(Flashback)
Abimin ölümünün üzerinden üç gün geçmişti. Evin ortasında öylece oturuyordum. Ağlamaktan gözlerim şişmişti. Öylesine şişmişti ki resmen acıdan açamıyordum. Sıvı kaldığına inanmıyordum vücudumda. Boş boş etrafa bakıyordum. Ağlayamıyordum bile..
Liseyi yeni bitirmiştim. Minseok'la olan ilişkim beni zorluyordu. Ne abim onu tanıyordu ne de o abimi. Minseok gibi birine acımı anlatamazdım. Soğuktu.. Bana karşı da bir gün öyle olur muydu emin değildim. Fakat sahip olduğum tek sevgiydi artık. Onu kaybetmeyi göze alamazdım.
Bir tane bile arkadaşım yoktu. Minseok'a sahipken ihtiyaç duymuyordum. Diğer herkese karşı hissiz olan birinin sevgisine sahip olduğum için de kaybetmekten ölesiye korkuyordum. Herkesle arama mesafe koyuyordum.
Telefonum üç gündür hiç susmuyordu. Minseok sık sık arıyordu. Onun karşısına çıkmak için güçlenmeye ihtiyacım vardı. Zayıf bir Sehun'u hayatında tutmak istemeyebilirdi.
Oturduğum yerden kalkıp abimin odasına gittim. Yatağına oturup yaşlarımı sildim. Ne yaparsam yapayım olmuyordu. Öylece akmaya devam ediyordu.
Her şey bıraktığı gibiydi. Eşyalarına dokunup onu hissetmeye çalıştım. Henüz üç gün olmuştu. Fakat ben yıllardır onsuz kalmışım gibi hissediyordum.
Kitaplığına yaklaşıp tek tek kitaplara dokundum. Okumayı çok severdi. Sevdiği satırları işaretler, yazılarında kullanırdı.
Mükemmel biriydi. Bir dergide editördü. Çok çalışkan ve sevgi doluydu. Onun gibi birinin neden yalnız olduğunu anlamıyordum. Sevgilisi olduğunu hiç hatırlamıyordum.
Saatlerce tüm kitaplarını inceledim. Her sayfada onun elleri vardı. Altını çizerken gülümsediğine emin olduğum satırlar, işaretleyip yanına gülücük bıraktığı sayfalar vardı.
Kitapları tekrar yerine koyup köşede duran karton kapaklı deftere uzandım. İlk sayfada bir yazı vardı.
'Dolabımda bir kutu var. Onu bul.'
Defteri bırakıp dolaba yöneldim. Kıyafetlerini görmek daha çok canımı acıtmıştı. Kalbim acıyordu.
Her bir eşyasına dokunup çekmeceyi açtım. Tişörtlerinin yanında bir kutu vardı. Siyah metal bir kutu..
İçindekiler canımı daha çok acıtmıştı. En üstte bir tomar fotoğraf vardı. Çocukluğumuz.. Bana ondan kalan en değerli şeylerdi.
Kutuda bir anahtar, hesap defteri ve bir de adres vardı. Önce hesap defterini inceledim. Benim adıma açılmış hesapta tonlarca para vardı. Benim için oldukça fazlaydı.
Ağlayarak kutuyu yatağın üzerine bıraktım ve yatağa uzandım. Yaşadığım şey kalbimin kaldıramayacağı kadar fazlaydı.
~~~~~~~~~
(1 hafta sonra)
Yan evde oturan teyze zorla bana bir şeyler yedirmeye çalışıyordu. İtiraz etsem de ağlayarak karnımı doyurmaya çalışıyordu. Bir süreliğine de abimin odasına girmemi yasaklamıştı.
Ara ara gelen ağlama krizlerim dışında sakindim. Öylece duvarı izliyordum. İçimden nefes almak bile gelmiyorken ne yapabilirdim ki?
"Şimdi ben gidiyorum. Torunum okuldan gelecek. Eğer kötü hissedersen bana gel. Olur mu oğlum?"
"Tamam.."
O gittikten sonra tekrar abimin odasına gittim. Daha önce bulduğum defteri alıp kapağını açtım. İlk sayfada kısa bir yazı vardı.