2.BÖLÜM
‘Rebekah, umarım buraya gelmen için ne kadar çabaladığımın farkındasındır.’dedi Damon. Rebakah ile salonda oturmuş film izlerken ağabeyim içeriye girmişti. Bizi kontrol etmek için geldiği o kadar belliydi ki...
‘Elbette Bay Salvatore.’dedi Rebekah. Bay Salvadore, sözcüğü kulağa ne kadar da tuhaf geliyordu. Bay Salvadore, sanki ağabeyim değil de babamla konuşuyorlarmış gibi.
Edebiyat sınavı çıkışında kendimi mezuniyet balosuna adamıştım. Saat yediye doğru, Damon arayıp, eve neden hala gitmediğimi sorduğunda ona hemen eve geçeceğimi söylemiş ve Rebekah’nın da gelmesi için izin istemiştim. Rebekah’nın ağabeyinin Damon’un yanında olduğuna emindim. Zaten ne zaman birlikte değildiler ki.
Sanırım şanslı günümüzdeydik çünkü Mikaelsonlar buna izin vermişlerdi. Birkaç küçük yalvarma da işimize yaramıştı.
‘Ve bir daha güvenimizi sarsacak hareketlerde bulunursanız, bir araya gelmenize bile karşı çıkarım.’ Sesi tehditkardı, bunun blöf olmadığını biliyorduk ikimizde. Hemen kafamızı salladık. Bu gece masum bir buluşmaydı sadece. Bu olayı Çernobil’e benzetmeye gerek yoktu.
‘Yemek yediniz mi?’dedi bana bakarak.
Rebekah, ‘Hayır.’dediğinde onu dürttüm.
‘Caroline, Stella size yiyecek bir şeyler hazırlar.’dedi mutfağa giderek. Ceketi hala üstündeydi, geri gidecek gibi görünüyordu.
Rebekah, izlediğimiz Fransız filmini durdurup bana döndü. ‘Biliyorum, seni ispiyonladığımı sanıyorsun ama bu senin iyiliğin için. Ağabeyin bana şu doktorun emirlerinden bahsetti.’
‘Şimdi de Damon ile mi konuşuyorsun?’ diyerek konuyu değiştirdim, bu konuda bir de onunla konuşacak değildim. Benim iyiliğim için yaptığını biliyordum ve kavga etmek istemiyordum. Nedense bugün uysal tarafım oldukça iyi çalışıyordu. Bunun artık lisenin bitmesine bağladım. Vay canına büyüyordum.
Rebekah, elindeki mısırı bana uzattı. ‘Damon durmadan bizim evde, bende illa biriyle konuşmak isteyince onunla konuşuyorum. İnan bana evdeki konuşulacak en uygun kişi o. Ve konuştuğumuz yegane konu da sensin. Zaten onunla başka ne konuşacaktım ki, saçlarımdan makyajdan ya da erkek arkadaşlarımdan bahsedemeyeceğime göre. Zaten anlatsam ilk kim öğrenir biliyor musun? Sevgili ailem.’
‘Evdekilerle hiç konuşmuyor musun?’dedim elindeki mısırı alırken. Tanrım, tadı gerçekten güzeldi.
‘Konuşmamaya çalışıyorum, konuşmak istemiyorum. ’ Gözleri dalmıştı. Sanki aklından bir şeyi çıkarmaya çalışıyor gibi başını salladığında, ‘Seni Jonathan’dan ayırmalarına bu kadar üzüleceğini tahmin etmiyordum.’diye aklımdakileri söyledim.
Jonathan’ı sevdiğini sanmıyordum, tamam ondan hoşlanıyordu, hem de ailesine yalan söyleyecek kadar ama onun, Rebekah için ‘gerçek aşkı’ makamına sahip olamayacağını biliyordum. Olsaydı bunu bilecek ilk kişilerden biri de bendim.
‘Anlamıyorsun değil mi?’dedi başını sallayarak.
‘Neyi?’
‘Hiçbir şeyi!’dedi Damon, ‘Siz kızlar eski defterlerinizden bahsetmek yerine, filminizi izlerseniz oldukça memnun olacağım.’
‘Benim eski defterim falan yok. Buna izin vermiyorsun!’ dedim ağabeyime. Sırıttı, memnuniyetsiz bir şekilde ama. Bu konudan ve benim potansiyel erkek arkadaşlarımdan bahsetmemden hoşlanmıyordu.
‘Ve hiçbir zamanda izin vermeyeceğim.’ Bunu derken, önümüzdeki kumandayı kapmış, yanıma oturmuştu. Elimdeki mısırı alıp, ayaklarını masaya uzattığında Rebekah onun rahatını bozacak cümleleri kurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Nasıl İstersem
FanfictionDuvarlarını pembeye boyamak her zaman arkasındaki siyahı örtmez.