Gözlerimi kapatıyorum, sıkıca.
Çünkü patronum olacak adam, karşıma geçmiş resmen yapmadığım şeylerle beni suçluyor. Zaten aramız bu şerefsizle son zamanlarda pek iyi değil, iş yerinde uykusuzluktan gözlerimin kapanması da aramızdaki titrek köprülerin yıkılmasına tuz biber ekiyor. Pekala, iş yerinde çalışanın biraz kestirmesi pek akıl kârı bir şey değil ama karşımdaki adam beni bununla suçlamıyor. Her zaman bana verilen görevi bileğimin kuvvetiyle, elimden geldiğince iyi yaptım, yaparım. O yüzden çalıştığım yerde kimse beni işlerimi doğru yapmamakla suçlayamaz.
Önümdeki gerzek hariç.
Çünkü belli, adam beni iş yerinde istemiyor. Belki bir akrabasına torpil yapmak için beni işten çıkarma amacında, belki de bu şirkette sevdiği bir kız bana abayı yaktı.
Bilmiyorum, ha ilgilenmiyorum da.
Sikimde değil, özür dilerim küfür ettiğim için, ne kendisi ne şirketi. Bu yüzden daha fazla beni gömmesine izin vermeden istifa ettiğimi söylüyorum artık 'eski' olan patronuma. Bunu beklediği o kadar belli ki "İyi" diyor "eşyalarını topla ve git."
Harika diye geçiriyorum içimden artık bir işim yok. Harika.
🍕
Eve geldiğimde bugünün 21 haziran olduğunu hatırlıyorum. Her ay iple çektiğim günü burnumdan getiren o gereksiz patron kılıklı herife ve annesine en güzel (!) dileklerimi yolluyorum ama bunun konumuzla pek ilgisi yok. Tek isteğim evde biraz kafa dinlemek, sonra da pizzacıya gidip gözlerimi ve yüreğimi Taehyung'a bakarak rahatlatmak. Bu yüzden biraz uyuyup ve evde süründükten sonra kalkıp pizzacıya gitmek için hazırlanmaya başlıyorum. Aklıma geçen ay geldiğinde istemsizce titreme geliyor bana. Kuzenimin bükülmeyen ağzı, Taehyung'un tepkileri... Hepsi kollarımdaki tüyleri dik konuma getirmeye yetiyor. Bu kadar düşüncenin yeterli olduğunu düşünüp ayrılıyorum evden.
Aklımdaki soru işaretleri, ünlemler, virgüller bitmiyor ama. Nasıl geçineceğim bundan sonra? Ailemin bana para göndermesi veya ona benzer bir şıkkı eliyorum hemen. Çünkü benim ailem zaten varlığımı pek umursamaz, beni yalnızlığa onlar alıştırdı, onlar sevdirdi. Hemen iş de bulamam. Millet yıllarca iş arıyorken, ben daha 5-6 saatlik bir işsiz olarak nasıl iş bulayım ki? Yine de umut tükenmez diyerek kalbimi titreten o pizzacıya giriyorum. Gözlerim kasaya gittiğinde Tae'yi görmüyorum yine, Taehyung'un olmadığı gün siparişleri alan çocuk alıyor siparişleri. Tam o çocuğa yine Taehyung'u soracağım zaman birinin adımı seslenmesiyle masalara doğru bakıyorum. Taehyung oturmuş bir masaya, çenesini eline yaslamış, kafası hafif eğik bana bakıyor. Gülüyorum ben de. Yanına doğru ilerleyip izin istemeden sandalyenin birini çekip oturuyorum.
"Hayırdır, neden kasaya sen bakmıyorsun?"
"Yoruldum. Müşteriler artıyordu gittikçe, şimdi biraz azaldı. Ben de azalınca dinlenmek istedim. Bir de seni daha çok izleyebilmek."
Kızaran yanaklarım, büyüyen gözlerimle hemen kafamı eğiyorum. Halimi gören Taehyung gülüyor bana. Masadan kalkarken "ne istediğini söyle de beraber yiyelim bugün, yani istersen" diyor. "İsterim tabi!" diyorum heycanlı sesimle. Ben içinde sen olan her şeyi isterim Taehyung.
Elinde tepsiyle gelen Taehyung'u izliyorum uzun uzun. Yavaşca yerleştiryor siparişlerimizi. Bizim siparişlerimiz, onun ve benim. Tanrım! Bu bile karnımdaki pizza kokulu kelebekleri harekete geçirmeye yetiyor. "Jimin" diyor "sana bir şey sormak istiyorum." Pizzamdan bir dilim alırken cavap veriyorum. "Tabii, dinliyorum"
"Sen niye sadece ayın yirmi birinci günlerinde geliyorsun buraya?"
"Çünkü, patronum, yani eski patronum çünkü bugün işten ayrıldım, sadece yirmi birinci günler erken çıkmama izin veriyordu. Diğer günler hep çalışırdım, gerekirse fazla mesai yapardım ama it herif sinirimi fazla bozdu bugün. Ben de istifa ettim."
Konuştuktan sonra, oma gereksiz bir sürü ayrıntı verdiğimi fark ettim. O bana sadece neden yirmi birinci günler geldiğimi sormuştu ama ben işten çıkma maceramı anlatmıştım. Bunu verdiği utançla kafamı kaldırıken,
"Kusura bakma çok konuşup şişirdim kafan-"
"Burada çalışmak ister misin?" diye sormuştu pat diye. Ağzım açılırken ne, efendim gibi mırıldanmalar sunmuştum.
"Hem" demişti Taehyung, "sen konuşunca asla kafam şişmez Jimin, günün her saati senin konuşmanı dinleyebilirim. Bu beni daha da mutlu eder emin ol. Senin her davranışın beni daha da mutlu eder."
çok seviyom sizi ya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pizza
FanfictionPark Jimin, her ayın 21. gününde gittiği pizzacıda çalışan kasiyere vurulmuştu. //vmin