5. Bölüm [Confrontation]

46 7 3
                                    

~

Not: Medyadaki şarkı ile okumanızı tavsiye ederim.

Karanlık geçmişini unutmadan insanın aydınlık bir geleceği olabilir mi? Geçmişini kabullenmeyen biri geleceğe sağlam adımlar atabilir mi? Geçmiş kimi zaman insanın hayatında kara bir leke gibi görünse de aynı zamanda onun ayrılmaz bir bütünüdür. İnsan gelecek ile başa çıkabilmek için önce kabullenmeyi öğrenmeli. Zihnindeki sorunlar kimi zaman uykularını kaçırsa da onlarla yüzleşmek için sürekli hafızasında tutmalıydı. 

Jin kendini düşüncelerden arındırmak adına ıslık çalıp apartmanın girişinde bir ileri bir geri yürümeye başladı. Hava kış mevsiminde olmalarına rağmen bugün hafif sıcaktı. Otoparka doğru yürümek yerine Seohyun'u apartmanın çıkışında beklemeye karar vermişti. Çevrelerinde onları izleyip, takip eden onlarca göz varken her türlü güvenlik tedbirini almak gerekiyordu. 

Nihayet genç kadın merdivenlerin başında gözüktü. Cenazeye gittikleri için siyah dar bir pantolon ile siyah bir kaban giyen Seohyun, saçlarını salıp kahverengi bir şapka takmıştı. Güneş gözlüklerini çantasından çıkarıp taktı. Jin pür dikkat izliyor olacak ki Seohyun'un seslendiğini biraz geç fark etti. Kafasını hafifçe sağa sola sallayıp "Evet." diyebildi.

"Diğerlerinden haber var mı? Cenaze yemeğine de katılacaklar mı, yoksa yalnızca cenazeye mi gelecekler?"

"Ken bana Henry ile birlikte geleceklerini söyledi, ne zaman gelirler ben de bilmiyorum. İstersen benim arabam ile gidelim, zaten çok uzak değil."

Jin, Seohyun'un evet demesini beklerken duyduğu cevap ile şaşırdı.

"Teşekkür ederim, birlikte görünürsek sorun çıkabilir. İnsanlar ne ara bu kadar samimi olduğumuzu merak ederler. Gereksiz söylentilere maruz kalmak istemiyorum. Orada karşılaşmışız gibi yapmak en iyisi."

Hayal kırıklığını "Haklısın, ben hiç bu yönden düşünmemiştim." Cevabı ile bastıran Jin, adımlarını hızlandırdı.

Arabaya binmeden önce "Yanında silah var mı? Yoksa verebilirim. Bugün bizi beklemediğimiz şeyler bulabilir. Tedbirli olmamız gerekiyor."

Seohyun elindeki çantanın içinden silahını çıkarıp elinde döndürdü. Gülümseyerek "Gerekirse rujumu evde unuturum bu bebeği asla"diyerek arabasına bindi.

Jin'de hafif bir tebessümün ardından kendi arabasındaki yerini aldı. Seohyun otoparktan kendinden emin bir şekilde hızlıca çıktı. Jin önünde hızlıca giden arabayı takip etmeye başladı. Kafasını hafif sağa sola sallayan kadının bir şarkı mırıldandığını tahmin edebiliyordu.

Neden onunla aynı arabada olmayı istediğine bir türlü anlam veremeyip, zihninden bu düşünceleri kovmaya çalıştı.

Cenazeni yapıldığı yere vardıklarında Ken ve Henry'nin girişte onları beklediğini gördüler. Seohyun arabadan inince ikisine de selam verip içeriye girdi. Jin'de arkasından iki adamla birlikte girişe doğru yürüdü.

Bu kadar kalabalık olmasını beklemedikleri bir törendi. Yemek ikramı yapan görevliler onlar için de bir yer masası hazırladılar.

Seohyun şirketlerin yöneticileri ile sohbet ederken Jin'de ölen adamın ailesine taziyelerini sunuyordu. Aynı masaya oturup bir şeyler yediler.

Ortamda samimiyetsiz insan kokusu dolaşıyordu. Cenaze yemeği olmasına rağmen yan masalardaki adamlar kahkaha atarak şirketlerinin bu ayki hisse artışlarından söz edip Taeyang grubun başına kimin geçeceği konusunda iddiaya giriyorlardı. Seohyun midesi bulanmış bir surat ifadesi ile

Black ParadiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin