03

4 2 1
                                    

Defalarca odada dönüp duruyordum bıgınlıkla yavaşca yatağa oturup 'napmalıyım' diye kendime sorup duruyordum, birbirine mühürlenmiş bir çifti nasıl ayrıcaktım. Ayıramazdım.. kaçmalarına yardım edicektim yada en büyük şekilde öldüreceklerdi ve savaşsın başlamasına neden olabilirdi.

Merhamet eden, merhamet bulur Bütün zulümler, bir gün kaybolur...

Aklıma aterdiyus'un dediği anlamı sözlerden biri geldi merhamet etmelimiydim bu konuyu en iyisi aterdiyusla görüşmekdi yada olası gibi anlatmakdı aterdiyus'a görüşme için bildiri gönderip soğuktan renk değiştiren bedenim için beni herşeyden korucak kıyafeti üstüme giyip ısınma tuşuna bastım gelen yıl başı dolayısıyla günler güzel geçicekti saçlarımın uzun örgütlerini açıp düzelttikden sonra ışınlaya basıp aterdiyus'un kapısının önüne geldim büyük kapı yavaşca açılıp sessizlik içinde kos kocaman ses çıkarmış aterdiyus'un bakışları camdan bana dönmüştü karşısında eğilip yanına yerleştim.
Yüzü aşırı derecede düşüktü nolmuştu acaba uzanca geçen sesizlikden sonra aterdiyus'un sözleri gözlerimin büyümesine sebebiyet vermişti.

-Onları kaçır morgana.

Kalbim hem şaşkınlıktan hemde mutlulukdan kıpır kıpır olmuştu istemsizce mühürlenmiş kişileri ayırmıcaktım Mutlukdan sıkıca sarıldım belimde hissettiğim sıcaklıkla telaşla geri çekip eğilim özür dilemeye içimdende kendime küfürler yağdırmaya başladım aptal ben aterdiyus'un gülmesiyle dikleşip yüzüne baktım başkana çok güzel rezil olmuştum gülmeyi kesip beni baştan aşağı beni iyice inceleyip yanağında minik mini minnacık bir gülümseme olmuştu dışarıdan baksalar başkan sinirli derlerdi galiba.

"Bu gün buluşman var heralde morgana... Bu ne güzellik"

Ağzım bir karış açık kalmışken dedikleri beynimde yakılanıyordu yanlış anlamıştım.

"Efendim siz beni çok yanlış anladınız benim mühürüm yok sadece öylesine yaptım" başını olumlu anlamda sallayıp çıkmam için işaret yapınca derin bir nefes alıp hızla çıktım.
Rezil olmuştum başkana anlıma iki kere vurup derin nefes aldım çokmu abartılı olmuştu önümde hızla bir ayna oluşturup görünüşüme baktım hiç abartmamıştım ki aynayı kapatıp yavaşca büyük kapıda geçip kendimi bria pazarına ışınladım hızlı yavaş ve temkinli adımlarla ilerken insanların bana bakışlarına maruz kalıyordum Allah aşkına bende ne varda bakıyorlardı ellerimi yumruk yapıp hızla ilerlemeye başladım hızla mühür mağazasına girip mühürlü çiftçimize içlerinde büyü bulunan yüzüklere baktım.

Aklıma bir zamanlar benimde baktığım gelince yavaşca yüzüm düştü kafamı iki yana sallayıp gülümsedim geçmiş geçmişte kaldı.

Siyah içinde 4 farklı bir büyü olan yüzüğü alıp paketlettirdim hızla ışınla diyip aferin olduğu evin kapısının önünde durdum beynimde dikkat etmem için gelen sinyaller vardı ama aldırış etmedim hızla kapıya vurup bir adım geri çekildim yavaşca kapı açılmaya başlayınca yüzü donuk üzgün aferle karşılaşınca dona kaldım beni baştan aşağı süzdükden sonra geri çekildi hızla içeri girip tekli koltuğa oturdum aferle antanyus oturunca donuk suratlarına karşı güzelce gülümsedim yüzüme halen daha boş boş bakıyorlardı cidden neler oluyordu.

"Neyiniz var sizin neden yüzünüz bir karış"
Antanyus Bi anda elektrik çarmış gibi olup kafasını yere eğmesiyle ayağı kalktım.

"Afer ve antanyus size dediğim gibi başkanla görüştüm(ikisininde gözğ bana döndü) ve sizin yarın saat öğlen..."
Başlarını yere eğmeleriyle gülmeye başladım bana 'bu neye gülüyor' 'delimi' bakışlarıyla karnıma elimi koyup yüzlerine baktım perişan olmuşlardı arkamdan yüzük kutusunu çıkarıp masaya koyup yerime oturdum biraz kutuyla bakıştıkdan sonra antanyus kutuyu açmasıyla aferin heyecan çığlığı atması bir oldu demek istesemde ruhsuz gibi arkama bakıyorlardı. Cidden noluyordu.
Boynumda hissettiğim nefesle dönmem bir oldu burun buruna tanımadığım bir kişi vardı hızla geri çekilip kılıcımı adama doğru uzattım.

"O kılıcı indir." diyip benim oturduğum yere oturmasıyla kılıcı sıkıca tuttum.

"Ben olsam bu kadar rahat hareketler etmezdim"

İğren denicek bir o kadar da güzel bir kahkaha tüm ev içinde odulup kalbime dokunmuştu.

"Sen benim kim olduğumu biliyormusunda bana kılıç çekiyorsun."
Sinirden gözüm seğirmeye başlamıştı bile.
"Asıl sen kimsinde benimle bu cüretle konuşuyorsun" boynuna değen kılıcın ucu boynu ufacakca delmiş kan çıkarmıştı bile antanyus Bi anda ayağı kalkıp kılıcıma boynunu koydu bu aptal napıyordu afer ağlamaya 'lütfen kılıcı çek' diye bağırmasıyla kılıcı boynunda sürüterek çekip güzelce gülümsedim Bi anda ayağı kalkıp belimden kavramasıyla burun buruna gelmemiz bir oldu arada santimler vardı denebilirdi kalbim yavaşca hızlanırken.

"Ben Sadie atia'nın baş komutanıyım"

Yorum yaparsanız ve vote verirseniz çok mutlu olurum o kadar emek veriyorum.
Lütfen... 💕

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 26, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Irkların SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin