Karnım ağrıyor,
Gerçekten feci karnım ağrıyor.
Ama pek umursamıyorum, bugün kesinlikle pizzacıya gitmeli ve- ah hayır.
Yalnız başıma oraya gitmem imkansız.
Çünkü gerçekten karın ağrım yüzünden ağlamak üzereyim. Ama pizzacıya gitmek istiyor yüreğim, Taehyung'u görmek, sesini duymak, o parlak gözlerine bakıp yüreğimin atış hızının artmasını hissetmek, o vanilya kokusunu ciğerlerime kadar çekip burnuma bayram yaptırtmak istiyorum.
Ama istiyorum.
Sadece istiyorum.
Kendimde bırak pizzacıya gitmeyi, su içecek gücü bulamıyorum.
Ama... gitmek istiyorum.
Telefonum çalıyor o an, elime alıp açacak, konuşacak halim yok. Ama önemli olduğunu düşündüğümden, zor olsa da, alıyorum telefonumu elime.
Arayanın kuzenim olduğunu görünce minik bir sırıtış oluşuyor dudaklarımda. Kuzenimi en son görmemin üzerinden aylar geçtiğini fark ediyorum o an. Biz o kuzenimle kardeş gibi olurduk, öyleydi yani ilişkimiz. Yakın, samimi.
Kafamı silkeliyorum yavaşca, ve açıp kulağıma yaslıyorum.
"Jimiiiin!" diye tabiri caizse cırıldıyor kuzenim. Ah, kuzenim iyi hoş ama 'fazla' neşeli ve açıksözlü. Nasıl olduğum gibi klasikleşmiş ama bir o kadar da eskidiği için küf kokan bir soru soruyor bana. 'İyi' diye mırıldanıyorum ben de. Kuzenim ses tonumdan iyi olmadığımı anlamış olacak ki, evime gelmek için ısrar ediyor bana. Eh, canıma minnet. Evdeki ayak işlerini yapacak, bir yoldaşa, en önemlisi pizzacıya gitmeme yardımcı olacak birine ihtiyacım var. Pek düşünmeden kuzenimin evime gelme isteğini kabul ediyorum.
🍕
Yaklaşık 30-35 dakika sonra kuzenimin eve geldiğini haber veren zil çalıyor. Eskisi kadar fazla olmayan ama hala devam eden karın ağrım ile kalkıp açıyorum kapıyı.
"Jimin, ne yaptın yaa?" diye neşeli bir tonda, gülerek, evime giriyor kuzenim. El mecbur ayak uyduruyorum ona. Ya da uyduramıyorum?
"Ne yapıyım be, ölüyorum" diyorum yüzümdeki en sahte gülümseme ile. Kuzenim "yaaa kıyamam, o kadar mı kötüsün?" dediğinde, bu sohbeti hep kapının önünde yaptığımızı fark ediyor ve kuzenimi salona davet ediyorum.
Salona geçtiğimizde, sağlık durumumun hafif bir özetini geçiyor ve onun hayatındaki son gelişmeleri dinliyorum. Biraz sonra, acıktığını söylüyor kuzenim. Ellerime gelen fırsatla gülümsüyorum hemen. "Pizza sever misin?" diye soruyorum, en şirin sesimle. O an hastalığımın nereye kaybolduğunu bilmiyorum. "Severim" diye bana benzer bir şekilde yanıtlıyor cevabımı. Ona buralarda bir pizzacının olduğundan, gerçekten lezzetli pizzalar yaptığından bahsediyorum.
Kuzenim dünden hazır bir şekilde, neredeyse beni sürükleyerek gitmek istediğini belirtiyor. Eh, işime gelince hemen hazırlanıyorum ben de.
Yoldayken azalan karın ağrım ve Taehyung'u sonunda görecek olmamın sevinciyle yüzümden silinemeyen bir gülümseme oluşuyor.
Öyle ki, yol boyunca durmadan konuşan kuzenimin sesi bile rahatsız etmiyor beni. Aklıma düşen Taehyung'un gülümsemesi, bakışları beni başka bir diyara sürüklüyor adeta. Ama asla üzgün veya pişman değilim bu diyarda olmaktan. Eğer Taehyung varsa, o sürüklüyorsa beni bu diyara cehennemse bile, cennete dönüşüveriyor. Yangınlar varsa çiçek açtırıyor.
Sevgi böyle bir şey mi?
Eğer böyleyse minnettarım Taehyung'a, bana sevgi kadar kutsal bir duygu yaşattığı için.
Kuzenimin kolumu sıkmasıyla geldiğimizi fark ediyorum. İçeriye ilk ben giriyorum ve tanıdık dükkan içini görmemle sırıtıyorum yine. Kuzenimin dükkanın içini bile sevdiğini belli eden mırıltılı sözleri eşliğinde kasaya varıyoruz.
Geldiğimi gören Taehyung'un yüzünde adeta güller açıyor. Gözleri yanımda mal mal sırıtan kuzenime kayınca yavaş yavaş yüzü düşüyor Tae'nin. O anda kuzenim kulağıma eğilip yavaşca 'ayıp flörtün var, ve ben bunu şu dakika öğreniyorum ha, ayıp' diye fısıldıyor ve cümlesini bitirdiği anda dirseğimle karnına geçiriyorum bir tane. Kuzenim inleyerek iki büklüm hale gelirken gözlerim Taehyung'a kayıyor. Dili ilk olarak alt dudağını turladıktan sonra tek kaşını kaldırarak kuzenim ile bana bakıyor. Sevimlice ona sırıtıyorum hemen, kuzenim salağı ise kıs kıs gülüyor.
"Hoş geldin Jimin ve- sevgilisi?" diyor, tok ve duygusuz sesiyle. Kuzenim hemen önüme atlayıp saçlarını geriye atarken "Yoook be kardeşim, ne sevgilisi, kuzeniz biz" diyor. Tae derin bir nefes verince kuzenim "hem" diyor sanki önemli bir sır verirmiş gibi eğilerek ve fısıldayarak "Jimin'in ilgi alanında benim gibi kızlar değil de, senin gibi yakışıklı erkekler var." Kuzenimin arsız bir açıksözlü olduğunu söylemiş miydim?
Ben utanarak gözlerimi açarken Taehyung masum masum gülümsüyor. "Demek öyle ha" diye mırıldanıyor. "Güzel" diyor, "bu güzel oldu".
Pizza siparişimizi verdikten, Taehyung'un arada bana attığı gülümsemesiyle süslenen bakışlarından, ve kuzenimin ikimizi shiplediği hakkındaki boş sözlerinden sonra, pizzacıdan ayrıldık. Yolda eve doğru yürürken kuzenime, neden Taehyung' a cinsel yönelimim hakkında bir açıklama yaptığını sorduğumda bana "O bakışları kim görse, Taehyung'un sana çoktan vurulduğunu kabul ederdi. Tutamadım kendimi" diyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pizza
FanfictionPark Jimin, her ayın 21. gününde gittiği pizzacıda çalışan kasiyere vurulmuştu. //vmin