15/09/2014
Sevgilim,
Özledim.
Seni öyle özledim ki bu özlem eskiden söylediklerimi silip atacak türden büyük. Artık sana dokunmamın nasıl olduğunu biliyorum, dudaklarının tadını biliyorum, zambak bahçesinin içinde yürümenin nasıl hissettireceğini de öyle. Senin özlemin bir gün beni delirtecek. Ya da çoktan delirdim bilmiyorum. Chanyeol öyle söylüyor. Baek de.
O ikisi sonunda birlikteler. Onların adına mutluyum çünkü Chan'in onsuz ne kadar mutsuz olduğunu biliyorum. Yine de içimde kendime kızmama neden olan bir kıskançlığı yeşertiyor. Onlar bile diyorum, onlar bile birlikte biz niye imkansızız sevgilim? Neden beni görmüyorsun? Neden? Neden? Neden? Bir sürü neden sorabilirim sana ama cevabını biliyorum. Beni tanımıyorsun.
O gece belki dedim. Belki beni tanıyorsundur, hiç unutmamışsındır ve belki biz bir olabiliriz.
Ama bilirsin hayat her zaman istediğin gibi gitmez.
O büyülü öpücük sonrası ellerin maskemi çıkarmak için bana uzandığı sırada iki arkadaşın seni kollarından yakalayıp arabaya götürdüler. Adının Kris olduğunu öğrendiğim arkadaşın bana sevgilinden yeni ayrıldığını ve sarhoş olduğu her seferinde onu gördüğünü sandığını söylediler. Sen beni bir başkası sanmıştın. Bu beni hiç tanımamandan daha çok acıttı.
Yine de öpücüğünün başımı döndürmesini inkar edemedim. Ve o büyülü dakikaları asla unutamadım. Belki acınası ama hala geceleri uyumadan önce hayallerimin köşesini süsler o dakikalar. Sanki beni sevgilin sanmamışsın da sevgilin benmişim gibi. Arkadaşların seni arabaya götürüp orada sızmamışsın da, beraber evimize gitmişiz gibi. Bu ve bunun gibi yüzlerce hayal dönüp dururdu aklımda ve kendime engel olamadım. Seninle ilgili hiçbir şeye engel olamam zaten.
Ya da öyle düşünürdüm.
Ta ki o eylüle kadar.
Okullar açılmadan önceki son haftaydı. Annem eski komşularını ziyaret etmek istediğinden eski mahallemize gitmişti. Seninle tanıştığımız yere.
Ona, onu alabileceğimi söylediğimde çok sevindi ve ısrarla sizin eve uğramamı söyledi. Seni görebilecek olma ihtimali tüm bedenimi heyecanla doldurdu. En güzel gömleğimi giydim, Saçlarımı şekillendirdim ve arabayı yakacağı benzine acımadan kilometrelerce sürdüm. Ucunda sen olduğu sürece mesafenin önemi yoktu.
Uzun bir sürüşten sonra evinizin önüne geldim. Annen beni sevgiyle karşıladı. Çok güzel kurabiye yapardı. Bana onlardan ikram etti. Baban kendi yaptığı limonatadan getirdi. Limondan nefret etmeme, midemi ekşiteceğini bilmeme rağmen en sevdiğim şeymiş gibi içmiştim.
Uzun uzun konuştuk onlarla. Konu sana hiç gelmedi. Halbuki seni görme hayaliyle gittiğim evde adın bile geçmedi sevgilim. Ne kadar hayal kırıklığı dolduğumu anlatamam.
Derken annem kalkıp yanaklarını öpmek istememe neden olacak şekilde aniden konuyu açıp seni sordu.
Annen şaşkınlıkla cevap verdi. "Senin haberin yok mu?"
Annemden önce boş bulunup sesimin heyecanlı çıkmasını umursamadan sordum "Ne haberi?"
"Kai geçtiğimiz ay nişanlandı. Çok güzel bir kız. Gelecek yıl düğün yapmayı planlıyorlar."
Annem heyecanla atıldı ve dakikalarca konuştular. Ne konuştuklarını bilmiyorum çünkü cümlenin yarısında dünyayla bağlantımı kesmiştim. Beynim kazan gibiydi, limonlar midemi sıkıyordu ve bu kusma isteğimi tetikliyordu. Çok geçmeden özür dileyerek koşar adım banyoya gittim ve içimde ne varsa çıkardım. Sanki seni çıkarabilecek gibi, anılarını, sözlerini, öpücüğünü içimden atmak istercesine kustum. Dakikalar sonra annem kapalı kapının önünde endişeli sesiyle iyi olup olmadığımı sorduğunda ilk kez doğruyu söyledim. İyi değildim.
O gece sürüş yapamayacağım için sizin evinizde kaldık. Anneme misafir odasını verdiler bana senin odanı.
O gece seni düşlediğim son gece olması için kendime söz verdim.
O gece hiç uyuyamadım.
Kokunun sindiği oda burnumu yaktı. İlk defa zambaklardan limonlar kadar nefret ettim.
O günden sonra zambak almayı kestim.
Aklıma her gelişinde unutmak için limonata içtim.
Ve Kai,
İlk defa o günden sonra kendimden nefret ettim.
Ben aptal bir adamdım. Tıpkı Chanyeol'un dediği gibi aşk beni aptal ve kör bir adama çevirmişti.
Biz olamazdık
Olmayacaktık
Biz olmadan bitmiştik
Ve ben bunu çok geç anlamıştım.
Finale çok az kaldı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Odnoliub / Sekai
Short StorySevgilim, ben bugünü tam on bir yıl bekledim. Gereken sadece bir yıl daha. Sana bir yıl boyunca mektup yollayacağım. Her biri yanımdaki dolabın küçük çekmecesinde gideceği günü bekliyor. Neden hepsini bir seferde postalamadığımı sorma. Sorma çünkü o...