Balkonun önünde durmuş samimiyetsiz gülüşüyle bize bakıyordu. Peki bunu o neden istiyordu? İşte tuhaf olan da buydu. Hiç ilgim alakam olmayan bir insan gelmiş bana işte bu diyordu. Hatta onu tanımıyordum bile düşünebiliyor musunuz?!
"Sen de kimsin be?!"
"O Kendall,Harry'nin eski sevgilisi"
"Ne işin var senin burada sürtük"
Küçümser bir bakış attı ve konuşmaya başladı.
"Öncelikle benimle düzgün konuş bücür."
"Seninle konuşurken nasıl konuşacağımı sana hayatta sormam."
"O zaman az önceki konuşmalarınızın kaydını Harry'e dinletirim ve Perrie'ye de"
"Kızım sen şizofren falan mısın neyin peşindesin!?!?"
"Harry'nin"
Lanet bir şekilde gülüp telefonu elinde salladı. Telefonu almak için saldırdığımda Zayn beni tuttu. Bu salak ne yapıyordu şimdi?!
"Lanet olası bıraksana!"
"Hayır bebeğim sen benimsin ve öyle kalacaksın"
Pislikçe göz kırptı ve Kendall'a gitmesi için işaret etti. Ahh tabi ya Zayn ve Kendall denilen aptal beni tuzaklarına düşürmüştü ve Harry'le görüşmemi engelleyeceklerdi. Kahrolası Zayn!! Ne diye yardım etmiştim! Sinirle kolumu elinden çekip salona indim.
"Sky!!"
"Ne istiyorsun?!"
"Seninle sonsuza dek birlikte kalmayı"
"Bu asla olmayacak ben Harry'e aitim."
"O da sana ait falan filan"
Alay edercesine güldü. Resmen halimle dalga geçiyordu. O cadı kadın her nereden çıktıysa onu buna pişman edeceğim.
-2 gün sonra-
İşte sonunda gizlice kendi telefonumu alıp odaya kaçabilmiştim. Zayn şuan banyo yapmakla meşgulken Harold'ımı arayıp beni kurtarmasını isteyecektim öncelikle hızlıca anlatamayacağım için ona olayları mesaj olarak atmıştım ve ardından aramıştım. Panik olmuş ses tonuyla da çok tatlıydı ama şuan bunun sırası değildi.
"Harry yalvarırım o duşta ve hemen gelip beni al"
"Evdesin dimi"
"Evet hadi"
Telefonu aceleyle kapattı ve beni almaya geldi. O gelene kadar bütün delilleri ortadan kaldırmıştım. Aceleyle bahçe kapısından girdi ve bende hemen mutfaktan çıkıp bahçeden sıvıştım. Sessizce arabaya bindik. Biraz ilerleyip ana yola çıktığımızda sağa çekip durdu.
"Bebeğim.."
"Harold'ım.."
Sıkıca birbirimize sarıldık. İstemsizce ağlıyordum ve beyaz tişörtünü ıslattım. Omzu sırılsıklamdı fakat sesini çıkarmıyor saçlarımı okşuyordu. İkimiz de anlamadan saçma bir oyunun içine düşmüştük. Hepsi benim yüzümdendi. Bir süre sonra beni biraz geriye çekti ve gözyaşlarımı parmaklarıyla sildi. O an gözüm tişörtüne kaydı ve keşke onu daha çok ıslatabilseydim diye geçirdim çünkü altındakiler çok hoştu...
"Ne düşünüyorsun bebeğim"
Dikkatlice onu izledim ve ne düşündüğümü açıkladım. Yamuk gülümsemesiyle daha da tatlı olmuştu. Onu gülümsetmeyi özlemiştim. Onun beni gülümsetmesini özlemiştim. Onunla gülmeyi özlemiştim. Ona sarılmayı özlemiştim. VE onu gülümsetmeyi seviyordum. Onun beni gülümsetmesini seviyordum. Onunla gülmeyi seviyordum. Ona sarılmayı seviyordum... tüm bunları sonsuza kadar yaşamak ve yaşatmak istiyordum ve sanırım şuan bunları sesli düşünüyordum. Gülerek bana döndüğünde dudaklarını dudaklarıma kenetlemişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOT A LOVE STORY (HARRY STYLES FANFİCTİON)
FanfictionEvet her şey çok güzeldi değil mi? Hayatım hep gülmekle geçiyor durmadan eğleniyordum. Günler öyle çabuk saatler öyle hızlı geçiyordu ki sanki sonsuzluğa ulaşmız gibiydim. Peki siz hiç tanımadığınız biriyle konuşup hayatınızın içine ettiniz mi? Sanı...