• 6 •

16.4K 561 29
                                    

Ana karakterler: Asel SANCAKTAR, Altay SANCAKTAR, Gece SARSMAZ , Savaş SARSMAZ

Yardımcı karakterler: Ömür DEMİROK, Emre KARAN, Selin HAR

Karakter sayısı gittikçe artabilir. Konuyu olabildiğince Gece/ Asel ağzından anlatacağım. Aralarda kendi düşüncelerimi de ekleyebilirim. İyi okumalar.

————————————

Gözlerimi duyduğum silah sesiyle kapatmış ve korkuyla ellerimi başıma götürmüştüm. Hayatımda ilk kez silah sesi duyuyordum. Filmler dışında hiç silah sesi duymamıştım. Sadece bir kez Altay'ı elinde silahla görmüştüm. O da beni zorla eve hapsetmeye çalıştığı zaman olmuştu.Ön koltukta oturan adam da başını eğmişti. Kafamdan aşağıya kaynar su dökülmüş gibi hissettim bir anda. İç sesim kendi kendine onun ismini tekrarladı. 'Savaş...' o an kafamı kaldırmak yerine bekledim. Buradan gitmek istiyordum. Hem de hemen. Ne işim vardı ki benim böyle bir adamın yanında? Bir imparatorun -ki Savaş benim gözümde öyle duruyordu- düşmanları da olacaktı elbette. Bu lüks hayatın getirdiği bir takım sorunlardan biri de buydu. Yüzümden aşağıya akan sıcak bir şey hissettim. Elbisemin üzerine bir damla düştü. Gitmeliyim biliyordum. Buradan kaçmalıydım. Deli gibi korkuyordum. O an kendimden nefret ettim. Savaş'ı ilk kez böyle bir olayın ortasında bulmuştum. Ne yaptığını bilmiyordum. Dışarı da neler olduğunu bilmiyordum. Ve onun ölmüş olma ihtimali bile tüylerimi diken diken etmesi gerekirken ben kaçmayı düşünüyordum. O olmasa Altay gibi bir adamın elinde olma ihtimalim yüksekti. Onu bırakmayı gerçekten düşünmüştüm! Arabanın içinde yine bir süre sessizlik oluştu. Kafamı hafifçe kaldırarak arabadan dışarıya baktım. O an bir ses yayıldı etrafa. Bir kadın dizleri üzerine çökerek ağlıyordu sanki. Kaşlarım çatıldı. Dudaklarım aralandı. Önde ki adam kendini toplarken hızlıca arabanın kilidine doğru uzanmış ve açmıştım. Kapıyı hızla açarak arabadan indim. Kafamı dışarı çıkarır çıkarmaz buz gibi bir rüzgar tenime çarptı. Yavaş adımlarla arabanın önüne doğru ilerledim. Arkamdan gelen şoförü duymazdan gelerek durdum. Savaş ayakta yerde duran kadına öylece bakıyordu. Kadın dizleri üzerine çökmüştü. Saçları yüzünü kapatıyordu. Elinde ki silahı gördüm o anda. Kadın bir şeyler mırıldanıyordu.

-Onunla evlenmiş olduğuna inanamıyorum...

Kafasını kaldırarak mavi gözlerini ona dikti. Savaş tepkisizce bakıyordu. Sanki bunu daha önce defalarca yaşamış gibiydi. Yüzünde hiç tepki yoktu. Ne bir üzüntü, ne bir tebessüm. Yine o soğuk bakışlarını sunuyordu.

-Kalk ayağa.

Sesi etrafta yankılanırken arkada ki adamın ağzını elimle kapatarak susmasını söyledim. Ne olduğunu öğrenmek istiyordum.

-Çok acı çekeceksin Savaş! Çok! O kadının sana yaşatacaklarını bilmiyorsun! Pişmanlıktan öleceksin! Belki de karın kendi elleriyle öldürecek seni!

Yavaşça gözlerimi Savaş'a doğru çevirdim. Kolunu sıyırmıştı kurşun. Hafif bir kanama vardı. Etraf karanlıktı. Arabanın farlarından yansıyan ışıktan daha yeni yeni görmüştüm yarasını. Yavaşça geriye çekildim. İntikam oyunu. İntikam isteme nedeni neydi ki? Ben aldatılmış ve bir şeylere zorunda bırakılmıştım. Peki ya o? Bu zamana kadar yaşantıma, Altay'a o kadar odaklanmıştım ki sormamıştım bunu ona. Savaş kimdi? Ne istiyordu? Yavaşça arkasını dönerek bana baktı. Hızlı adımlarla yerde duran kadını bırakarak yanıma geldi. Kolumdan tutarak arkasından sürükledi. Bir şeylerden korkuyordu belki de. Öğrenmemi istemiyordu bazı şeyleri. Nefes nefese kalmıştım. Arabaya sırtımı yaslayarak üzerime doğru eğildi.

-Sana arabada kalmanı söylemiştim!

Korkmak yoktu. Evet! Bir kere değişeceğim demiştim kendime. Kimseden korkmak yoktu. Ben güçlü bir kadındım. Kolumu ondan kurtararak gözlerine odaklandım. Sessizlik bazen daha güzel cevap olabiliyordu. Arabanın kapısını açarak içeriye girdim. Benim onu merak etmeye, onun da bana emirler vermeye hakkı yoktu. Bu anlaşmadan ilerisi demekti. Biz gerçek bir çift değildik. Bir süre daha bana bakarak hızla arabaya bindi. Telefonunda birilerine mesaj attıktan sonra camdan ona bakan şoförüne işaret verdi. Şoför kadını orada bırakarak arabaya bindi. Herkesten farklı sandığım Savaş bile herkes gibiydi. Hatta Altay'dan farklı değildi. Buna adım kadar emindim. Kimseyi düşünmeden hareket ediyordu. Kolunu önden şoförünün verdiği ilk yardım çantasıyla sardı. Daha önce yaptığı belliydi çok profesyonel bir şekilde yaptı. Ben kafamı yaslayarak dışarıyı izledim. Bazı şeyleri abartıyordum. Bunu bırakacaktım. Gece'nin Savaş gibi bir adamın karısı olması için korkusuz olması gerekiyordu. Sorulara da vaktim yoktu. Sadece bir süre Asel kimliğini kendimden ayırmalıydım.

~~~~

Savaş üstünü arabada değiştirmişti. Altay ile karşılaşacağımız yere geldiğim zaman arabadan birlikte indik. Kameralar herkesi bırakmış ve bize odaklanmıştı. Savaş görmezden gelerek beni belimden tutarak yanlarından öylece geçmişti. İçeriye doğru ilerlerken sanki hiç bir şey yaşanmamış gibi davrandığımızı fark ettim. O an gözlerim ilk Ömür'ü gördü. Üzerinde sadece beyaz bir elbise ve yüzünde ağır bir makyaj. Nedense intikam almam gereken kişi olarak Altay'ı değilde onu seçiyordum. Bugünü sabırsızlıkla beklemiştim. İntikam alacağım günü. Değişimemin sebebi. Aslına bakılırsa Asel yerine Gece olmak daha iyiydi. Belki de asıl karakterim buydu. Ama her zaman pozitif olmak zorunda hissetmiştim kendimi. O nedenle bu yanımı görememiştim hiç. Altay'ın bize doğru geldiğini görmem uzun sürmedi. Yüzünde zafer kazanmışçasına rahatsız edici gülümsemesi vardı. Her şeyin istediği gibi gittiğini sanıyordu. Tam anlamıyla öyle de görünüyordu. Yanımızda durduğu zaman bende gülümsedim. Savaş'a doğru elini uzattı.

-Hoşgeldiniz.

Savaş elini belimden yavaşça çekerek ona uzatılan eli sıktı. Bana doğru uzattığı anda tek kaşımı kaldırdım. Görmezden gelerek yanlarından ileriye doğru yürüdüm. İçki servis eden garsonlardan bir bardak alarak soyadımızın yazdığı masaya doğru ilerledim. Ömür'e bakan gözler bir anda bana dönmüştü elbette. Sonuçta Sancaktar soyadı burada beş para etmiyordu. Ya da sahteden bir ilişki. En önemlisi Ömür gibi bir metres.

-Hoşgeldiniz.

Dudaklarımı aralayarak yanıma gelen kadına doğru döndüm. Bu sırada gözlerim Savaş'a takıldı. Altay ile ciddi bir biçimde konuşuyordu. Altay ise hala olayların eğlencesindeydi. Acı çekerken yüzünü görmek istiyordum. Sonuçta son gülen iyi gülerdi değil mi? Yanımda duran kadınla  öylesine bir sohbete daldım. Ta ki Savaş açıklama yapacağını bildirene kadar. Gözler anında ona dönmüştü. Sanki Altay yanında ki koruma gibi duruyordu. İçkimden bir yudum aldım. Eğlence şimdi başlıyordu.

-...şirketin %60'ını karım adına satın almış bulunmaktayım.

O an gözlerim Ömür'e kaydı. Elinde ki içki yere düşmüştü. Etrafta bir kaç saniyeliğine bir cam sesi duyulmuştu. Altay da şaşkınca Savaş'a bakıyordu. Bu yaptığının çok yanlış olduğunun farkına yeni varmıştı belki de. Aralarında ne gibi bir sorun vardı bilmiyorum ama Savaş onun ailesinden kalan her şeyi elinden almış sayılırdı. Sonu gelmişti işte. Altay'ın bu hali içimi rahatlatmaya yeter miydi?

-Markanın adını karım Gece'nin tercihiyle 'ASEL' yapmaya karar vermiş bulunmaktayız.

Altay ikinci bir şok yaşadı. Arkadaki ekrana yansıyan logoyla arkasını döndü. Gördüklerinden dolayı deliye dönmüştü. Ellerini yumruk yaptı. Nefes alamaz gibi bir iki adım geriye gitti. Onları izlemesi gerçekten çok zevkliydi. Özellikle Ömür'ü. Resmen suratı bembeyaz olmuştu. Olup bitenleri izledikçe dakikalar önce ki korkularım yok olmuştu.

-Acaba beni gördüğünüz zaman ne yapacaksınız?

Dudaklarımı ısırarak içkimi içmeye devam ettim. Asla yenilmek yoktu. Tehditlere kanmak yoktu. Kameralar an ve an onların bu hallerini çekiyordu. Beni rezil ettikleri gibi rezil olmuşlardı. Vicdansızlık olarak adlandırılabilirdi belki de. Ama pişman değildim. Tıpkı artık hiç bir şeye zorunda kalmadığım gibi. O adamın soyadını taşımak zorunda değildim. Asel olmak zorunda değildim. Artık Gece Sarsmaz olmuştum. İstediğim hayatı yaşayabilirdim. Güçlüydüm. Güçlü olmak zorundaydım. İntikam oyunu benim için bu gece bitmişti. Telefonumun titreşimini hissettim o an. Masanın üzerinden alarak arayan numaraya baktım. Yabancıydı. Bir süre çaldıktan sonra kapattı. Vazgeçtiğini düşünerek telefonu masanın üzerine tekrardan bırakıyordum ki. Mesaj geldi.

'Savaş sandığın gibi bir adam değil.'

______________________

Oy ve yorumu unutmazsanız sevinirim.

İyi günler.

METRESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin