ON BİRİNCİ BÖLÜM 08/10/2017

78 14 1
                                    


01/11/2016

Sevgilim,

Erken gelen mektuplar şaşırtıyor değil mi seni? Ama hiç biri benim senin hakkında duyduklarım kadar şaşırtamaz.

Düğününden sonra iki ay boyunca ortadan kayboldum. Anneme onu sevdiğimi, merak etmemesi gerektiğini, iş için bir yere gideceğimi söyledim. Kısmen yalan değildi.

İki ay boyunca bir sahnede dans ettim. O dönem seni unutmama, ayakta kalmama yarayan tek şey buydu diyebilirim.

Ama her güzel şeyin sonu var.

Gösteri bitip eve dönme vaktim geldiğinde içimdeki burukluğa engel olamadım. Özlemim sana mıydı yoksa burayı bırakmak mı olacaktı bilmiyorum. Sorgulayamayacak kadar yorgundum.

Eve gittiğimde Chan'i orada bulmaya şaşırmazdım ama Baek'i bulmak beni afallatmıştı. Daha neden burada olduğunu soramadan bu kez yumruğu tarafından afalladım.

"İki ay. Koskoca iki ay boyunca hangi cehennemdeydin?" şaşkınlıkla yanağımı tutup ayaklandım. "Chanyeol delirdi." Yakama yapışıp beni kendine çekti. "Ve ben de öyle. " beni kendine daha da çekip sarıldığında şaşkınlığım mümkünmüş gibi daha da arttı.

"Chan buraya gel. Sehun döndü bebeğim." Yanaklarımı tutup sıktı. "Oğlumuz döndü."

Arka plandan Chan'in pantolonunu toplayarak gelmesiyle kahkalara boğuldum. Deli herif geldiğimi öğrenince tuvaletten koşarak çıkmıştı.

Uzun bir sarılma faslı, Baek'in anne edasıyla beni beslemesi, Chan ile yaktığımız iki sigaradan sonra sonunda konuşma yapmak için salona geçmiştik.

Ve evet artık yeni bağımlılığım sigaraydı.

Uzun bir süre yokluğumda ne yaptıklarını konuştuk. Sonra sıra bana geldiğinde yer aldığım gösteriden bahsettim. O sıra ufak bir flörtüm olduğunu söylediğimde Baek sevinçten ağlayacak hale geldi. Ona göre aseksüel bir tiptim. Seni bilmiyordu ve neden gittiğimi de. Saat ilerledi, biralar içildi, Chan bebeğini yatırmak için odasına gittiğinde annemle konuşabildim.

Chan geri döndüğünde asıl midemi düğümlendiren konuya geldiğimizi biliyordum. Yine de açmaması için dua ettim.

"Bilmiyorsun değil mi?" Elimdeki üçüncü şişeyi masaya bıraktım. "Neyi?" Derin bir nefes alıp yeni çıkmış sakallarını ovaladı. "Düğün iptal oldu."

Anlamsızca yüzüne baktım. Çünkü anlamıyordum. Bakışlarımın farkına vararak açıklama gereği duydu.

"Bir anda oldu. Sen ortalıktan kayboldun ardından damat. Bir an onunla kaçtığınızı bile düşündüm ciddiyim." Gergince gülüp devam etti "Her şey o kadar aniydi ki annesi ve babası içeriye koşturdu. Gelin ağlayarak çıktı. Kai ceketini bırakmış ve bir de özür notu."

Şaşkınlıktan dilimi yutacak haldeydim. Sevinmem gerekiyordu belki ama ne hissettiğimi bilmiyordum.

"Ne yazmış" diye sordum "Yazdıklarının bir önemi yok söylediğinin var." Dedi. Kaşlarımı çatıp devam etmesini bekledim.

"Kai giderken arkadaşı Tao'ya söylemiş ben de Kris'den duydum." O ve Kris tuhaf bir şekilde arkadaş çıkmıştı.

"Giderken "o buradaydı, onu bulmam lazım" tarzı bir şey demiş tam olarak bilmiyorum. Bunun anlamı ne diye çok düşündüm." Gözlerimin içine bakıp elimi tuttuğunda bildiğini biliyordum.

"Ona defteri verdin değil mi?" Elimi çekip cevapladım. "Vermedim. Yani bizzat değil sadece bıraktım. Bir veda olarak. Böyle olacağını nereden bilebilirdim."

"Ne yani sevinmedin mi?"

Bilmiyordum.

Gerçekten o an ne hissettiğimi bilmiyordum sevgilim. Başkasına ait olmadığını bilmek beni rahatlatmıştı belki ama kafamı o kadar karışıktı ki...

"O nerede şu an?" omuz silkti "Kimse bilmiyor."

O geceki son konuşmamız bu oldu. Daha fazla konuşmayacağımı anlayarak Baek'in yanına gitti. İkisi benim yatağımdayken kendimi salonda yatarken bulmuştum. Çok da önemli değildi. Uyumayacağımı biliyordum. Çünkü o gece herkes uyusa da düşüncelerim uyumayacak, beni de uyutmayacaktı.

Öyle de oldu. Sabah çabucak oldu. Başım kazan gibiydi. Onlarca sorum vardı ve cevaplayacak tek kişi bile yoktu.

Aylarca senden haber alamadık. Bir gün dayanamayıp annem bana seni sordu. Üstünkörü anlattım. Sana karşı bir şey hissettiğimi söyledim. Gülleri, defteri, öpücüğü söylemedim. Ama sanki biliyor gibi hissettim.

Yine.

Ve yine haklı çıktım.

Bir yıl sonra senden ilk defa haber aldık. Annen anneme anlatmıştı. Bir defter bulduğunu söylemiştin. Seni bekleyen biri olduğunu ve senin onu bulman gerektiğini söylemiştin. Çünkü o kişiyi bulmadan rahat edemeyeceğini ve asla mutlu olamayacağını. Böyleyken biriyle evlenemeyeceğini söylemiştin. Annem yine o "ben bilirim" bakışından atıp devamını söyledi.

Bir yıl kendine izin vermiştin. Düğün yüzünden gidemediğin Fransa'da bir yıl daha dans eğitimi alıp kafanı dinlemiştin ve şimdi geri dönme vaktindi.

Kendinden emindin. O kişiyi bulacaktın ve annem anlatırken ilk geleceği yerin bizim ev olduğuna neredeyse emindi.

Ah benim güzel sevgilim

Hayatta kaybettiklerimiz ya çok erken döndüğümüzden ya da çok geç gittiğimizdendir bilmez misin?

Ben senden vazgeçmiştim ve sen bana çok geç kalmıştın. Üstelik ben senden erken dönmemiştim ama dönmüştüm işte. Bu yüzden asla biz olamayacaktık.

Belki de en başında yanıldım.

Sen benim kaderimde değildin.

Yine de bir ömrüme sığdırdığım en güzel şeydin.

Zaman azalıyor o yüzden son mektubun gelişi de yakın.

Hala bulamadın mı beni demeyeceğim sana. Bulsan bile çok geç kaldın sevgilim.

Gelecek bölüm final!!

Odnoliub / SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin