Görev biteli tam üç saat olmuştu. Öğrencilerin hepsi uyanmış sadece Marcus ilacın etkisini üzerinden atamamıştı. Herkes bir saat kadar yataklarında uzanarak ilacın verdiği baş ağrısının geçmesini beklediler.
Martin kendine geldikten sonra dikilip sağ tarafına baktığında bir yatak boştu. Hızla yataktan fırlayınca başı bir anlık döndü ve gözleri karardı. Komidindeki sürahiye dirseği çarpınca sürahi yere çakıldı. Çarpmanın etkisiyle cam parçaları ve bir ses cümbüşü odada yayıldı. Bu sesle birlikte herkes ayağa kalkarak telaşla Martin'e baktı.
Martin telaşlı bir yüz ifadesiyle arkadaşlarına yöneldi:
"Marcus yatağında yok. Görevden sonra onu göreniniz olmadımı?"
Gençlerin hepsi birbirinden aldığı cevaplarla bir sonuca varmaya çalışırlarken kapı sonuna kadar açıldı ve içeri Üsteğmen Kenan girdi.
Askerler hazır ol pozisyonuna geçince komutan rahat komutu verdi ve elindeki dosyayı havaya kaldırarak salladı ve masaya vurdu.
"Tebrik ederim askerler hepiniz birer subay olmaya hak kazandınız."
Herkes birbirine sarılıp sevincini paylaşırken Martin komutan Kenan'a seslenmek için boğazını temizledi:
"Efendim arkadaşımız Marcus kayıp uyandığımızda yatağı boştu acaba yerini biliyormusunuz?"
"Dostunuz kayıp felan değil asker. Sadece test sırasında aldığı virüs onu fazla etkilemiş ve kendine zarar vermesin diye genel merkezde karantina altında tutuluyor."
"Efendim arkadaşımızı görmek istiyoruz. Onsuz kazandığımız sınavın bir anlamı olmuyor. Bizi yetiştiren ve bu zamana kadar arkamızı kollayan insanı zor zamanında yalnız bırakmak bize yakışmaz. Buraya ne zaman döneceği hakkında bilginiz var mı ?"
Üsteğmen Kenan Martin'e bir adım daha yaklaşarak elini omzuna attı ve hafifçe sıkarak:
"Dostunuzun gelmesini beklemeyeceksiniz siz ona gidiyorsunuz. "
***********
Yola çıkalı iki saat olmuştu. Tekneleri son hızla genel merkeze gidiyordu. Hepsinin aklında cevaplanmasını bekleyen bir dizi soru vardı. Genel merkeze kariyer gemisindeki Edgar ve arkadaşları ile tartıştıklarının dışında bir kaç defa gitmişlerdi. Canları istediklerinde gidebilecekleri bir yer değildi burası. Daha öğrenci oldukları için yasaktı. Ayrıca Marcus'u merkezde bir hastahaneye kaldırmalarınada anlam veremiyorlardı. Geminin reviri çoğunlukla iş görüyordu.
Çocuklar yol boyunca susmamış kendi aralarında meraklarını gidermek için laflıyorlardı. Ancak bu laflama kafalarındaki soru işaretlerinin giderek artmasına neden oluyordu ki Üsteğmen Kenan bunu fark etmiş ayrıca bu şamatanın başımı ağrıtmasını engellemek için arkadına dönerek anlara seslendi:
"Kafanızdaki soruların cevabını verecek olanlar sizler değilsiniz. Onun için gevezelik yapmayı bırakın ve baş ağrısına neden olmayın. Oraya varınca size durumu izah edecek kişi Binbaşı Andrew Wilson'dur. Sorunuz varsa ona yöneltirsiniz."
Gençler aynı anda "emredersiniz!" diyerek sessizliğie büründü.
Çok geçmeden merkeze varmışlardı. Askeri hangara çekilen teknelerinden inen grup merkezi çevreleyen yüksek duvarların önüne gelmişlerdi. Şehri dış dünyadan ayıran bir duvar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümden Sonra: Kaybolan Ruhlar
Science FictionLabirent ve Açlık Oyunları serileri gibi distopik bir hikaye. Günümüz dünyasından biraz uzaklaşmak istiyenlerin hikayesi. Nefes kesen bir olay örgüsü.İnsan piskolojisinin sınırları.Mantık ve kalbin savaşı.Tedavi amaçlı çıkarılan ilacın virüse dönüşm...