Taehyung'suz geçirdiğim bir ayın sonunda, yine o pizzacını yolunu tutmuştum. Heycanlıydım, fazlaca. Çünkü... dedim ya, onsuz geçmişti bir ayım. Ve ben koşar adımlarla ulaşmaya çalışıyordum o mekana.Aklıma geçen ay geldiğinde istemsizce bir
göz devirdim. Taehyung olmayınca suratsızlaşan ifadem, oradaki çalışanın soğuk hal ve hareketleri, eve varınca yalnız bir şekilde pizza yemem... Hepsi teker teker aklıma gelince kafamı salladım hızla. Düşüncelerim gider belki diye. Gitmedi.Umursamadan gülümseme yerleştirdim suratıma ve sallana sallana pizzacıya yaklaşmaya başladım. Kalp ritmimin arttığını hissetmemle derin bir nefes çektim ciğerlerime.
Her ay aynı duygularla, hislerle geliyorum bu pizzacıya desem yalan olur. Çünkü her ay artan sevgim ile tutuyordum bu yolları. Tae'nin içerde olması için dualarımı Tanrı'ya yollarken, yavaşça kapıyı açtım.
Kafamı kaldırmadan içeri süzülüverdim ve hemen kapıyı kapattım. Yavaşca kafamı kaldırıyor ve içimden de yalvarıyordum. Lütfen burda olsun, lütfen, lütfen, lütfen...
Kafamı kaldırıyorum sonunda, ve orada işte. Orada. Nasıl mutlu oluyorum, nasıl da güller açıyor yüzümde. Bir kişinin varlığının beni bu denli mutlu edeceğini aylar önce söyleseniz inanmazdım ama şu anki durum tam olarak da oydu. Taehyung'un varlığı... hayata tutunmamı sağlıyordu adeta. Bunu geçip yüzüne söyleyemezdim ama,
iyi ki vardı.
iyi ki girmişti hayatıma
Sıraya ilerledim hemen. Önümdeki üç adam da siparişlerini verip oradan ayrıldıklarında, Taehyung'un yordun gözleriyle buluştu parlak gözlerim. Ve o anda, onun tapılası güzellikteki gözleri de parlayıverdi.
"Jimin... hoşgeldin" Kulaklarıma ulaşan kelimelerle, hemen gülümseyivermiştim. Sırf beni gülümsettiği için bile aşık olabilirdim ona.
"Asıl sen hoşgeldin Taehyung" diyorum gözlerimle süzerken onu.
Kulağının arkasını kaşıyıp "Yokluğumu fark ettin, ha?" diyor.
Nasıl fark etmiyeyim bir tanem? Gülüşüyle gülümsediğim, bakışıyla eridiğim, kokusunu içime çekmekten asla bıkmayacağım birinin yokluğunu nasıl fark etmiyeyim?
"Yani" diyorum, "alıştım herhalde sana"
Cümlemle gözlerini dikiyor hemen gözüme. Dudaklarımı yalıyorum, istemsizce. Gerçekten, istemsizce. Gözleri yavaş yavaş dudaklarıma düşüyor. Derin bir nefes çekiyor içine, gülümsüyor sonra. Ama hayır, mutluluktan uzak bu gülümseme. Acı acı gülümsüyor. Acılığı beni yakıyor ama. Neden o kadar hüzünlü güldüğünü anlamıyorum. Gerçi... o an dakikada beş bin defa atan kalbimden pek bir şey düşünemiyorum.
"Siparişini alayım" diyor sonra. Ah, yapma be sevdiceğim. Şöyle mutsuz mutsuz durma.
Siparişimi söyledikten sonra, masalardan birine geçiyor, ve onu izleye izleye yiyorum pizzamı. Neden hüzünlü bir gölge vardı ki onda? Beni öpme düşüncesi 'iğrenç' mi gelmişti yoksa? Bilmiyordum, bilmiyordum...
Park Jimin, gerçekten de Kim Taehyung'un o dudakları öpmek için can attığını, ama bunu yapmak için cesaret bulamadığını bilmiyordu.
🍕
ficde görmek istediğiniz sahne/olaylar var mı? aklınızda bir şey varsa lütfen cevap verin çünkü bu beyinsiz yazar ne yazacağını bilemiyor.
iyi geceler/akşamlar/günler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pizza
FanfictionPark Jimin, her ayın 21. gününde gittiği pizzacıda çalışan kasiyere vurulmuştu. //vmin