Merhaba arkadaşlar, benim adım Aysu Derin. 19 yaşındayım ve İzmir'de babam ile birlikte yaşıyorum. Annem ve babam ben küçük iken ayrıldılar. Annem Londra'ya yerleşti. Ben ise babam ile birlikte kalıyordum ta ki babam ölmeyene kadar... Babam işlerine çok fazla bağlı olan zengin bir iş adamıydı. . Son zamanlar da işler hakkında söylenip duruyordu. İşlerinin kötüye gittiğini ve sürekli olarak tehdit edildiğini dikkat etmem gerektiğini dile getiriyordu. Ben de tabi bu durumdan oldukça korkuyordum. Bir kış akşamıydı. Evde tek başıma film izlerken dışarıda çatışma sesleri duydum ve korktuğumun başıma geldiğini anladım. O anki korku ile direk koltuğun altına saklandım. Düşmanlarının eve saldırdığını ve evin önündeki korumaları öldürdüğünü tahmin edebiliyordum. Silah seslerinden o kadar çok korkmuştum ki dışarıya bakamaz hala geldim. Yaklaşık 10 dakika boyunca çatışma sesleri devam etti. Kısa bir süre sonra sesler kesildi. Çok fazla korkmuştum ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Fakat ne kadar süre bu şekilde durabilirdim ki? Elbet bir şekilde cesaretimi toplayıp bakacaktım. Yavaş yavaş sürünerek kapıya doğru ilerledim. Hafif bir şekilde doğrulup kapıyı açtım. Açar açmaz yerde yatan adamın yanına koştum! O adam benim babamdı. Resmen gözümün orada ölüyordu. Belkide ölmüştü. Babam hareketsiz bir şekilde yerde yatıyordu. Çok korkunç bir durumdu. Şok geçirmiştim babama ayakta durmuş öylece bakakaldım. Ne ağlayabiliyordum ne de başka birşey.. Ambulans ve polisler geldi. Ben hala aynı şekilde kıpırdamadan yerde cansız bedeni ile duran babama bakıyordum. Çatışma seslerini duyup gelen polisler ve olay yeri inceleme ekibi geldi, etrafı çevirdiler ve fotoğraf çekmeye başladılar. Ambulans ekibi babama dokununca çığlık attım ve o zaman kendime geldim. '' Dokunmayın babama !! '' diye bağırmaya başladım. ''Babaaa gitme babaa' 'diye haykırdım. . Nefesim kesiliyordu o benim babamdı. Tek varlığımdı. Babamı siyah bir ceset torbasına koyarlarken hemen oraya fırladım. 'Hayır' !! Babamı oraya koymayın beni ondan almayın '' diye çığlık atıp ağlamaya başladım. Kendimi kaybetmiştim ağlamaktan helak olmuştum. O an zaten bayılmışım. Gerisini hatırlamıyorum bile. Annem ile sürekli görüşmezdik, benim hayatımda sadece babam vardı. Onu da elimden aldılar. Acı ve gerçek o artık yok! Yapayalnız kalmıştım artık bu zalim dünya. Üniversiteye kendimi iyi hissetmiyorum diye bu sene okumayı erteledim ve şirketin sahibi öldüğü için kızı olarak yerine benim geçmem gerekecekti. Boş bırakmak olmazdı. Sonuçta o şirketi babam buralara kadar getirdi ve boş bırakmak olmazdı. Babamın emeğini kimselere dağıtamazdım. O şirket babamındı, şimdi de benim.
Babamın ölümünden uzun bir süre sonra zor bir şekilde kendimi toparlayabilmiştim. Hala da pek toparlayabilmiş değilim, hayat işte. Ansızın beklenmedik şeylerle karşı karşıya geliyorsun ve şaka gibi gelse de bu hayatın sunduğu herşeye devam ediyorsun. Zaten devam etmekte zorundasın. Başka çaren yok. Bu hayat seni zora alıştırarak yaşatmaya devam ediyor ve mezara girmeden ölmeye başlıyorsun. Bu yaşadıklarımdan dolayı üniversite hayatıma giriş bile yapamamıştım. Doğru düzgün zaten arkadaş çevrem yoktu ve babamın ölümünden sonra herkesten uzaklaştım. Şimdilerde yapayalnız bir genç kızım. Bu yaşta bunları yaşamak zor düşünsene hiç bir dalın yok. Şimdi tek hedefim babamın şirketini ilerletip, üniversiteyi bitirip hayatımı yoluna koymak. Bekleyip göreceğim yeni hayatımı.
![](https://img.wattpad.com/cover/170241873-288-k735981.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTSUZ VAKA, UMUTLU AŞK.
Художественная проза19 yaşındaki Aysu, babasının vahşice öldürülmesinden sonra üniversiteyi erteleyip şirketin başına geçmeye karar verir ve bu şekilde tek başına mücadele etmeye başlar. Şirketin çok az hissesine sahip olan ortak Kenan Bodur ise bu durumdan hiç hoşnut...