21 Haziran pt.2

766 126 23
                                    

Hani, bazen yüreğinizin doğru olarak hissettiği şeyler olur ya. Kişiler, yerler... İşte dersin, işte doğru olan bu. Hep o şeyle kalmak istersin, hep onunla konuşmak, hep yanında olmak.

Kim Taehyung'da öyle bir şeydi benim için.

Kaburgalarımın arasındaki kırmızı top, hep onun yanında belli ediyordu kendisini. Hep onun yanında yaşadığımı hissediyordum. Hep o yanımdayken sanki ciğerlerime nefes çekebiliyordum. Ve onunla aynı iş yerinde çalışma fikri, ellerimin terlemesine sebep oluyordu. Midemde savaş çıkıyordu sanki, Taehyung'un o efsane vanilya kokusunu saatlerce hissedeceğimi düşünmek. Sadece ayda bir gördüğümde bile beni derin sulara sürükleyen adamla, her gün geçirmek beni boğmaya yeterdi. Ve ben asla bundan gocunmazdım. Bakın derdim, ne de güzel öldüm, ne de güzel boğuldum. Bu adam beni boğdu, ama bir o kadar da o kurtardı soğuk sulardan bedenimi.

Taehyung bana pizzacıda çalışma fikrini sunduğunda bunları düşünüyordum. Elimde bir pizza dilimi, karşımda sevdiğim kişi, kafatasımın içinde dönüp duran aynı kelimeler.

"Burada çalışmak ister misin?"

Bana yalvaran gözlerle bakıyordu desem, yalan söylemiş olmam. O da istiyor burada çalışmamı, çok belli. Ama... ne cevap vereceğimi bilmiyorum. Bana bakan gözlerini süsleyen kaşları çatılıyor. Yutkunuyorum.

"Taehyung, düşünmeme izin ver. Lütfen"

Derin bir nefes çekiyor içine, "Tamam Jimin" diyor. "İstemezsen zorlayamam seni, öyle değil mi?"

"Hayır hayır, yanlış anladın. İstememe değil de sadece.."

"Sıkıntı yok" diyor. Yüzünde hafif kırık bir gülümseme var. Belli, var bir sıkıntı. Belki de burada çalışmak istemediğimi düşünüyor. Bilmiyorum ama onu böyle görmek bile o kaburgalarımın arasındaki topu acıtıyor. "Neyse, gitmeliyim Jimin. Sana afiyet olsun"

Olmadı.

O pizza bana afiyet falan olmadı.

Tam ben çıkarken Taehyung elindeki 'çalışma arkadaşı aranır' yazan kağıdı pizzacının kapısına yapıştırıyordu. Lütfen der gibi bakıyordu bana. Lütfen bu arkdaş sen ol der gibi.

🍕

Eve giderken, aklımda bu sorunu tartıyordum. Yarın gidip, o pizzacıda işe başlayacaktım. Bu işin bana ne zararı olabilirdi ki? Sevdiğimin yanında olacaktım, para kazanacaktım, ve istediğim zaman pizza yiyebilecektim -tamam son dediğimden pek emin değilim- o yüzden, yarın kesinlikle o pizzacıya bir daha gidecek ve iş başvurumu yapacaktım. Belki de beni işe almayacaklardı ama bu detayı şu an düşünüp hayallerimi berbat etmek istemiyordum. O pizzacıya işe girecektim. Bu kadar.

Sabah olunca bendeki stres, heyecan hemen baş göstermeye başlamıştı. Sabah sabah birinin pizzacıya iş başvurusu için gitmesi fazla absürt kaçacağından öğle olmasını bekledim. Bana yıl gibi gelen saatlerin sonunda ise hemen üzerime bir şeyler geçirip evden ayrıldım. Taehyung'u üst üste iki gün görmek beni heycanlandırıyordu. Bir de iş başvurum, aynen. O da vardı ama anlarsınız ya, Taehyung'un yarattığı heycan daha fazlaydı.

Pizzacıya girdiğimde gözüm Taehyung'dan başlasını görmüyor, o da bana şaşkın gözlerle ve hafif aralanmış ağzıyla bakıyordu. Önünde kimsenin olmamasının verdiği rahatlıkla "Taehyung" dedim, "Taehyung iş başvurusuna geldim." Yüzünde açan gülleri öpmek istedim o an, o gülleri koklamak istedim. "Gel" diyor, "götüreyim seni." Elimi tutuyor ardından. Benim, elimi tutuyor. Ellerimize bakıyorum sonra. O uyumlu ellerimize. Gözlerim yüzüne kaydığında onun gözlerinin de ellerimizde olduğunu görüyorum. Gülümsüyor sonra. Hani çalışırsınız çabalarsınız da evinize parlak karnenizi götürdüğünüzde anne-babanızın yüzünde oluşan gülümseme olur ya, aynı onun gibi gülümsüyor bana. Gurur dolu, mutluluk dolu.

Bir odaya giriyoruz, ellerimiz halâ birleşik. Biri oturuyor masada; tatlı, hafif tontiş biri. Anlatıyorum ona, ne için geldiğimi. Bir an olsun, bakın bir an olsun ayrılmıyor Taehyung ile ellerimiz. Önümüzde oturan adam bana daha önce hiç böyle bir yerde çalışıp çalışmadığımı soruyor. Taehyung ile birleşik ellerimize bakmıyor, ya da onun burda oluşunu umursamıyor. Neden bilmiyorum ama ona daha önce şirketlerde çalıştığımı, bir de garsonluk yaptığımı söylüyorum. Fakat, Taehyung atılıyor hemen. Benim bu işte başarılı olacağımı, bana güvendiğini söylüyor. Patron olduğunu anladığım adam "Pekala, yarın işe başla" diyor. Yüzümde oluşuyor hemen bir gülümseme, Taehyung'a bakıyorum o da aynı. Ağzı kulaklarında.

Odadan çıkıyoruz. Ellerimiz terledi ama umursuyor muyuz? Hayır. "Teşekkür ederim" diyorum ona dönerek. "Çok teşekkür ederim Taehyung" O an benim bile beklemediğim bir şey yapıyorum. Kollarımı onun beline sarıveriyorum. Taehyung da şaşırmış, belli. İlk önce elleri havada kalıyor, sonra o da benim sırtıma indiriyor ellerini. "Rica ederim" diyor.

"Senin her an yanımda olacak olman, beni heyecanlandırıyor Jimin"

pizzaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin