi bir serseriyle sevgili olsan bile sevdim. Bir gün bana geleceğine inandım."
"Chanyeol, üzülerek gitmeni isteyeceğim."
"Onu gördüm Sehun. Biriyle konuşuyordu. Eski bir depoda.."
"Ne saçmalıyorsun sen? Git lütfen."
"Gidemem. Sen kalbimi kabul etmeden gidemem."
"Ben sadece Minseok'u seviyorum ve sonsuza kadar da onu seveceğim."
"Acıtıyor.."
"Kalbini kırmak istemiyorum Chanyeol. Evimden gider misin?"
Kolunu belime sarıp gözlerime baktı. Kurtulmaya çalışsam da bana göre daha güçlü olduğu için yapamıyordum.
"N-ne yapıyorsun?! B-bırak!"
Korkuyla onu ittim. Fakat saldırgan biri gibi değildi. Sadece gözlerime bakıyor, bir şeyler bekliyordu.
"Chanyeol!"
Minseok'un öfkeli sesi kısa süreliğine dikkatini dağıtınca kollarından kurtuldum. Sevinçle ona bakıyordum. Fakat aynı şeyi görmüyordum. Gözlerinde farklı bir şeyler vardı. Benden şüpheleniyor olamazdı değil mi?