Kılıç gelinin duvağını yavaşça kaldırdı ve gördüğü yüz ona hem çok tanıdık hemde çok yabancı bir yüzdü.
Kılıç elini bu yüze bir daha hiç değdiremeyeceğini sanarken şuan tamda ellerinin arasındaydı ve bu bir rüya mıydı yoksa kabus mu? Ama gerçeklikle anlatılamayacak da bir durumun içindeydi artık Kılıç.
O sırada hemşire şöföre seslendi ve " daha gelmedik mi? Hanım efendi uzun zamandırlı hareketsiz yatıyor ve biliyorsun hanımefendi uzun süre hareketsiz kalmaktan nefret eder" dedi.
Şöför ise" az kaldı biraz daha dayansın onun için ayarlanan hastaneye gitmemiz gerektiğini eende iyi biliyorsun . Yoksa büyük karışıklık çıkar " dedi.
Kılıç ise hala şaşkınlık içerisindeydi.
Kılıç bir süre sonra hemşireye döndü ve " Adalet değil mi ? Bu kişi Adalet , yada ben yanlış bir yerdeyim. Aslında ben tam olarak nerede olduğumu bile şaşırmış durumdayım. Bu yüz kimin yüzü , bir yanılsama mı ? Yoksa kırık eski bir ayna mı? Delirmek bu mu , yoksa" diye sordu.
Derken araba durdu ve hemşire ambulanstan indi, kapıyı kapattı. Ardından şöför de indi.
Kılıç la gelin ambulansta tek kalmışlardı. Birden yağmurun sesi duyuldu. Dışarıda yağmur yağmaya başlamıştı.
Birden gelin gözlerini açtı ve doğruldu.
Kılıç ı kollarının arasına aldı ve sıkıca sarıldı.
Kılıç hareketsizce duruyordu.
Gelin kulağına şu cümleleri fısıldadı" benim adım Menekşe , seni o mezardan çıkarmak için Adaletin ölmesi gerekiyordu. O öldü ve şimdi dışarıda yağan yağmur onun mezarınıda ıslatıyor.Adalet hep yağmurdan korkarak yaşadı. Şimdi ise hiç bir korkusu yok artık " dedi.
Kılıç " beyefendi bana verdiği sözü tutmadı ve bana ihanet etti" dedi.
Adalet bir eliyle Kılıç ın sırtına yavaşça vurdu ve" ölüler sır tutamaz bunu bilmiyor musun? Beyefendi bundan bir yıl önce öldü. Yeni beyefendi artık sensin Kılıç.
Kılıç, buradasınya artık , kalbim daha huzurlu. Sonunda başardım seni çekip çıkardım . Sobe, kutlarım seni artık sende bulundun, benim tarafımdan" dedi.
Kılıç " neden yaptın bunu " diye sinirli bir şekilde bağırdı ve kısık bir sesle " kalbimin sesini nasıl duyabiliyorsun , onun bulunma umudunu, nasıl" dedi ve Adalete sıkıca sarıldı.
Yarın saat sonra hemşire ambulans a geri döndü ve "hanım efendi konakta herkes birbirine girmiş ve küçük efendiyi kimse zapt edemiyormuş . Dönseniz çok iyi olur " dedi.
Adalet" o zaman emir ver arabayı getirsinler. Hastaneye gitmeyede gerek yok , siz doktorları ayralamıştınız zaten , onlar gazetecilere gelinin şok yüzünden uzun süre kimseyle görüşemeyeceğini söylesinler , bu kişilere damadın aileside dahil tamam mı? Dedi.
Kılıç" küçük efendi derken kimi kastediyorlar " diye sordu.
Adalet" sana büyük bir sürprizim var . Ama sana bir ip uçu o bir aile üyesi" dedi.
Yeni arabalar gelince yola koyuldular ve kısa süre sonra bir konağa vardılar . Arabalar durunca konağın kapısı açıldı ve 10 yaşlarında bir erkek çocuğu çıktı ve arabaya doğru koşmaya başladı. Adalet arabadan indi ve koşan çocuğa tuttu ve sarıldı.
Adalet çocuğa " sana uslu durmanı söylemiştim beni neden dinlemiyorsun" dedi.
Çocuk " iki aydırlı ne aradın nede sordu. Bu durumum normal değil mi , anne" dedi.
Adalet " sana bir hediye getireceği mi söz vermemiş miydim . Ondan önce dönemezdim , değil mi?" dedi.
Çocuk Kılıç a doğru baktı ve " bu kişi mi " diye sordu.
Adalet ciddileşti ve " bu kişi değil , beyefendi diye sesleneceksin ona" dedi.
Çocuk Kılıç a yaklaştı ve sağ elini tuttu ve dikkatlice Kılıç ın aile yadigarı yüzüğüne battı ve yüzüğü öptükten sonra geri çekildi.
Adalet " söylenecek çok söz var ama önce evimize girelim, bu gece çok uzun bir aile toplantısı olacak" dedi.