Ben Ne İstersem!
Tanıtım.
Mumlarla aydınlatılmış bir odadaydım. Kırmızı mumlara muhteşem bir yemek ve kırmızı güller eşlik ediyordu. Ama bu romantik olmaktan öte, korkutucuydu. Hem de fazlasıyla.
‘Ne demek istediğinizi tam olarak anlayamadım?’ Aslında anlayamadığım, bulunduğum bu saçma durumdu. Karşımdaki sarışın adam, onunla evlenmek zorunda olduğumdan bahsediyordu. Evet, evlenme teklifi etmiyordu. Onunla evlenmek zorunda olduğumu söylüyordu.
‘Ne dediğimi anladığına eminim küçük kız. Notlarını inceledim, bunu anlamak için yeterince iyiler.’
‘Notlarımı mı inceledin? Sen ne tür bir manyaksın böyle!’diye bağırdım.
‘Manyak olduğuma nasıl karar verdin? ’dedi gülerek. Gülme diye bağırmak istedim tekrardan, ama bunun onu daha da güldüreceğine emindim. Benim sinirlenmemin hoşuna gittiğini fark etmiştim.
‘Çok fazla düşünmeme gerek kalmadı.’diye mırıldandım. Sonra gözlerine baktım, daha önce gördüğümde çekindiğim gözlerine. Aklımda tek bir soru vardı. Buraya gelme amacımla ilgili bir soru… ‘Neredeler?’
Ve bir kahkaha daha… ‘Onlara işkence yaptığımı falan mı sanıyorsun?’
‘Sizin gibi insanların her şeyi yapmalarını beklerim ben.’dedim iğneleyici bir şekilde. Alınmalıydı, ama alınmadı. Gözlerini masaya dikti. Sanki bir tabloyu inceliyormuş gibi inceliyordu masayı. Biri ona masanın bir Donatello şaheseri olmadığını hatırlatmalıydı.
‘Bizim gibi…’diye kısık sesle konuştu, bunun ürkütücü olduğunu kabul etmeliydim. ‘İnatçının tekisin değil mi?’
Cevap vermedim. ‘Neredeler? İyiler mi?’dedim ısrarla… İyi olmalarını istiyordum. Karşımdaki dengesiz adamın onlara zarar vermemiş olmasını umuyordum.
‘Demin sizin gibi insanlar dedin değil mi?’ Dudakları alayla kıvrılmıştım.
‘Evet!’ sözümden geri dönecek değildim.
‘Peki bu bizim gibi insanlara ağabeyin ve kuzeninde giriyor mu? Çünkü onların da girdiğine nerdeyse eminim.’
Bay-sözümona-psikopat. ‘Onlar iyi insanlar.’dedim her sözcüğün üstüne basarak. ‘Senin gibi… Pis işlere bulaşmıyorlar. Onlar-’
‘Zırvalamayı kes! Sevgili ağabeyin ve kuzeninin kimin için çalıştığını sanıyordun? Ya da şunu sormalıyım, onların yaptıkları işleri bilmiyor musun? Gerçekten mi?’ Doğruyu söylüyor diye bağırdı beynimin bir tarafı. Diğer yanım ise onu susturmaya oldukça hevesli bir biçimde, ağabeyim ve kuzenimin iyi insanlar olduklarını bağırıyordu.
Her zaman benim için kolay tarafı seçerdim, her insan gibi. Ve bu seferde öyle yapmıştım, beynimin savunucu tarafını dinlemiştim. ‘Onlar iyi insanlar.’
‘Ağabeyin daha dün on dokuz yaşındaki bir kızı öldürdü.’ Sakın dinleme!
Kendi kendime mırıldandım. ‘Onlar iyi insanlar…’
‘Ve kuzenin, kendisi en sevdiğim yardımcımdır. İşkence yöntemleri beni bile her zaman hayrete düşürmüştür. Ve dün… Tanrım, o adamın çığlıklarını hala duyabiliyorum.’
Ellerim kulaklarıma gitti. Duymak istemiyordum. Kendimi kandırıyordum ama umurumda değildi. ‘Onlar iyi insanlar…’dedim sadece, inanmak istercesine. Sanki ben denizde kaybolmuş biriydim ve umut benim kurtarıcımdı. Ona hayatım pahasına sarılmıştım. Tekrar et! ‘Onlar iyi insanlar.’
‘Onların ellerinde en az benimki kadar kan var ve sen onların iyi insanlar olduklarını mı düşünüyorsun?’ Ayağa kalkmıştı. Geriye doğru bir adım attım. Bu restoranın boş olmamasını ne çok isterdim şimdi… Ama boştu, bu herif ve onun adamları dışında.
‘Onlar iyi insanlar…’dedim bakışlarımı ondan kaçırarak. Bu umuda tutun! ‘Onlar iyi insanlar…’
‘Bir insanın iyi ya da kötü olması bazen kendi seçimleri değildir.’ dedi bu seferde. ‘Ağabeyin ve kuzenin, batmış bir şirketle ve küçük bir kız çocuğuyla birlikte yapayalnız kalmışlardı. Onların seçimi değildi. Hiç birimizin seçimi değildi. Bunu yapmak zorundaydılar, senin için. Kendileri için. Hayat bunu yapmaya zorladı.’
Her zaman bildiğim ama düşünmediğim şeylerdi bunlar. Bunlar gerçeklerdi ve ben yıllardır bunlardan kaçıyordum. Son ana kadar da kaçmalıydım. ‘Onlar iyi insanlar…’ Tırnaklarımı avucuma batırdım. Odaklan. ‘Onlar iyi insanlar…’
‘Onlar katil. Aynı benim gibi. Aramızda ufacık bile bir fark yok.’ Gözlerim istemsizce kapandı. Hayattaki tek dileğim, bu anın bir rüya olmasıydı. Ama ben rüyalarımda bunu görmezdim, benim rüyalarım hayatım gibi pespembe olurdu. ‘Onlar iyi insanlar…’
‘Herkes seni seviyor değil mi? Hiçbir şeyden haberi olmayan küçük kızı herkes seviyor.’derken ses tonu yumuşamıştı. Bayılmamalıydım! Sakin olmalıydım. ‘Herkese iyilik yapan küçük melek… Kanatlarını kırmak eğlenceli olacak.’
‘Gözlerini aç.’dediğinde yüzümü ellerinin arasına almıştı. Onu tanıyordum, ona itaat etmek zorunda olduğumu biliyordum. ‘Gözlerini aç!’dedi bir kez daha. Açamıyordum ki! Elimde değildi! Vücudum benden habersiz çalışıyordu. ‘Üçüncü kez söylemeyeceğim, Caroline…’dediğinde gözlerimi açtım.
‘Ve son olarak, onlar bu gece buraya gelmeni planladılar.’
‘Hayır…’ Olamazdı, bunu yapmış olmazdılar. ‘Bu çok saçma. Beni seviyorlar…’
‘Evet. Seninle evlenmem de kimin fikriydi tahmin et. Sevgili ağabeyinin.’dediğinde bedenimin kontrolünü tamamen kaybettim. Sanki bir boşluktan düşmeye başladım. Saatlerce, günlerce düştüm. En son duyduğum ses Niklaus Mikaelson’undu.
*
Kötü biri değildim. Kırıcı biride. Irkçı ya da ayrımcı da… Karamsar biri hiç değildim. Hayat benim için gökkuşağı ve dondurma gibiydi. Her zaman mutlu olmanın bir yolunu bulurdum. Çevremdekilere aşırı derecede bağlıydım. Fazlasıyla sorumluluk sahibiyim.
Şımarık biri sayılabilirdim. Ailemizin ölümünden sonra ağabeyim, beni mutlu etmenin yolunu her istediğimi elde etmemi sağlayarak bulmuştu. Bunun beni şımarık yapması normal değil miydi? Herkes fazla ilgide şımarmaz mıydı?
Beni tanıyanlar size bunları anlatabilir hatta daha pek çok güzel şey söyleyebilirdi hakkımda. Çünkü görünen ben buydum. Binlerce kişinin yerinde olmak için can attığı kızdım. Hayat dolu kızdım. Arkamdan şanslı sürtük diye bahsedilen bir kızdım.
Ama gerçek ben farklıydı. Bastırdığım ben, en kötü kabusum ve en büyük düşmanımdı. O ben ki, gerçeklerle yüzleşmiş Caroline’dı. Acı çeken ve hayatının aslında nasıl kurulduğunu bilen Caroline. Yıllarca ondan kaçtım, hep yatağımın altında sakladım onu. Düşünmem yasaklı bir tabu gibiydi benim için. Çünkü düşünürsem kötü olacağımı biliyordum, kaçmak düşünmemek kolaydı. Hep bunu yapmıştım, düşünmemiş aklıma bile getirmemiştim.
Ve bir gün, yıllardır tanıdığım biri tarafından gizli kutum açıldı. Hissettiğim tek şey ise, boşluktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Nasıl İstersem
FanficDuvarlarını pembeye boyamak her zaman arkasındaki siyahı örtmez.