• Dokuzuncu Bölüm •

37.1K 1.8K 349
                                    

     Lina 

  Pars, gözle görülür bir biçimde değişmişti. Onu ilk tanıdığımdan daha sert, daha sinir bozucu ve daha öfkeli bir adam olmuştu. Onun hakkında düşündüğüm tüm iyi fikirleri çürütmüştü. Ailemin önünde sevgi gösterisinde bulunuyordu fakat baş başa kaldığımızda bana karşı olabildiğince sert davranıyordu. Birkaç gün daha ailemin evinde kalıp Pars'ın evine geri dönmüştüm. Ayak bileğim artık daha iyiydi. Pars'ın beni her yere kucağında taşıması gerekmiyordu artık. Bu iyiydi, öyle değil mi? Pars, ailemin evinde kaldığım süre boyunca sadece akşamları birkaç saatliğine uğramış ama kalmamıştı. Söylediğine göre eve gidip çalışması gerekiyordu. Tabi ben buna inanmıyordum. Teknik olarak evli sayılsak da Pars bekar hayatı yaşayabilirdi. Çekici bir adamdı. Kadınlar etrafında fır dönüyor olmalıydı. Muhtemelen benim evde olmayışımdan faydalanıyor ve keyifli geceler geçiriyordu. Hiç yoktan yere böyle olmaması için dua ediyordum sürekli. Beni hiç ilgilendirmeyen bir şeydi ama kendime engel olamıyordum.

  Pars, beni eve bırakıp evden ayrıldığında, yaptığım ilk şey yatak odasını kontrol etmekti. Belki bir küpe, saç teli ya da kadın parfümü kokusuna rastlarım diye odanın her yerini karıştırmış ancak aradığım şeyi bulamamıştım. Bir yandan buna sevinmiştim ama öte yandan yine de içim rahat değildi. Sonuçta kısa süre vakit geçireceği kadını ille de eve getirecek değildi.

  Kapı zilinin çalmasıyla daldığım düşüncelerden sıyrıldım. Hızla Pars'ın odasından çıkıp koridoru geçerek kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda ise, Pars ile karşılaştım.

  "Seni beklemiyordum," dedim şaşkınlıkla.

  Hiç cevap vermeden içeri girdi. Doğruca odasına yöneldi. Kapıyı kapatıp ayağımın üzerine çok yüklenmemeye çalışarak salona geçtim.

  "Lina!"

  Pars'ın evi inleten sesiyle salondan çıktım. "Ne oldu?" Koridorda onun odasına doğru ilerlemeye başladım.

  "Hemen buraya gel!"

  Odasına girip boş gözlerle ona baktım. Öfkesi öylesine barizdi ki, onu tanıdığımdan beri, ilk kez kendi adıma korktuğumu hissettim.

  "Odamı neden karıştırdın?"

  "Bunu da nereden çıkardın?"

  "Bak, bana yalan söyleme! Odamı karıştırmışsın! Söyler misin, parfümümle ne yaptın?"

  Ah onu bol bol kokladım... Ne?

  "Ne parfümünden bahsediyorsun?"

  "Parfümümün yeri değişmiş, Lina. Komodinimin çekmecesi de açık kalmış, ne tesadüf. Yatağın üzerindeki örtü de epey dağılmış! Amacın neydi burayı karıştırırken?"

  "Odanı karıştırmadım!"

  Hızlı adımlarla yanıma gelip çenemi kavrayarak beni ona bakmaya zorladı. "Amacın neydi, Lina?"

  Nefesi nefesime karışırken ve ürkütücü bakışlarıyla beni esir almışken konuşmak oldukça zordu.

  "Sana bir şey sordum!"

  Zorlukla yutkundum. "Odanı karıştırmadım."

  "Ne aradın odamda? Geçmişime ya da kişiliğime dair bir iz mi?"

  "Odanı karıştırmadım Pars!"

  "Sen yokken neler karıştırdığımı mı merak ettin yoksa?"

  Hızla kaşlarımı çattım. "Elbette hayır! Bana ne senin özel hayatından?"

  Pars, çarpık bir şekilde gülümsedi. "Demek bu, öyle mi? Saç teli mi aradın? Kadın kokusu ya da?"

Tatlı EsaretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin